Akide’nin kuru ve fonksiyonsuz bir “kabul ve redler manzumesi” değil, tam anlamıyla bir “Din telakkisi” olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Yani kişinin itikadî kabul ve redleri, onun Din’den ne anladığını ya da Din’i nasıl tarif ettiğini de ele verir. Dolayısıyla akidevî çizgi olarak mesela Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in tavır ve tarzını benimsediğini söyleyen bir kimsenin Din anlayışı ile çağdaş bir bid’at mezhep olan Modernizm’i benimseyen kimsenin Din anlayışı ve bu iki anlayışın dinî pratiklere yansıma biçimleri arasında farklılıklar olması … Devamını Oku
Ehl-i Sünnet’in Sahabe Telakkisi
Ehl-i Sünnet’in her konuda olduğu gibi Sahabe konusundaki tutumu da açık ve nettir. Bu konuda herhangi bir problem yok. Problem, şu veya bu kesimin/kimsenin Ehl-i Sünnet’in kabullerine aykırı düşen söz ve iddialarının halk üzerinde hemen şüphe ve tereddütlere yol açması, “bizim bu konudaki inancımız nasıl olmalıdır” türünden soru işaretlerine vücut vermesidir. Oysa normal olan, bu ümmetin avamının dahi itikadî konularda kale gibi sağlam/sarsılmaz bir bilinç ve teslimiyet durumunda olmasıdır. Ehl-i Sünnet, Sahabe’nin tamamını “udul” kabul eder. Bunun … Devamını Oku
Hangi Ehl-i Sünnet?
Bugünü ve geçmişi bir takım ideolojilerin gözlüğüyle okuma kolaycılığının pazarlamasını yapmak dışında herhangi bir marifeti olmayan bazı çevrelerin, “Ehl-i Sünnet” vurgusuna her rastladığında niçin kırmızı görmüş gibi davrandığını anlamak zor değil. Olaylara, fikirlere ve vakıalara ideolojilerin refleksiyle tepki vermenin tabii ve kaçınılmaz sonucudur bu. Bu çevrelerin tesbitine göre Ehl-i Sünnet çizgi, zaman içinde bir tür “eksen kayması”na maruz kalmış, Ehl-i Sünnet’in selefi ile halefi arasında belirgin bir tavır ve tarz farklılığı ortaya çıkmıştır. Bugün Ehl-i Sünnet adına … Devamını Oku
Ehl-i Sünnet’in İçini Boşaltmak
Dikkatinizi çekiyor mu, bilmiyorum; son zamanlarda bazı kişiler kendilerini veya başkalarını “Ehl-i Sünnet” olarak tavsif etmeye özel bir itina gösteriyor sanki. Elbette bir “meşruiyet sağlama” aracı olarak başvurulan bu yöntemi birkaç açıdan okumak mümkün: “Ehl-i Sünnet”, vasfen olmasa da ismen hala bu topraklarda temel belirleyicilerden birisidir. Ehl-i Sünnet’in ne olduğu, kişinin hangi durumda Ehl-i Sünnet olarak tavsif edilebileceği ve hangi durumlarda bu sıfatla anılamayacağı konusu netliğini kaybetmektedir. Bu durum böyle devam ederse, “Ehl-i Sünnet” kavramının dönüşmesine veya … Devamını Oku
Ehl-i Sünnet’in Ayırt Edici Vasfı
Ehl-i Sünnet’i diğerlerinden ayıran hususiyetlerin neler olduğunu bilmenin en kestirme yolu Sahabe’ye bakmaktır. Sahabe neye nasıl inanmış ve neyi nasıl yapmışsa, o hususlarda onlar gibi davranmak Ehl-i Sünnet’in ayırt edici vasfıdır. Daha önce de değişik vesilelerle ifade etmeye çalıştığım gibi, Mu’tezile’nin bir kısmı ve Haricîler dışında hiçbir fırka bir kurum olarak Sünnet’i toptan inkâr ve reddetmemiştir. Ancak bu durumun onları “Sünnet Ehli” yapmaya yetmediğine dikkat edilmelidir. Günümüzde de bir kısım çevreler Sünnet’i bir kurum olarak toptan reddetmediklerini … Devamını Oku
Ehl-i Sünnet Günümüze Ne Söyler?
