Birkaç Mesele-2

Ebubekir Sifil2008, Ağustos 2008, Gazete Yazıları

Prof. Dr. Faruk Beşer hocanın www.cevaplar.org sitesinde yayımlanan mülakatında el-Mavsılî ve el-İhtiyâr isimli eseri ile ilgili söylediklerini bir önceki yazıda nakletmiştim. Hocanın orada söylediklerinden, el-Mavsılî’nin bu eserinde yer verdiği bütün görüşlerin, Hanefî mezhebinin ilk imamlarına ait olduğu sonucu çıkmaktadır. Bu durumda otlar üzerindeki çiğ damlacıklarını, “sabahleyin denizden kafasını uzatıp karaya doğru soluyan bir deniz canavarının soluğundan hâsıl olan ıslaklıklar” olarak tesbit edenler mezhebin ilk imamları olmaktadır.

Oysa el-Mavsılî mezkûr eserinin girişinde, fukaha arasında ihtilaf konusu olmuş görüşleri de zikredeceğini açıkça belirtmiştir. [1]el-Mavsılî, el-İhtiyâr, 6. Hocanın söylediği ise, bu eserin, üzerine şerh olarak yazıldığı –yine aynı müellife ait olan– el-Muhtâr li’l-Fetvâ için geçerlidir. Bu eserin başında müellif, münhasıran İmam Ebû Hanîfe’nin görüşlerini zikrettiğini belirtmiş, müteakiben bu eser üzerinde ikinci bir çalışma daha yaparak Ebû Yusuf, Muhammed, Züfer ve ve eş-Şâfi’î gibi imamlara ait görüşlere de değinmiştir. Yani “el-İhtiyâr’da yer alan bütün görüşler zahirü’r-rivaye’dir ve mezhebin ilk imamlarına aittir” demek doğru değildir.

Bunun böyle olduğunun bir diğer göstergesi de, bahse konu meselenin, İmam Muhammed’in el-Mebsût, el-Câmi’u’s-Sağîr ve el-Câmi’u’l-Kebîr gibi zahiru’r-rivaye eserlerinde, keza onları derleyen el-Hâkimu’ş-Şehîd’in el-Kâfi’sinin şerhi olan –İmam es-Serahsî’ye ait– el-Mebsût’ta geçmiyor oluşudur. Aynı şekilde mezhebin “mutûn” diye bilinen ve yukarıda mezkûr el-Muhtâr’ın da aralarında bulunduğu metinlerinde, İmam et-Tahâvî’nin Muhtasar’ında ve benzeri ilk dönem kaynaklarda bu meseleye rastlanmaması da hocanın meseleyi takdim biçiminin uygun olmadığını gösteren bir diğer noktadır.

Dahası, çiğ tanelerinin oluşumu ile ilgili bahse konu görüş, bir hükmün ta’lili zımnında zikredilmektedir. Bu mesele tıpkı namazda bağdaş kurup oturma konusuna benzemektedir. Namazdaki oturuşları bağdaş kurarak yapmaktaki keraheti, bağdaş kurmanın zorba yöneticilere mahsus bir oturuş şekli olduğuna bağlayanlar (hükmü bu şekilde ta’lil edenler) olmuştur. Bu görüşü zikreden alim, bunu “kayda değer” bir tesbit olarak gördüğü için değil, daha ziyade ilmî emanet anlayışı içinde “bu meselede bu da söylenmiştir” kabilinden zikreder ve ardından bunun doğru/tercihe şayan olmadığını belirtir.

Öte yandan bu meselenin “kîle” (denilmiştir ki) ifadesi kullanılarak verilmesi, hocanın da belirttiği gibi, güvenirliğini nakledenin de garanti etmediğini gösterir. Kaldı ki, esahh görüşün hangisi olduğu da tasrih edilmiştir.

  1. Hocanın zikrettiği bir diğer mesele de hilalin tesbiti ile ilgili. Burada da hoca –anlam olarak– hilalin hesap ile kesin bir şekilde tesbit edileceğini, dolayısıyla rü’yette ısrar edilmemesi gerektiğini söylüyor.

Evet, yıllardır hep tartışılan, ama bir türlü sonuca bağlanamayan “hilalin tesbiti” meselesinde rü’yet ile birlikte hesap da mutlaka itibara alınmalı ve ikisine dayalı veriler mutlaka bir arada değerlendirilmelidir. Ancak Türkiye gibi Ramazan’ı ve bayramı 1 yıl önceden ilan eden ülkelerde, hesap hatası yapıldığı daha sonra ortaya çıksa bile geri dönüş mümkün olmamaktadır. Bunun böyle olduğunu gösteren yaşanmış örnekler/tecrübeler bulunduğunu yakından bilmesi gerekenlerden biri de Beşer hocadır…

Hasılı Prof. Dr. Faruk Beşer hocanın kullandığı bu tavır kesinlikle ehl-i Fıkh’ın tavrı değildir/olmamalıdır. Kemal-i ciddiyet içinde ve edebine uygun olmak kaydıyla içtihad iddiasında da bulunabilirsiniz, geçmiş ulemanın içtihad ve fetvalarını tenkit de edebilirsiniz. Bu başka şeydir. Ama siz talebelerinize her şeyden önce Fıkıh ve Fukaha’ya edep ve saygı göstermelerini öğretmek, ilim ahlakı ve müslüman hassasiyeti aşılamak yerine Fıkıh’la/fukahayla “dalga geçme” tavrını yerleştirirseniz, öncelikle kendi varlık alanınızı tartışma konusu yapmış olursunuz. Böyle bir savrulmaya şahit olmak bana giran geliyor…

Milli Gazete – 23 Ağustos 2008

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 el-Mavsılî, el-İhtiyâr, 6.