Bazı Tasavvuf Kaynaklarındaki Hadisler-4

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, Gazete Yazıları, Mart 2009, Tasavvuf Dosyası

Serinin bu yazısında hadislerin keşfen tashihi/taz’ifi meselesi üzerinde durarak meseleyi bağlamak istiyorum. Konu hakkında bilinenleri tekrarlamak yerine, konumuzla da bağlantılı olarak can alıcı noktalar üzerinde durmayı tercih edeceğim. “Keşfî bilgi kesinlik ifade eder mi?” sorusuyla başlayalım. Öncelikle şunu ifade edelim: Usul-i Fıkıh ve Kelam eserlerinde Ehl-i Sünnet’in epistemolojisi (bilgi kaynakları ve felsefesi) ortaya konulurken “keşfî bilgi” diye bir kategoriye yer verilmediğini görüyoruz. Bununla birlikte, Tasavvuf büyüklerinin, “keşf”i, bir bilgi kaynağı olarak itibara aldığı bilinmektedir. “Zahir uleması” için … Devamını Oku

Bazı Tasavvuf Kaynaklarındaki Hadisler-3

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, 2009 Yılı, Gazete Yazıları, Mart 2009, Mart Ayı 2009 OS, Okuyucu Soruları, Tasavvuf Dosyası

Bir Önceki yazıda Abdülkdir Geylanî hz.lerinin, Hulefa-i Raşidin’in hilafete geliş sırasıyla ilgili –uydurma olduğunu söylediğim– rivayeti kullanma tarzını gördük. Muhtemelen kendisinin iştirak etmediği, ama mezhep imamı Ahmed b. Hanbel (rh.a)’dan geldiği için zikretme gereği duyduğu bir görüşün gerekçesi olarak zikrettiği bu rivayeti, –daha önce de muhtelif vesilelerle ifade ettiğim veçhile– “temriz sigası” kullanarak, yani “rivayet edilmiştir, nakledilmiştir…” gibi bir ifadeyle vermiştir. Bu nokta önemlidir; zira bu hadisi keşfen veya bir başka şekilde tashih etmediğini gösterir. İmam-i Rabbânî … Devamını Oku

Bazı Tasavvuf Kaynaklarındaki Hadisler-2

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, 2009 Yılı, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Şubat 2009, Şubat Ayı 2009 OS, Tasavvuf Dosyası

Bir önceki yazının sonunda sorduğum iki sorunun cevabıyla başlayalım: Abdülkadir Geylânî hazretleri bu hadislerin sahih olduğunu söylemiş midir? Gunye’de Dört Halife’nin hilafeti ile ilgili bahsin işlendiği yere[1]Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî baskısı, I, 110 vd.; Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye baskısı, I, 158 vd. baktığımızda, onların hilafete gelişinin Sahabe’nin seçimi, ittifakı ve rızası ile olduğunun söylendiğini görüyoruz. Bunun arkasından Geylânî hz., Hulefa-i Raşidin’in hilafete geliş tarzını tek tek ele alıyor ve şöyle diyor: “Ebû Bekr es-Sıddîk (r.a)’ın hilafeti, Muhacirin ve Ensar’ın ittifakıyla oldu. Şöyle ki: … Devamını Oku

Bazı Tasavvuf Kaynaklarındaki Hadisler-I

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, Gazete Yazıları, Şubat 2009, Tasavvuf Dosyası

10 Haziran 2004 tarihli yazımda Saadet-i Ebediyye isimli eserle ilgili kısa bir değerlendirme yapmış ve içinde zayıf, hatta uydurma rivayetler bulunduğunu söylemiştim. Örnek olarak da Efendimiz (s.a.v)’in, Hz. Ali (r.a)’a, “Benden sonra halife Ebû Bekr olacaktır. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman, ondan sonra da sen” buyurduğunu anlatan rivayeti zikretmiştim. Yine o yazıda, Saadet-i Ebediyye’de yer alan, “İmam-ı Şafiî hazretleri, İmam-ı a’zamın içtihadının inceliğinden az bir şey anlayabildiği içindir ki, “Bütün müçtehidler, İmam-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin çocuklarıdır” … Devamını Oku

Ehl-i Sünnet Günümüze Ne Söyler?

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Şubat 2009

Ümmet-i Muhammed’in “acil” gündemlerinin bulunması, “itikadda mezhebin ne?” sorusunu erteler mi? Ya da bu gündemlerle iştigal eden bir kimsenin itikadda herhangi bir mezhebin mensubu olmadığını söylemesi gerçekte neye tekabül eder? Şurası açık ki, geçmişte Ehl-i Sünnet ile bid’at fırkalar arasında cereyan etmiş kelamî münakaşalarda gündemde olan hususların birçoğu günümüzde güncelliğini yitirmiş durumda. Kimse cevher, araz, cüz’-i la yetecezze… gibi konularla ilgilenmiyor. Ancak bu, itikadın ve itikadî kabullerin güncelliğini, daha da önemlisi, “önemini” yitirdiği anlamına elbette gelmez. Zikrettiğim … Devamını Oku