Ümmet-i Muhammed’in “acil” gündemlerinin bulunması, “itikadda mezhebin ne?” sorusunu erteler mi? Ya da bu gündemlerle iştigal eden bir kimsenin itikadda herhangi bir mezhebin mensubu olmadığını söylemesi gerçekte neye tekabül eder? Şurası açık ki, geçmişte Ehl-i Sünnet ile bid’at fırkalar arasında cereyan etmiş kelamî münakaşalarda gündemde olan hususların birçoğu günümüzde güncelliğini yitirmiş durumda. Kimse cevher, araz, cüz’-i la yetecezze… gibi konularla ilgilenmiyor. Ancak bu, itikadın ve itikadî kabullerin güncelliğini, daha da önemlisi, “önemini” yitirdiği anlamına elbette gelmez. Zikrettiğim … Devamını Oku
Hangi Ehl-i Sünnet-4
Geçen Pazar günü son kısmını zikrettiğim okuyucu sorusunun cevabına eklenmesini uygun gördüğüm birkaç husus var: Günümüzde “Hangi Ehl-i Sünnet?” sorusu daha ziyade şu bağlamlarda gündeme geliyor: Kendisini “Selefî” olarak niteleyen kardeşlerimizin bir kısmının, münhasıran “haberî sıfatlar” konusundaki kabulün belirlenmesinde öne çıkardığı tutum Yine aynı çevrelerle Ehl-i Tasavvuf arasında rabıta, tevessül gibi konularda yaşanan ayrışma. Tarihte yaşananları tarihe bırakarak konuşursak, ağırlıklı olarak bu iki başlık altına giren meselelerde yaşanan ihtilaf, günümüzde “gerçek Ehl-i Sünnet”in kim olduğu sorusunun cevabını … Devamını Oku
Hangi Ehl-İ Sünnet-3
Mu’tezile, Mürcie gibi bid’at mezheplerin yaygın olduğu Irak coğrafyasında o dönemlerde kimin ne dediğinin herkes tarafından aynı netlikte anlaşılmadığını görmek şaşırtıcı değildir. Şu olay sadece bir örnektir: Abdullah b. el-Mübârek, İmam el-Evzâ’î’nin yanındayken o, “Ebû Hanîfe denen şu bid’atçiyi tanıyor musun?” diye sormuş, İbnu’l-Mübârek bir şey demeden oradan ayrılmış. O gece kaldığı yerde İmam Ebû Hanîfe’nin çözümlerinden derlediği küçük bir risale hazırlamış ve ertesi gün İmam el-Evzâ’î’ye götürüp göstermiş. O, risaleyi okudukça beğenisi artmış ve sonunda, “Meselelerin … Devamını Oku
Hangi Ehl-i Sünnet-2
(Ehl-i Sünnet bazı alimlerin başka Ehl-i Sünnet alimler hakkındaki kimi isnatları bağlamında “Hangi Ehl-i Sünnet?” diyen okuyucu sorusunun cevabına devam ediyoruz. Satır ve paragrafların arasında yer alan parantez içi ifadeler, soru sahibi kardeşime internet üzerinden yazdığım cevaba burada yaptığım ilavelerdir.) Sübutla ilgili ihtilafa gelince, birtakım haberî sıfatlar konusunda senedi zayıf bulunmuş ya da mana ile nakledilmiş rivayetleri bu sadette zikredebiliriz. Ehl-i Hadis’in bir kısmı bu rivayetlerin kabulü istikametinde tavır belirlerken, Ehl-i re’y genellikle bu türlü rivayetleri Kur’an’a, … Devamını Oku
Hangi Ehl-i Sünnet-1
Soru Yukarıdaki linkte (okuyucu burada bir internet adresi veriyor) şöyle bir iddia gündeme gelmiştir ve peşinden “İsterseniz Sifil Hoca’ya sorunuz” denmiştir. İddialar şunlardır: “Önce hangi ehl-i Sünnet demek gerek… Sonra soru cevaplanabilsin… Maturidi mezhebi fesatta mutezileden daha aşağı değildir. (Mustafa Sabri Efendi, Tahte Sultanil Kader s.42) İmam Buhari, İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye mürcie derken ne kadar ehl-i Sünnet??? (Buhari, et-Tarihu’l-Kebir, VIII, 81.) Muhaddis İbn Hibban “Kitabu’l-Mecrûhîn”de Ebu Hanife’ye mürcie derken ne kadar ehl-i Sünnet??? İbn Kuteybe, Ebu … Devamını Oku
- Page 1 of 2
- 1
- 2