İmam el-Eş’arî ve Mezhep İntisabı

Ebubekir Sifil2015, Gazete Yazıları, Mart 2015

Soru


İmam Eş’arî’nin İmam Şafiî’nin talebe zincirinde olduğunu okumuştum. Fakat İmam Eş’arî 40 yaşına kadar mutezileydi deniyor. Nasıl olup da hem İmam Şafiî’nin talebe zincirinde oluyor, hem de 40 yaşına kadar mutezile oluyor?

Cevap


İmam el-Eş’arî’nin hangi fıkıh mezhebine bağlı olduğu konusunda Tabakât yazarları arasında ihtilaf vardır. Hanefîler onu Hanefî olarak takdim ederken[1]Bz. el-Kuraşî, el-Cevâhiru’l-Mudıyye, II, 544-5. Şâfiîler Şafiî,[2]Bkz. Tâcuddîn es-Sübkî, Tabakâtu’ş-Şâfi’iyyeti’l-Kübrâ, III, 347 vd. Mâlikîler Mâlikî olduğunu söyler.[3]Bkz. A.g.e., I, 352.

Ancak –Allahu a’lem– doğru olan, İmam el-Eş’arî’nin Hanbelî olduğunu söylemektir. Her ne kadar Hanbelî Tabakât yazarları onu Hanbelî ulema arasında zikretmemeye özel bir önem vermiş olsa da (!) o, Hanbelîler’le yaptığı münazaralarda İmam Ahmed b. Hanbel’in çizgisini takip ettiğini söylemiş, elimize ulaşan birkaç eserinden biri olan el-İbâne‘de de bunu açıkça dile getirmiştir.[4]Bkz. İmam el-Eş’arî, el-İbâne, 9. Evet, orada fıkhî mezhebiyle ilgili herhangi bir tasrihatta bulunmamıştır, ancak bu eserinde, döneminde teessüs etmiş fıkhî mezheplerin imamları arasında sadece onun adını tasrih etmiş olmasını fıkhiyatta da onun mezhebini tercih ettiğine işaret saymak yanlış olmasa gerektir.

Bununla birlikte İmam el-Eş’arî’nin, i’tizal görüşlerini benimsediği dönemde hangi fıkıh mezhebini iltizam ettiğine dair elimizde herhangi bir bilgi mevcut değil. Dolayısıyla soruda onun i’tizal döneminde Şafiî mezhebini benimsediği belirtilmekteyse de bunu söylemek mümkün görünmüyor.

Yeri gelmişken burada bir noktanın altını çizelim: Bid’at mezheplerden birine mensup kimselerin fıkhî alanda Sünnî bir mezhebi benimsemesi, sıkça karşımıza çıkan bir durumdur. Dört fıkhî mezhepten her birinin bağlıları arasında mutlaka itikadda bid’at görüşler benimseyen birileri bulunmuştur. Sadece Mâlikî mezhebi bunun istisnasıdır. Fıkıh’ta Mâlikî olup da itikadda bid’at bir mezhebi benimseyen bir kimsenin varlığından haberdar değiliz.[5]İbn Abdilberr ve İbn Ebî Zeyd el-Keyrevânî’nin bir kısım görüşlerinde teşbih/tecsim itikadını çağrıştıran bir tutum sergilediği bilinmektedir. Ancak bu, onların … Continue reading Buna mukabil diğer mezheplerde bid’at ehline sıklıkla rastlanır. Söz gelimi fıkhiyatta Hanefî mezhebini benimseyen Muhammed b. Kerrâm, itikadda Mürciî ve tecsimci idi. Hatta Kerrâmiyyle’nin tamamının fıkıhta Hanefî olduğu söylenir.[6]Bkz. İbn Teymiyye, Mecmû’u’l-Fetâvâ, III, 185. Bu taifenin aynı zamanda Tasavvufî bir çizgi benimsemiş olduğuna da ayrıca dikkat etmek gerekir. Tıpkı onlar gibi Sâlimiyye fırkası da bir Tasavvuf ekolü olarak itikadda teşbihçi/tecsimci bir çizgidedir.

Keza Mu’tezile’nin ileri gelen alimlerinin bir kısmı fıkhî mezhep olarak Hanefîliği benimsemişti. Bu cümleden olarak Ebu Ali el-Cübbâî, oğlu Ebû Hâşim, Ebu’l-Hüseyin el-Basrî ve ez-Zemahşerî Hanefîdir.[7]Bkz. İbnu’l-Vezîr el-Yemânî, er-Ravdu’l-Bâsim, I, 158-66. Buna mukabil, meşhur mu’tezilî Kadı Abdülcebbâr el-Hemdânî, Şâfiî’dir.[8]Bkz. el-Hatîbu’l-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, XI; 114-6; İbnu’l-İmâd, Şezerâtu’z-Zeheb, V, 78.

Yukarıda tecsimci Kerrâmiyye’nin tamamının Hanefî olduğunu söyledik. Teşbih/tecsim akidesi sadece Kerrâmiyye’nin düçar olduğu bir bela değildir. Hanbelî mezhebi içinde önemli bir kesim Müşebbiye/Mücessime’ye mensuptur. Söz gelimi meşhur Kadı Ebû Ya’lâ’nın Hanbelî mezhebine sürdüğü leke hakkında yine bir başka Hanbelî alim Ebû Muhammed Rızkullah et-Temîmî aynen şu ifadeyi kullanmıştır: “Ebû Ya’lâ Hanbelî mezhebine öyle bir bevletti ki, denizlerin suyuyla temizlenmez.” Bkz. el-Kevserî, es-Seyfu’s-Sakîl‘e yazdığı notlar meyanında, 106.

Yine bir başka Hanbelî olan İbnu’l-Cevzî, Def’u Şübehi’t-Teşbîh isimli eserini, kendisini İmam Ahmed’in mezhebine nisbetle “Hanbelî” olarak ifade eden kimselerin bu muazzez İmam’ın mezhebine leke sürdüğünü; İmam Ahmed’in onların bid’at görüşlerinden beri olduğunu ispatlamak amacıyla yazmıştır…

Sözün özü, fıkıhta bir Sünnî mezhebe mensup olmak yahut Tasavvuf’a intisap, kişinin itikadda istikametini anlatan bir husus değildir. Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekir.
27 Mart 2015 – Vahdet Gazetesi

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Bz. el-Kuraşî, el-Cevâhiru’l-Mudıyye, II, 544-5.
2 Bkz. Tâcuddîn es-Sübkî, Tabakâtu’ş-Şâfi’iyyeti’l-Kübrâ, III, 347 vd.
3 Bkz. A.g.e., I, 352.
4 Bkz. İmam el-Eş’arî, el-İbâne, 9.
5 İbn Abdilberr ve İbn Ebî Zeyd el-Keyrevânî’nin bir kısım görüşlerinde teşbih/tecsim itikadını çağrıştıran bir tutum sergilediği bilinmektedir. Ancak bu, onların Müşebbihe/Mücessime’den olduklarını söylemek için yeterli değildir. Kısmet olursa bu nokta üzerinde daha sonra müstakil olarak dururuz.
6 Bkz. İbn Teymiyye, Mecmû’u’l-Fetâvâ, III, 185.
7 Bkz. İbnu’l-Vezîr el-Yemânî, er-Ravdu’l-Bâsim, I, 158-66.
8 Bkz. el-Hatîbu’l-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, XI; 114-6; İbnu’l-İmâd, Şezerâtu’z-Zeheb, V, 78.