İmam el-Mâturîdî’nin, nüzul-i İsa (a.s) meselesine Te’vîlâtu’l-Kur’ân’ın muhtelif ciltlerinde muhtelif vesilelerle yer verdiğini gösteren örneklerden bir kısmını daha önceki yazılarda görmüştük. Bugün konuya buradan devam edelim: İmam el-Mâturîdî, 3/Âl-i İmrân, 49 ayetini tefsir ederken şöyle der: “Hz. İsa (a.s)’ın hayatı baştan sona mucizeyle donatılmıştır. Zira O, diğer insanlardan farklı biçimde babasız olarak dünyaya gelmiş, beşikteyken konuşmuş, (…), başka birisi O’na benzetilmiş ve bu suretle öldürülmüş, O ise göğe kaldırılmıştır. Bütün bunlar mucizedir…”[1]Te’vîlâtu’l-Kur’ân, II, 307-8. Aynı surenin 54. ayetinin … Devamını Oku
Nuzul-i İsa (as), Kelam Alimleri, Hadisler-2
Ehl-i Sünnet’in iki imamı el-Mâturîdî ve el-Eş’arî’nin, nüzul-i İsa (a.s) meselesini erkân-ı imaniye arasında gördüğü ve bu sebeple bu meseleye eserlerinde yer verdiği, keza daha sonraki ulemanın tavrının da farklı olmadığı, onların eserlerine müracaatla kolayca tesbit edilecek bir husustur. Sözü fazla uzatmadan İmam el-Mâturîdî’nin tavrına bakalım. Yakın zamana kadar elimizde sadece Kitâbu’t-Tevhîd’i bulunduğu ve orada da herhangi bir tasrihat yer almadığı için İmam el-Mâturîdî’nin bu mesele hakkındaki tavrının olumsuz olduğu şeklinde bir kanaatin yerleşmiş bulunduğu görülüyor. Ancak … Devamını Oku
Nuzul-i İsa (as), Kelam Alimleri, Hadisler
Yeni Ümit dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2007 sayısında Nuzul-i İsa (a.s) üzerine Fethullah Gülen hocaefendi ile yapılan bir söyleşiye yer vermiş. Hocaefendi kendine özgü üslubuyla meseleyi gayet güzel çerçevelemiş. Ancak bir yerden sonra, Hz. İsa (a.s)’ın nüzulüyle ilgili hadislerin epistemolojik kıymeti, Akaid imamlarının konuya bakışı ve nüzulün keyfiyeti hakkında söyledikleri, daha önce yaptığı izahatı adeta nakzeder mahiyette. Mesela söyleşinin başlarında nuzul-i İsa (a.s) ile ilgili hadislerin durumu hakkında şunları söylüyor: “Meselenin dinî temellerine gelince; Hazreti Mesîh’in âhir zamanda tekrar … Devamını Oku
“Çağdaş Nurculuk” Mu, “Bid’atkârâne Bir Hıyanet” Mi?
Zaman’dan Ahmet Kurucan’ı izliyorum bir zamandır. Fethullah Gülen hocaefendi hareketi ile “Nurculuk” olarak ifade edilen, öyle tanınan/bilinen yapı arasındaki makasın gittikçe nasıl açılmakta olduğunun somut delillerini sunuyor bize. “Değişen dünya”dan, “Kur’an ve bağlayıcı sünneti ihtiva eden İslam’ın sabit; ama ondan anlaşılan manaların, yani Fıkh’ın değişken, çünkü beşerî” olduğundan, dolayısıyla “Evrensel olmadığı”ndan, “içtihadi hükümlere (Yani Fıkh’a) karşı korumacı ve kollamacı zihniyetten”, “bu zihniyetin ifşası”ndan, “bunun bir ideoloji haline getirilmesinin hepten zararlı ve tehlikeli” olduğundan, bunun da mensuplarını “çağın … Devamını Oku
Hz. İsa Peygamber Olarak Mı, Ümmet Olarak Mı İnecek?
Soru Hz İsa ile ilgili olarak Maide suresinin 75. ayetinde (Me’lmesih ibnu Meryem illa rasul gad halet min gablihirrusul…) yani Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür. Ondan önce de resûller gelip geçmiştir… buyuruluyor. Sizin de yazılarınızda belirttiğiniz bir çok hadis kitabında sahih olarak geçen rivayetlerde Hz. İsa’nın yeniden Peygamber Efendimize(sav) ümmet olarak yeryüzüne inmesi Ayette ifade edilen “ancak resuldur” ifadesiyle çelişmez mi? Eğer ayete uygun olarak ümmet olarak değil de yine rasul olarak geldiğini varsayarsak bu seferde … Devamını Oku
Tekinsiz Bir Alan: Hadisler!!!
