Kitaplara iman ettik. O’nun kitaplarına… İnsan elinin değmediği, tertemiz, müberra kitaplara. Mukaddes elçilere vahyolunan münezzeh kelama iman ettik. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hak ile batılı ayırt eden hidayet rehberine, Kur’an’a iman ettik. Enformasyon çağı denilen gönlü ve zihni kirlenmiş bu çağda arınmak için ırmağımız odur bizim. Doğruyu yanlışı bilmek için kaynağımız o. Ona imanımızı tazeleyelim, onu hak ettiği yere, gönlümüze koyalım. Yeniden. “İnsanlar tek bir ümmet idi. Ayrılmaları üzerine, Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri … Devamını Oku
Bugünün Dünyasında İslamî Semboller
Zamanımızda semboller, simgeler hiç olmadığı kadar önem kazandı. Bu yüzden dinimizin sembollerine, işaretlerine saygı ve hürmet bugün daha önemli. Camiyi, hocayı, ahireti mizah konusu yapmak, alaya almak hem doğrudan din algısını etkiliyor, hem imanı riske atıyor. Hz. Ali r.a. Efendimiz “Parça bütünün habercisidir” buyuruyor. Dinimizin, dindarlığımızın parçası olan semboller doğrudan İslâm’ın habercisi ve onlara hürmet de müslümanlığımızın gereği. Din dediğimizde aklımıza sadece soyut/görünmeyen birtakım inanç esasları gelmemelidir. Şüphesiz dinin hayata şekil veren somut/görünen yansımaları vardır ve bizler … Devamını Oku
‘Kolaylaştırılmış Din’ Anlayışı
Sanki Din bizi, ne halde bulunuyorsak o halde rahatlatmak ve her halükârda tercihlerimizi onaylamak için gönderilmiş gibi, hayatımızı Din’e göre değil, Din’i hayatımıza göre ayarlamanın peşindeyiz sürekli. Günümüzde Ümmet-i Muhammed olarak yaşadığımız en önemli problemlerden birisi, küresel hale getirilmiş Batılı hayat tarzı ve düşünme biçimi karşısında nasıl hareket edeceğimizi bilemeyişimizdir. Bu çerçevede yapılması gereken şey, dayatmalar karşısında küresel sisteme adapte olarak müslüman kalmanın yollarını aramak mıdır? Bu soruya “evet” cevabı verdiğimizde hareket tarzımızı ve alanımızı, doğrularımızı ve … Devamını Oku
Özgürlük ve Allah’ın Çizdiği Sınırlar
Bizi insan olarak var eden kudret sahibi, insanlığımızı koruyarak yaşamanın yollarını da göstermiştir. İslâm’ın insanı “sorumlu varlık” olarak görmesi, bu çerçevede temel bir öneme sahiptir. İslâm dışı inanç ve düşünce sistemleri ise, özellikle modern kültür insanı “özgür varlık” olarak tarif eder. Modernitenin hayatın temeline yerleştirdiği en temel kavramlardan birisidir “özgürlük.” İslâm’ı bugünün modern değerler ekseninde anlama ısrarında olanların yaygın olarak düştüğü hatalardan birisi, diğer inanç ve düşünce sistemleri gibi İslâm’ın da insanı “özgür varlık” olarak gördüğünü söylemeleridir. … Devamını Oku
Yarım Hoca Dinden Eder
Giriş Başlıktaki sözü bilmeyen yoktur, bir atasözünün yarısı. Tamamı ise şöyle: “Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder.” Bu sözün içinde sanki yarım hocalığın yarım hekimlikten çok daha vahim olduğunu hissettiren bir anlatım da saklı gibi. Yani yarım hekimin yaptığı birkaç kişinin canına mal olur belki. Ama yarım hoca yalan-yanlışla kalpleri kafaları karıştırınca, bunun bedelini yerine göre bütün bir toplum öder. Üstelik hem dünyada, hem de ahirette!.. “Yarım hoca dinden eder” sözünün doğruluğunu en çok, din … Devamını Oku
Modern İslam Anlayışı
