Soru “Gayb meselesi ile ilgili yazınızda geçen ve kafama takılan ifadeleri buraya yazıyorum: “Salih kullardan gaybiyyatla ilgili mükâşefelerin suduru, Ebû Hayyân’ın söylediği gibi “nadirattan” mıdır, yoksa er-Râzî, İbn Hacer’in dediği gibi yaygın olarak görülen bir durum mudur? Sahabe tabakasından itibaren bu ümmetin salihlerinden aktarılan ve kuşaktan kuşağa intikal eden kerametler tevatür seviyesindedir.” “Burada benim anladığım kadarıyla (yanlışım varsa düzeltin) halk arasında anlatılan ve bazı kitaplarda da geçen evliya kerametlerinin doğru olduğunu savunmuşsunuz. “Hadis imamlarımızın hadislerin sahihlik derecesini … Devamını Oku
İslam’da “Dinî İbadet” Var Mıdır?
Bu bir “bayram yazısı” olacaktı. Ama şu meseleyi biraz daha ertelersem “etimde şirpençe çıkacak.” Kafamızın içi öylesine kompartımanlara bölünmüş durumda ki, çoğu zaman günlerimizi, Din’in hayatımızın neresinde ne kadar bulunması gerektiğini tartışmakla geçiriyoruz. Kelamın hasılı şu: Sistem, Din’in, ihtiyaç duyduğundan fazlasını istemiyor… Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem hocanın “İslam’da dinî nikâh yoktur” tarzındaki açıklaması “Diyanet’in resmî görüşü” olarak basına yansıdı. Burada bahse konu etmek istediğim husus bu görüşün Diyanet’in “resmî görüşü” olup olmadığı … Devamını Oku
İslamî Yapılanmalar-4
Ulemanın genellikle “taklid” konusu çerçevesinde işlediği bir hususu ele alarak bu seriyi bitirelim: Herhangi bir İslamî yapılanmanın mensubu/bağlısı durumundaki bireylerin o yapılanmanın esasları, metodu ve gidişatı konusundaki sorumlulukları nereye kadardır? Bir yönüyle Dinî, bir yönüyle de Sosyolojik bir meseledir bu. Dinî yönünü şöyle ifade edebiliriz: İnsanımız, kendisi için biricik bilgilenme kaynağı olan ve İslamî kişiliğinin oluşumunda inşa edici bir fonksiyon icra etmiş bulunan bu yapılanmaları süreç içinde “en doğru Müslümanlığın yaşandığı yer” olarak görüyor, öyle kabul ve … Devamını Oku
İslamî Yapılanmalar-3
Selef ile aramızdaki fark üzerinde hiç kafa yordunuz mu, bilmiyorum. Fazilet/üstünlük farkını kasdetmiyorum elbette. Selef’in dünyaya bakışı ve hayatı yaşayış tarzı ile bizimki arasındaki uçurum anlatmak istediğim. Bizler bugünden o dönemi okumaya çalışırken genellikle aynı hatayı işliyor, Selef’in hayatını birbirinden kopuk/bağımsız kareler şeklinde algılıyoruz. Oysa o güzide nesillerin öne çıkan bireylerinin her biri hem cihad meydanında gözü kara bir savaşçı, hem ilim meclisinin vazgeçilmez müdavimi, hem fedakârlık ve diğergâmlık örneği, hem bir zühd ve takva numunesi… idi. … Devamını Oku
İslamî Yapılanmalar-2
Bir önceki yazıyı, maslahat olduğu zannıyla işlenen bir şeyin mefsedet olması halinde bile, niyetin halis olması sebebiyle işleyenin sevaba müstehak olacağını söyleyerek bitirmiştim. İşlenen fiilin mefsedet olduğu açığa çıktığında ise bu sürecin biteceği bedihidir. Burada şöyle bir soru sorabiliriz: Neyin maslahat ve neyin mefsedet olduğunu nereden bileceğiz? Hemen belirtelim ki maslahat ve mefsedetler, açıklık-kapalılık yönünden ikiye ayrılır. İşlenmesi Kur’an ve Sünnet tarafından emir veya teşvik edilen hususların maslahat olduğu açıktır; keza yapılması yasaklanmış olan ve sakındırılan hususların … Devamını Oku
İslamî Yapılanmalar-1
Soru “… Özellikle bu dönemde birçok akım ve fırkalar kendi metot ve düşüncelerine göre dine hizmet etmektedirler. Ta Orta Asya topraklarında hizmete gelen … Hoca grubu, Arabistan’dan gelip dini müesseseler açan Vehhabiler vs… “Hocam şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Bir Müslüman Allah rızası için kitap bastırıp bedava dağıtıyor. (…) Biz de çoluk-çocuğumuzun eline geçmesin diye yine Allah rızası için o kitapları imha ediyoruz. Çoğumuz mukallit seviyesinde imana, ilkokul seviyesinde kültüre sahip olduğumuz için bir takım insanların peşine … Devamını Oku
Çifte Standart Mı?