Hangi Ehl-i Sünnet-4

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Ocak 2009

Geçen Pazar günü son kısmını zikrettiğim okuyucu sorusunun cevabına eklenmesini uygun gördüğüm birkaç husus var: Günümüzde “Hangi Ehl-i Sünnet?” sorusu daha ziyade şu bağlamlarda gündeme geliyor: Kendisini “Selefî” olarak niteleyen kardeşlerimizin bir kısmının, münhasıran “haberî sıfatlar” konusundaki kabulün belirlenmesinde öne çıkardığı tutum Yine aynı çevrelerle Ehl-i Tasavvuf arasında rabıta, tevessül gibi konularda yaşanan ayrışma. Tarihte yaşananları tarihe bırakarak konuşursak, ağırlıklı olarak bu iki başlık altına giren meselelerde yaşanan ihtilaf, günümüzde “gerçek Ehl-i Sünnet”in kim olduğu sorusunun cevabını … Devamını Oku

Hangi Ehl-İ Sünnet-3

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, 2009 Yılı, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Ocak 2009, Ocak Ayı 2009 OS, Okuyucu Soruları

Mu’tezile, Mürcie gibi bid’at mezheplerin yaygın olduğu Irak coğrafyasında o dönemlerde kimin ne dediğinin herkes tarafından aynı netlikte anlaşılmadığını görmek şaşırtıcı değildir. Şu olay sadece bir örnektir: Abdullah b. el-Mübârek, İmam el-Evzâ’î’nin yanındayken o, “Ebû Hanîfe denen şu bid’atçiyi tanıyor musun?” diye sormuş, İbnu’l-Mübârek bir şey demeden oradan ayrılmış. O gece kaldığı yerde İmam Ebû Hanîfe’nin çözümlerinden derlediği küçük bir risale hazırlamış ve ertesi gün İmam el-Evzâ’î’ye götürüp göstermiş. O, risaleyi okudukça beğenisi artmış ve sonunda, “Meselelerin … Devamını Oku

Hangi Ehl-i Sünnet-2

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, 2009 Yılı, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Ocak 2009, Ocak Ayı 2009 OS, Okuyucu Soruları

(Ehl-i Sünnet bazı alimlerin başka Ehl-i Sünnet alimler hakkındaki kimi isnatları bağlamında “Hangi Ehl-i Sünnet?” diyen okuyucu sorusunun cevabına devam ediyoruz. Satır ve paragrafların arasında yer alan parantez içi ifadeler, soru sahibi kardeşime internet üzerinden yazdığım cevaba burada yaptığım ilavelerdir.) Sübutla ilgili ihtilafa gelince, birtakım haberî sıfatlar konusunda senedi zayıf bulunmuş ya da mana ile nakledilmiş rivayetleri bu sadette zikredebiliriz. Ehl-i Hadis’in bir kısmı bu rivayetlerin kabulü istikametinde tavır belirlerken, Ehl-i re’y genellikle bu türlü rivayetleri Kur’an’a, … Devamını Oku

Hangi Ehl-i Sünnet-1

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, 2009 Yılı, Ehl-i Sünnet, Gazete Yazıları, Ocak 2009, Ocak Ayı 2009 OS

Soru Yukarıdaki linkte (okuyucu burada bir internet adresi veriyor) şöyle bir iddia gündeme gelmiştir ve peşinden “İsterseniz Sifil Hoca’ya sorunuz” denmiştir. İddialar şunlardır: “Önce hangi ehl-i Sünnet demek gerek… Sonra soru cevaplanabilsin… Maturidi mezhebi fesatta mutezileden daha aşağı değildir. (Mustafa Sabri Efendi, Tahte Sultanil Kader s.42) İmam Buhari, İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye mürcie derken ne kadar ehl-i Sünnet??? (Buhari, et-Tarihu’l-Kebir, VIII, 81.) Muhaddis İbn Hibban “Kitabu’l-Mecrûhîn”de Ebu Hanife’ye mürcie derken ne kadar ehl-i Sünnet??? İbn Kuteybe, Ebu … Devamını Oku

“Hak Yahudilik”, “Hak Hristiyanlık”?!

Ebubekir Sifil[dosya], 2008, Aralık 2008, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları

Hz. Musa (a.s)’ın dini neydi? Yahudilik mi, Musevîlik mi? Ya Hz. İsa (a.s)’ın dini? Ona Hristiyanlık demek mi doğrudur, İsevîlik demek mi? Konu hakkında yazıp konuşanların hala önemlice bir kesimi “Yahudiliğin ve Hristiyanlığın Hz. Musa ve Hz. İsa’dan (ikisine de selam olsun) sonra bozulduğu”, “Hz. İsa (a.s) kıyamete yakın yeryüzüne indiğinde Hristiyanlığı orijinal haline döndüreceği (Hristiyanlığın tasaffi edeceği)”… şeklinde cümleler kuruyor. Oysa biliyoruz ki Hz. Musa (a.s) İsrailoğulları’na Yahudiliği tebliğ etmedi. Keza Hz. İsa (a.s) da öncelikle … Devamını Oku