İslâm değişmedi ve asla değişmeyecek. Çünkü dinin sahibi Cenab-ı Allah ve dinini koruyacağını vaad ediyor. Fakat din ve dindarlık anlayışımız bize ait ve hayli zamandır tuhaf bir değişimin girdabında. Kısaca “Modern Anlayış” diye adlandırdığımız bu yeni anlayışın “kitaplarımızda yeri yok.” Yok, çünkü kendi kitaplarımızın irfanından doğmadı. Kendi aklımızın, kendi kalbimizin teknesinde yoğrulmadı. Bu durumu anlamamız lazım. Anlayalım ki saf ve arı duru olanı bilelim, ona yönelelim. Kurtuluşumuz orada. Uzun uzun açıklanabilir ama “modernleşme” kelimesiyle kastedilen şeyi, kısaca, … Devamını Oku
‘Aydın İlahiyatçı’nın Kur’an Anlayışı
Modern zamanlarda Batı’dan dünyaya yayılan ve “evrensel” olduğu söylenen hakim değer yargıları, İslâm dünyasında bir kısım ilahiyatçıları ve yarım aydınları ilgi çekici biçimde bir “din sorgulaması”na itti. Mevcut durumun mutlaklaştırılması sonucunda girilen bu yol, yolcularını, kaçınılmaz olarak “Din’e karşı din” noktasına getirdi. İsrailoğulları’nın yaşadığı garip ve garip olduğu kadar da ibretamiz serüven, “Karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yoluna gireceksiniz” (Buhârî, Müslim, Ahmed b. Hanbel) hadisini doğrularcasına modern zamanların “aydın ilahiyatçıları” tarafından tekrarlanıyor. Nasıl İsrailoğulları, kendilerine ait … Devamını Oku
Kıyamet Alametleri: Mesih, Mehdi
Son zamanlarda kıyamet alametleri cümlesinden olarak Mesih ve Mehdi inancının sıklıkla tartışma konusu yapıldığı dikkatinizi çekmiştir. Gerek akademik çevrelerde, gerekse halk arasında -medyanın da katkılarıyla- bu meseleler üzerinde zaman zaman hayli ateşli tartışmalar cereyan ediyor. Mesih ve Mehdi meselesi elbette sebepsiz, durduk yere tartışma gündemine sokulmuyor. Tıpkı daha pek çok benzerleri gibi… Farklı kesimlerin bu tartışmalar üzerinden farklı beklentileri bulunduğunu anlamak zor değil. Ancak biz bu yazıda konunun bu yönünden ziyade, İslâm’da Mesih ve Mehdi inancının bulunmadığını … Devamını Oku
Zaman ve Mekâna Müslümanca Bakış
Biz farkında olalım ya da olmayalım, zaman ve mekân kavramları hayatımızın tamamını kuşatır. Bizler bu dünyada insan olarak zaman ve mekândan bağımsız bir şekilde ne yaşayabiliriz ne de düşünebiliriz. Zira zaman ve mekân tarafından öylesine kuşatılmış bulunuyoruz ki, onların çevrelemediği bir alem, onların hükmünün geçerli olmadığı bir boyut düşünemiyoruz. Zaman ve mekân algımız, “yaratılmış” olmanın gereğidir. Zira biz biliyoruz ki, yaratılmış olan her şeyin varlığı zaman ve mekânla kopmaz bir ilişki içindedir. Bütün yaratılmışlar bir zamanda ve … Devamını Oku
Ehl-i Kitap İle İlişki Zeminimiz
Son ikiyüz elli yıldır İslâm dünyasına hakim olan Batılılaşma anlayışıyla birlikte son derece önemli bir mesele gündeme geldi: Gayrimüslimlerle, özellikle de Ehl-i Kitap ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? Ülkeler arasında anlaşmalar, birliktelikler, paktlar olur; bu uluslararası siyasetin gereğidir. Peki dinler arası ilişki nasıl olmalıdır? Ülkeler arasında çıkara dayalı birliktelikler kurulabilir. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri… unsurlar bir araya getirilebilir. Çünkü bunların bir araya gelmesi milletin kimliğine, şahsiyetine bir zarar vermez. Fakat milletlere asıl karakterini veren dinî inanç, değer … Devamını Oku