Milli Görüş Camiasının Geldiği Nokta

Ebubekir Sifil2012, Gazete Yazıları, Gündem, Konularına Göre, Şahışlar

28 Şubat sürecinin ardından yaşanan gelişmelerin her biri Milli Görüş camiası bakımından ayrı bir ders ve ibret tablosu oldu. AKP’nin kuruluşu ve ardından elde ettiği siyasî başarı, AKP’ye gönül veren kitlelerin tamamının bir “zihniyet dönüşümü” yaşamayı kabul ettiği ve bunu fiilen gerçekleştirdiği anlamına gelmiyor elbette. AKP biraz zihniyet dönüşümü, biraz siyasî fırsat/imkânsa, bunlardan daha fazlası olarak 28 Şubat’ın rövanşıdır.

Arkasından yaşanan Has Parti bölünmesi AKP oluşumuna nazaran kafaları daha fazla karıştırdı gibi. Zira AKP, Milli Görüş gömleğini çıkardığını açıkça söylediği halde Has Parti’den bu tarz açık bir deklarasyon sadır olmadı.

Gidenler gitti ve Milli Görüş camiası gidenlerin ardından “genellikle” olumsuz cümleler kurmayı tercih etti. Bu bir noktaya kadar tabii idi elbette. Ancak başından bunca ahval geçmiş, bunca operasyona maruz kalmış bir hareket olarak, üstelik de Türkiye’nin geriye dönük 40 yılına şu veya bu biçimde damgasını vurmuş bir hareket olarak Milli Görüş’ün yapıcı, ufuk açıcı, dünü, bugünü ve yarını mercek altına alacak, düne, bugüne ve yarına kendisinden bekleneni verebilecek vizyonda soğukkanlı bir değerlendirme süreci yaşaması gerektiği çok açık.

Eğer Milli Görüş bizim insanımızın geçmişi, tarihi, kimliği ve inancıysa, bu ülkede yaşayan aklı başında hiçbir müslüman Milli Görüş davasının temel parametrelerinden şüphe etmez. İşleyişte görülen aksaklıklarsa eşyanın tabiatındandır.

Merhum Erbakan hocanın cenaze törenindeki kalabalık, insanımızın Hoca’nın davasına bigâne olmadığını, en azından onun yapıp ettiklerine, altına imza attığı güzel işlere ve uğradığı mağduriyetlere ortak olduğunu, sahip çıktığını gösteriyordu.

Peki şimdi gelinen nokta hakkında neler söylemeliyiz?


Bir yanda Hocamızın kan varisleri, diğer yanda davasının mirasçıları… Yargıya intikal etmiş, soru işaretleriyle dolu bir dava ve Hoca’yı sevenlerin yüreğinde katmerlenen bir hüzün, inkisar…

Gelinen noktanın, Milli Görüş davasının söylemleriyle hiçbir biçimde örtüşmediği açık. Bir yanda yaşanan acı tecrübeler ışığında tedbir diye düşünülmüş şeyler, diğer yanda insanların dava hassasiyetiyle örtüştürmekte zorlandığı görüntüler…

Elbette bunlar da gelip geçecek, anlaşmazlık konuları bir biçimde nihayet bulacak. Bütün bunların üstünde ve ötesinde Milli Görüş hareketinin son derece ciddi bir muhasebeye, değerlendirmeye ve istişareye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Geride kalan tecrübeler ve önümüzdeki süreç, Milli Görüş hareketi için bunu kaçınılmaz bir gereklilik olarak ortaya koyuyor.

Bu davaya gönül vermiş aklı başında insanları dinleyelim diyorum. Bulundukları yere bakmadan, nereden konuştuklarına önem vermeden görüşlerini almanın; samimi, yürekten gelen tesbitlere, temennilere kulak vermenin zamanıdır diyorum. Düşünmenin, tartışmanın, müzakere etmenin mekanizmaları kurulup işletilmeli.

Milli Görüş camiasının bulunduğu nokta, hak ettiği nokta değil. Bu görüntü, Milli Görüş tabanını oluşturan samimi insanların yüreğini acıtıyor….

Milli Gazete – 22 Mart 2012