Küreselleşen dünyada müslüman imajını zedeleyen, çağdaş değer yargılarıyla çatışma arz eden ve bizi ele güne karşı zor durumlara sokan şu hadisleri ne yapalım? En sahih olarak tanıdığımız el-Buhârî ve Müslim’in Sahih’lerinde bile “problemli” rivayetler var. Hatta İmam el-Gazzâlî, el-Müstesfâ’da[1]”Mefhûm” bahsinde, II, 195. Efendimiz (s.a.v)’in, Abdullah b. Übeyy b. Selûl’ün cenazesi için istiğfar ettiğini bildiren rivayete[2]el-Buhârî, Müslim, et-Tirmizî, Ahmed b. Hanbel ve daha başkaları rivayet etmiştir. birkaç açıdan cevap verileceğini söyler. Önce “Haber-i vahid’dir, lugatta delil olmaz” der. Ardından da … Devamını Oku
Ağaca Takılmamak
Müfessir el-Kurtubî, 2/el-Bakara, 42. ayetini tefsir ederken Hz. Ali (r.a.)’ın hayat düsturu edinmemiz gereken bir sözünü nakleder: “Hak, kişiler ölçü alınarak bilinmez. Sen hakkı öğren, kimin hak ehli olduğunu da bilirsin!” Son iki yazıda iktibas ettiğim meselelerin neresini eleştiri konusu yaptığımı ve doğrusunun ne olduğunu yazıp yazmayacağımı soranlara Hz. Ali (r.a)’ın yukarıdaki sözüyle cevap vermem gerekiyor; ama “tuzun koktuğu” bir zaman ve zeminde öncelikle “Hak olan ne, olmayan ne?” sorusunun cevaplandırılması gerektiği gibi daha temel bir ihtiyaçla … Devamını Oku
Kabir Azabı
Geçen hafta değindiğim “kabir azabı” konusuyla ilgili birçok e-posta aldım. Hepsini burada zikretmeme imkân yok. İlgili Kur’an ayetlerinin konuya doğrudan (hatta bir kısmına göre “dolaylı da olsa”) delalet etmediğini, ilgili hadislerin ise (kimine göre “uydurma”, kimine göre ise “haber-i vahid” oldukları için) bu meselede kaynak olarak kullanılamayacağını söyleyen e-posta sahipleri ve konuya ilgi duyan başkaları ile bir hususu paylaşalım öncelikle: Snouck Hurgronje, tesbitinde haklı çıkmış ve Müsteşrikler amacına ulaşmıştır.[1]Bkz. Mehmet Görmez, Klasik Oryantalizmi Hadis Araştırmalarına Sevk Eden … Devamını Oku
Sormak da Sorumluluktur
Önce birkaç alıntı: Soru: Adet halindeyken oruç tutabilir miyim, dinen bir sakıncası var mıdır? Cevap: Bu Hz. Aişe’nin kendi yaklaşımını aktardığı bir hadise dayanılarak tüm imamlarımız tarafından bir ruhsat olarak değil sanki bir yasak olarak değerlendirildi. Allah’u alem bizim konuyu Kur’an ekseninde yeniden tarayarak vardığımız sonuç o ki, vahye göre hayız “ezen” yani “rahatsızlıktır”. Hasta bir kimsenin orucunu isterse erteleyebileceği ve gününe gün kaza edeceği, istemezse ertelemeyeceği hükmü ise Bakara 184’ün açık hükmüdür. Bu sorunuzun cevabını ben … Devamını Oku
Şevkâniyyat-6
30 Nisan’da başlayan ve okuduğunuzla birlikte 6 yazıyı bulan bu seriyi bugün noktalamak istiyorum. Zira Mehmet Emim Akın hocanın eş-Şevkânî müdafaası sadedinde el-Kevserî’ye yönelttiği tenkitlerden gerek bugüne kadar ele aldıklarım gerekse geriye bıraktıklarım, “Kevserî Külliyatı’na Giriş” çalışmasında detaylı biçimde yer alacak inşaallah. Böylece hem bu köşeyi daha fazla meşgul etmemiş, hem de meseleye hak ettiği derinlik ve detayı kazandırma imkânı bulmuş olacağız. Akın hocanın dile getirdiği hususlar arasında, Zeğalu’l-İlm[1]Tam adı Beyânu Zeğali’l-İlm ve’t-Taleb’dir. Çeşitli ilim dalları ve … Devamını Oku