Hepsi Bu Mu?

Ebubekir Sifil2009, Gazete Yazıları, Ocak 2009

İsrail’in sürdürdüğü soykırım bütün alçaklığıyla sürerken vicdan sahiplerinin yapabildiği tek şey “kınamak” ve “insani yardım” ne yazık ki. Vahşet yavaş yavaş alışılır olmaya, bir kısım insanlar ve ülkeler, yapabileceklerini yaptıklarını ve ellerinden daha fazlasının gelmediğini düşünmeye başladı bile.

Gerçekten öyle mi?

Söz gelimi İsrail’e keskin mesajlar göndererek, tehditler savurarak, anti emperyalist söylemlerle İslam alemi üzerinde prestij elde etmeye çalışan İran, yapabileceklerini yaptığı konusunda Ümmet’in mutmain olduğunu düşünür mü? Acaba Türkiye bu süreç bir şekilde sona erdikten ve yaraların üstü kabuk bağlamaya başladıktan sonra İsrail’le ilişkilerini hiçbir şey olmamış gibi devam ettirmeye mi bakacak?

“Devletlerarası ilişkilerde duygusallığa yer yoktur” tarzı cümleler yerin dibine batsın. Chavez kadar da mı “gerçekçi” olamıyoruz? İnsanlar boğazlanıyor Gazze’de. İsrail bombalarının enkaza çevirdiği Gazze değil, bütün bir İslam alemi aslında!

D-8’in hayati önemi şimdi daha iyi anlaşılıyor olmalı. Elbette bu “büyük iş”i ancak “büyük hayalleri” olan “büyük adamlar” göze alabilir…

Ya debelendikleri zillet çamurunda Hamas’ı suçlamaya kalkanlara ne demeli? Bir halkın kendi kaderini tayin hakkını ısrarla görmezden gelen bu mandacılar, İstiklal savaşını da mı hatırlamıyor?

Birileri gelip topraklarınızı işgal edecek, dünyanın gözü önünde yaşadığınız bölgeyi bir “açık hava hapishanesi”ne çevirecek, bütün kapıları kapatıp nefes almanızı engelleyecek, fırınlarda ekmek, hastanelerde ilaç bulamayacaksınız; bu duruma isyan edince adınız “terörist”e çıkacak öyle mi?

Sizin hiç Allah’tan korkunuz yok mu? En tabii insani ihtiyaçlarını bile tünel kazarak temin etmeye mahkûm edilmiş bu insanların kaç zaman ambargo altında yaşama savaşı verdiğini hatırlıyor musunuz? Adına “ateşkes” denen o süreç, ambargonun bütün acımasızlığıyla sürdüğü, Gazze hastanelerinde yatan hastaların ölüme mahkûm edildiği bir süreçti, haberiniz yok mu?

Bu topraklarda yaşayan insanlar hiçbir zaman “teslim olma” zilletine düşmemiştir. Kölelik zinciri bizim boynumuza hiçbir zaman geçirilemedi. Siz hangi havayı soludunuz, kursağınıza kimlerin haram lokmasını doldurdunuz da bu hale geldiniz?

Hamas “direneceğiz” diyormuş da, kendi insanını kırdırıyormuş! Şu sefalete bakın. Demek ki –Allah korusun– bu ülkeye böyle bir tecavüz vuku bulacak olsa, fareler gibi kaçıp canınızı kurtarmaktan başka birşey düşünmeyeceksiniz!

Çanakkale’de 250 bin insan ne için gözünü kırpmadan can verdi ise, Gazzeliler de aynı dava uğruna can veriyor. Ama sizin bunu anlayacak yüreğiniz ve vicdanınız var mı, işte orası şüpheli…

Şükür ki insanımız dipdiri bir vicdana sahip ve sokaklar hala insanlık suçu işleyenlere karşı tepkisini dile getirme hassasiyetini kaybetmemiş insanlar tarafından dolduruluyor, Hamas’a selam gönderiliyor.

“Rabbimiz!Bizi inanmayanlara fitne kılma!”

Milli Gazete – 12 Ocak 2009