Türkiye’nin Batılılaşma macerası “her şeye rağmen” devam ediyor. “Değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek” bu tercihin bize maliyeti üzerinde hakkı verilmiş bir muhakeme yapabilmek için fotoğrafı bir bütün olarak görmek zorundayız. Oysa tekil hadiselerle o kadar haşır-neşir durumdayız ki!.. Gündem adına içeride ve dışarıda ol-uşturul-anlarla bu derece yoğun bir şekilde meşgul, yani “işgal edilmiş” olmamız, kendi varoluş alanlarımızla ve imkânlarımızla aramıza koyduğumuz mesafe sebebiyledir. Olup bitenleri sağlıklı bir değerlendirmeye tabi tutacak mekanizmalardan –ki bireyi ve toplumu “kendisi” kılan onlardır– … Devamını Oku
Dinî Hükümlerin “İllet”i Ve “Hikmet”i-2
Dünden devam. İlk kategoriye giren hususların (namaz, oruç, hac…) “ta’lil edilmesi”, yani “münhasıran şu sebep, hikmet, gerekçe ve maslahat için emredilmişlerdir” tarzında noktasal tesbitlerin konusu yapılması mümkün ve doğru değildir. Bunlar hakkında olsa olsa neticelerine ve icra ediliş tarzlarına bakarak birtakım hikmetler tesbit edilebilir. Ancak bu hikmetleri onların biricik “illeti” kılmak yanlış olur. Söz gelimi Kur’an’da “Namaz kötülük ve fuhşiyattan alıkoyar” (29/el-Ankebût, 45) buyurulmuştur. Bu, namazın hikmetlerinden, sonuçlarından birisidir ve fakat namazın farz kılınışının “illeti” değildir. Aynı … Devamını Oku
Dinî Hükümlerin “İllet”i ve “Hikmet”i-1
Bugün internet üzerinden cevapladığım sorulardan birini daha –önemine binaen– paylaşmak istiyorum: Soru “Benim düşüncem İslami emirlerin arkasındaki dünyevi faydaların ve hikmetlerin açıklanması ve araştırılmasının insanlara -ve aslında bana- faydalı olacağı yönündeydi. “Modern zamanlarda İslâm’ın insan menfaatlerine ne kadar uygun bir din olduğunu ispatlama gayreti alabildiğine yaygınlaştı” sözünüz ve devamı bana bu uğraş hakkında pek de olumlu görüşleriniz olmadığını düşündürdü. Dolayısıyla bunun açıklamasını, bu görüşünüzün nedenlerini ve kanıtlarını daha açık bir şekilde görmek ve öğrenmek, benim düşüncelerimin daha … Devamını Oku
Sanal Tehdit: İrtica
Bir kelime düşünün ki, üzerinden darbeler yapılıyor, toplumsal kırılmalar yaşanıyor, ülkenin bütün dengeleri alt-üst oluyor… Söylendiğinde –ki söyleyenler onu nasıl vurgulayacaklarını çok iyi biliyor– birden hava elektrikleniyor, nefesler tutuluyor; toplumu heyecanlı ve kaygılı bir bekleyişin titremesi sarıyor. Arkasından düdük çalıyor ve “mola!”… Bugüne kadar “irticaî” faaliyet olarak değerlendirilen eylemleri gerekçe gösterilerek görevine son verilmiş sivil-asker kamu görevlilerinin sayısı kaçtır acaba?! Bunların aileleri ve çocuklarıyla birlikte yaşadığı dram bu toplumun “meselesi” olarak bugün değilse yarın bir şekilde karşımıza … Devamını Oku