Erbakan’ın Cezası?

Ebubekir Sifil2008, Gazete Yazıları, Haziran 2008

Adalet eski bakanı sn. Şevket Kazan’ın yazıya geçirmek suretiyle net bir şekilde ortaya koyduğu ve tanıtımını yaparak toplumla paylaştığı “tarihî süreç ve dava” hakkında neler söylemeliyiz?

“Bu ülkede başbakanlık yapmış, yaşı 80’in üzerinde bulunan bir insanın” evinde dahi olsa hapis tutulmasının “şık olmadığı” kanaatini hemen her kesimde gözlemek mümkün.

Olaya daha makul bakabilenler, sn. Kazan’ın ortaya koyduğu hususlardan hareketle yargılama süreci hakkında soru işaretleri bulunduğunu düşünmekte zorlanmıyor.

Ve nihayet bunun siyasî bir dava olduğu kanaatinden hareket edenler, dava sürecinin başından sonuna kadar sağduyuyu tatmin etmeyen, vicdanlarda karşılık bulamayan bir tutum sergilendiğini, kararın hukukî ve adil olmadığını, dolayısıyla davanın yeniden görülmesi gerektiğini düşünüyor.

Ortada kanunî olan, ancak hukuka uymayan bir karar bulunduğunu düşünenler  –ki ben öyle düşünenlerdenim– bakımından şu hususlarda ihkak-ı hak yapmak gerektiğini söylemekle yetineceğim:

  1. Muhterem Erbakan hocamıza ceza verilmesi ilk defa vuku bulan bir hadise değil. Meseleyi geçmişten bugüne izlediği seyri dikkate alarak bir kere daha düşündüğümüzde, bu kararın eşyanın tabiatı icabı olduğunu kavramak kolay hale gelecektir. Dolayısıyla bu cezada gayri hukukîlik, adalet ilkesine aykırılık vb. bulunduğu gerekçesiyle karara itiraz etmek doğru da değildir, anlamlı da.
  2. Evet karara tepki göstermek kararı çeşitli yönlerden eleştirmek tabii bir haktır. Ama bunu “ihkak-ı hak” beklenti ve gayesiyle yapmak beyhudedir.
  3. Bu karara muhterem Erbakan hocamızın yaşı, geçmişte ifa ettiği görevler vs. gerekçe gösterilerek itiraz etmek, hele Cumhurbaşkanı’ndan af talebi gibi bir yolu düşünmek, bizzat onun hayat boyu mücadelesini verdiği ve dilinden düşürmediği “izzet-zillet” karşıtlığı açısından son derece çelişkili bir durum arz eder.

Yazının başında tırnak içinde verdiğim “tarihî süreç ve dava” ifadesine geri dönersek; bu süreci ve bu davayı “tarihî” kılan, tarihte eşi-benzeri görülmemiş bir süreç ve dava olması değil. Tam tersine eşi benzeri tarih boyu yaygın olarak görülmüş bir süreç ve dava bahis konusu. Esas mahiyetini ve anlamını da buradan alıyor.

Şu halde, yapılana itiraz ve eleştiri hakkımızı sonuna kadar kullanalım; ama şunu hiç akıldan çıkarmayalım: Yanlış adreslerde doğru şeyler aramak da yanlış şeyler aramak da yanlıştır. Hiçbir zaman yanlıştan doğru çıkmaz.

Muhterem Erbakan hocamıza sağlık diliyorum. “Sabır” ve “metanet” sözcüklerini kullanmayışım, hasılı tahsil yanlışına düşmemek içindir. Allah ecrinizi versin efendim.

Milli Gazete – 23 Haziran 2008