Bir önceki yazıda yer alan okuyucu sorusunda, Y.N. Öztürk‘ün, Cuma hutbesinin namazdan öne alınmasının Emeviler‘in uygulaması olduğu iddiasının cevabı isteniyor, eğer böyle değilse, Cuma suresinin sonundaki ayetin ne anlattığı soruluyordu. Öncelikle Öztürk‘ün iddiası üzerinde duralım: Bir önceki yazıda da belirttiğim gibi Öztürk, bu meseleyi daha önce “İslam Nasıl Yozlaştırıldı” isimli kitabında (155-6) gündeme getirmiştir. Orada müddeasını İmam es-Serahsî‘nin “el-Mebsût“una dayandıran Öztürk, sıklıkla yaptığı gibi açık bir “tahrif/saptırma” yoluna gitmiştir. Önce onun söylediklerini görelim: “Sünnete uygun olan, Cuma … Devamını Oku
“Hüküm Vermek” ve “Ahkâm Kesmek”
Yakında inşallah tamamlamak üzere yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığım Doktora tezimin yazımı esnasında Hz. Ömer (r.a)’in, kaza (yargı) işini yürüten bürokratlarına yönelik talimatnamelerinde, önlerine getirilen davaları “iyi anlamaları” yolundaki ısrarına dikkat çektim. Bugün bu vesileyle zihnimde çağrışım yapan bir anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum. Kur’an ve Sünnet‘ten hüküm çıkarma işinin ne kadar büyük bir dirayet ve vukufiyet istediğini, ne kadar ciddi bir iş olduğunu, es-Saymerî‘nin “Ahbâru Ebî Hanîfe“sinde (21-2) geçen şu olay oldukça çarpıcı biçimde anlatıyor: Kadılık … Devamını Oku
Kutlu Doğum Haftası Dolayısıyla
Hz. Peygamber (s.a.v)’in dünyayı teşrif edişi miladi takvime göre 20 Nisan 571 tarihine denk geldiği kabulünden hareketle ülkemizde geleneksel hale gelen “Kutlu Doğum Haftası” kutlamalarından birini daha idrak ediyoruz. Bu vesileyle bazı hususları hatırlatmak istiyorum. Öncelikle İslam kültüründe “kandil” adı altında ihya edilen zaman dilimlerinden her birinin bir İslamî motifle ilişkili olması dolayısıyla kandil kutlamalarının önemli olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu kutlamalar hakkında “bid’at” nitelemesi yapılmasının, bu zaman dilimlerinin sokaktaki insanın hayatında İslam şuurunun canlı tutulmasına vesile olduğu … Devamını Oku
Kavramların Terki Kimliğin Terkidir
Herhangi bir fikir, ideoloji veya sistemi diğerlerinden ayıran en temel özelliğin, kendine mahsus bir “kavram dünyası“na sahip bulunması olduğunda şüphe yoktur. Zira “kavram“, kendisini üreten bakış açısının eşya ve olayları “kavrama/algılama/okuma” noktasındaki farklılığının vaz geçilmez unsurudur. Modern döneme kadar Müslümanlar eşya ve olaylara kendi kavramlarıyla atf-ı nazar ederken, bu dönemde yabancı kavramları hiçbir sorgulamaya tabi tutmadan kullanıma sokmayı kabul ederken aslında kimliklerinden uzaklaşmayı onaylamış oldular. İki, bilemediniz iki buçuk asır öncesine kadar İslam dünyasının tamamen yabancısı olduğu … Devamını Oku
Allah’ın Varlığına İnanmak Yeterli Mi?
