Halil Hoca

Ebubekir Sifil2008, Ağustos 2008, Gazete Yazıları

Batılılaşma projesinin bu ülkenin toplumsal dokusunda derin yırtılmalara yol açtığı inkâr edilmesi mümkün olmayan bir hakikat. İlk bakışta ekonomik, siyasî, etnik… gibi görünen bir çok meselenin temelinde Batılılaşma projesinin doğurduğu travmalar var. Bu doku bu bünyeye uyum sağlayamıyor…

Konumuz Batılılaşma projesinin tahlili değil. Bu projenin tamamen sun’î biçimde oluşturup toplumun gündemine koyduğu “Din-Bilim çatışması”nın kristalize olduğu alan: İmam-Öğretmen ikilemi.

Batılılaşma projesinin ürettiği öğretmen tipi, toplumu dizayn etmek isteyen, toplumla ilişkisini “dışarıdan” birsi olarak kurmakta ısrar eden, içeriye girmeyen bir karakter gösterirken imam, toplumla birlikte/iç içe bulunan, doğumda, hastalıkta, bayramda, düğünde ve nihayet cenazede çevresiyle birlikte, hatta olayların merkezinde bulunan bir karakter.

Siz bakmayın Cumhuriyet döneminin romanlarında, sinemalarında ısrarla işlenen şehvet ve para düşkünü, sinsi, kişiliksiz, insanların zaaflarından istifade etmekten başka bir marifeti olmayan menfaatperest imam tiplemesine. Bu, toplumla din/din adamı[1]”Din adamı” ifadesini bu yazıda, resmî ya da fahri olarak irşad ve tebliğ faaliyetlerini yürüten, toplumun din konusunda bilinçlenmesini sağlamaya çalışan kişileri … Continue reading arasına mesafe koymak için bilinçli olarak yürütülen propaganda faaliyetinin bir parçasıdır.

Din adamının toplum gözünde nasıl bir konuma sahip bulunduğunun tipik örneklerinden birisi hiç şüphesiz merhum Halil (Tatlıgül) hocadır. Kısa bir ömrün içine (1990 yılında 42 yaşında vefat etmiştir) muazzam bir hizmet sığdırmayı bilen ender insanlardandır o.

Fatsa, İstanbul, Rize ve sonunda yine memleketi Fatsa… Bu üçgende ilim tahsili ve ruhî inkişaf sürecinin tamamlanmasının ardından, hemşehrilerinin yoğun talebi üzerine ömrünün sonuna kadar Fatsa’da (Dağgüvezi) kalmıştır Halil hoca. Günlük yaşantısında örnek kişiliği, Sünnet-i Seniyye’ye bağlılığı, ilmiyle amil bir ilim ve hizmet adamı olarak kısa bir süre içinde adının duyulması sonucunu doğuracaktır. Yetiştirdiği talebelerin sayısı tam olarak bilinmemektedir. Talebeleri çinde yaşça kendisinden büyük olanlar azımsanmayacak kemiyettedir.

Ömrünün son demlerinde amansız hastalıkların pençesinde kıvranırken bile metanet ve teslimiyetinden asla birşey kaybetmemiş, örnek kişiliğiyle her hal ve tavrında adından söz ettirmiştir.

Kitaplara, ilme ve ilim adamlarına düşkünlüğü, toplumun problemleriyle yakından alakadar oluşu, istikameti ve daha birçok meziyeti ile vefatının üzerinden 20 seneye yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen “Halil hoca” adı bölge insanının ve yolu oralardan geçmiş olanların kulağındadır mutlaka.

Dr. Ahmet Çapku, 3 yıl süren yorucu bir mesai sonunda merhumun biyografisini kaleme almış. Mümkün olduğunca belgelere, bunun mümkün olmadığı yerlerde de ilk elden şahitlerin şahitlik ve izlenimlerine dayanılarak hazırlanmış oldukça ciddi, doyurucu, şayan-ı tebrik bir çalışma olmuş. Kayıhan tarafından neşredilen bu çalışmaya, Dr. Çapku dışında birçok insan emek ve katkı vermiş. Bu kıymetli eserin ortaya çıkmasında emeği ve katkısı bulunan herkese teşekkür borçluyuz.

Halil hocanın terceme-i hali, modernitenin kirlettiği, dejenere ettiği bireysel ve toplumsal hayatımızda hâlâ soluk alabileceğimiz berrak, şeffaf alanlar bulunduğunu fısıldıyor.

İletişim için:

Kayıhan yayınları, 0212. 513 51 90

www.kayihanyayinlari.com

Milli Gazete – 2 Ağustos 2008

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 ”Din adamı” ifadesini bu yazıda, resmî ya da fahri olarak irşad ve tebliğ faaliyetlerini yürüten, toplumun din konusunda bilinçlenmesini sağlamaya çalışan kişileri kastediyorum. Yoksa toplumdan ayrılmış/soyutlanmış  bir “Din adamları” sınıfının bulunmadığını ayrıca belirtmeye gerek yoktur.