Fethullah Gülen hocayla yapılan röportajın yankıları devam ediyor. Üsame b. Ladin‘in “dünyada en sevmediği insanlardan bir tanesi” olduğunu söylerken onu ortaya çıkaran şartların hazırlayıcıları hakkında susmayı tercih eden, bir arkadaşına İsrailliler tarafından teklif edilen “barış komisyonu” yönetim kurulu üyeliği teklifine Filistinli bir silah tüccarının mani olduğunu söyleyerek barışı Filistinliler‘in baltaladığını dolaylı yoldan ifade eden Hocaefendi daha başka şeyler de söylüyor. Ancak bugün onun söyledikleri üzerinde değil, onun söyledikleri üzerine yapılan bir yorum üzerinde durmayı tercih edeceğim. Marmara … Devamını Oku
“Şeyhu’l-Muharririn” Burhan Felek’in Bir Projeksiyonu
“Şeyhu’l-Muharririn” lakabıyla anılan Burhan Felek‘in, Cumhuriyet gazetesinden Sebilürreşad dergisi (cilt: III, sayı: 70, s. 315 vd., Ocak-1950) tarafından alıntılanan “Osmanlı İmparatorluğunun Yerine Yakınşark Siyasi Federasyonu” başlıklı yazısı önümde. Çarpıcı tesbitlerini yorumzus olarak aktarıyorum: “Adına Osmanlı İmparatorluğu deyiniz, Türk İmparatorluğu deyiniz, ne derseniz deyiniz, Meşrutiyetten evvel elimizde bulunurken bu harbde mağlublar arasına karışmış olduğumuz için tasfiyeye uğramış olan İmparatorluğun siyasi bir zaruretten doğmuş devletlerarası lüzumlu bir unsur olduğu, daha tasfiyesinden 30 sene geçmeden hergün anlaşılıyor. İçimizde bu İmparatorluğun … Devamını Oku
Ma’mer B. Râşid’in “El-Cami”i
Yrd. Doç. Dr. Özcan Hıdır‘ın Hadis Tetkikleri Dergisi‘ndeki makalesini okurken daha önce dikkatimi çektiği için üzerinde bir miktar durduğum bir husus üzerinde duracağım bugün. Hıdır, makalesinin bir dipnotunda, daha önce ortaya atılmış olan bir görüşü tekrarlayarak, “Bilindiği üzere Abdürrezzâk’ın Musannef’inin X. cildinin 379. sahifesinden XI. cildin sonuna kadar olan bölümü Ma’mer b. Râşid’in Câmi’idir” diyor. Abdürrezzâk‘ın “el-Musannef“inin belirtilen bölümünün Ma’mer b. Râşid‘in “el-Câmi“inden ibaret olduğu konusunda Fuat Sezgin‘in de Türkiyat Mecmuası‘nda neşredilmiş bir makalesi bulunduğunu biliyoruz. Sezgin … Devamını Oku
Hadis Tetkikleri Dergisi-4
Özellikle ülkemizde İslam’ın modernizasyonuna yönelik çabaların büyük ölçüde Hadis sahasında yoğunlaştığı vakıası, bu saha üzerinde daha bir ehemmiyetle durulmasını gerekli kılıyor. Hadis Tetkikleri Dergisi‘ni bu bağlamda heyecan verici bir soluk olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple mezkûr derginin ilk sayısındaki makaleler üzerinde durmayı sürdüreceğim. Roterdam Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi Hadis Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Özcan Hıdır, “Şarkiyatçıların Hadisi Tarihlendirme Metotları” başlıklı makalesinde, konuyla ilgili olarak Batı‘da geliştirilmiş belli başlı yöntemler üzerinde duruyor. Hadis sahasında iz … Devamını Oku
“Suret Hadisi” Üzerine-2
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kahraman‘ın “Suret Hadisi” konusundaki makalesinin temel hedeflerinden biri, yüze vurmaktan sakındıran rivayetler ile “Allah azze ve celle Adem’i kendi suretinde yaratmıştır” cümlesinin ayrı bağlamlarda vürut bulduğunun isbatıdır. Bu durumda iki ayrı rivayetin ravi tasarrufu marifetiyle birbirine monte edildiğini söylemek gerekiyor. Konunun detaylarına girmeden önce belirtmem gereken bir husus var: Bir önceki yazıda alıntıladığım ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, Kahraman‘ın –İbn Hacer ve el-Aynî referansıyla– kasdettiği “ziyade” ile benim “zühul” olarak nitelendirdiğim tesbitteki “ziyade” gerçekten … Devamını Oku
“Suret Hadisi” Üzerine
Hadis Tetkikleri Dergisi‘nde yer alan makaleler üzerinde dururken Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kahraman‘ın “Suret Hadisi” konusundaki makalesine de değinmiş ve şöyle demiştim: “Makalenin bir yerinde “Muhakkak Allah azze ve celle Âdem’i kendi suretinde yaratmıştır” cümlesinin, hadisi Ahmed b. Hanbel‘e nakleden Abdurrahman b. Mehdî‘nin kendi sözü olduğu, bir başka yerde de “Allah Âdem’i kendi suretinde yarattı” cümlesinin, “Kardeşinizin yüzüne vurmayın” ifadesi ile birlikte zikredilmesi bazı hadis otoriteleri tarafından da “ziyade” olarak değerlendirilmiştir” denmek suretiyle “suret” içeren cümlenin hadise … Devamını Oku
- Page 1 of 2
- 1
- 2