Modernite, ma’rufu münker, münkeri ma’ruf olarak tanımlayan, yani değer yargılarını tepe taklak eden bir olgu. Modern insan da gerçeğe şaşı bakmakla malul tabii olarak. Bu süreçte “Mevlana yılı” gibi bir durum söz konusu olduğunda, –İslam’ın küresel tehdit konumuna yerleştirildiği vakıasından hareketle– Türkiye’nin ve İslamî değerlerin dünyaya tanıtımına vesile teşkil ettiğini düşünerek buna sevinmeli miyiz? Yoksa olup biteni, ya da en azından bu durumun bize maliyetini anlamak adına biraz kuşkucu davranmak daha mı evla?
“İnsan Hakları” Üzerine
10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla bu yazıyı –geç de olsa– “insan hakları” kavramına tahsis edeceğim. Doğum yeri olan Batı’da bu kavramın ortaya çıkışı ve kat ettiği aşamalar ilgi çekicidir. Ancak burada üzerinde durmak istediğim husus daha önemli: İnsan hakları kavramını, sosyokültürel ve tarihsel arka planı, muhtevası ve bugün hangi amaçlara hizmet ettiği gibi hususları göz ardı ederek “İslamîleştirmek”, günümüz müslümanlarının yaygın davranış kodu haline gelmiş bulunuyor. “Hak talep etme” konumunda bulunanlar için insan haklarına dayalı bir … Devamını Oku
İmam-ı Rabbânî ve Şeytan Ayetleri
Soru Makaleler bölümünde Fazlur Rahman’ın “Garanik hadisesi” konusunu işlerken şu iki hatasını anlatıyorsunuz: “İslamî gelenek” dediği Hadis, Tefsir ve Tarih kitaplarının hiçbirisinde, müşriklerin putlarının (Lat, Menat ve Uzza) övüldüğü cümlelerin Kur’an ayeti olduğu ve sonradan başka ayetlerle nesh edilip değiştirildiği söylenmemiştir. Hatta bu cümlelerin Kur’an ayeti olması bir yana, Hz. Peygamber (s.a.v)’in ağzından çıktıklarını ifade eden güvenilir bir tek rivayet dahi mevcut değildir. Bu, İslamî geleneğe yapılmış büyük bir iftiradır! Kur’an açısından bakıldığında böyle bir olayın mümkün … Devamını Oku
Özür Mü Dilemeliyiz?
Son zamanlarda yükselen İslamofobya başlıklı tepkiler hak ettiği karşılığı bulur mu dersiniz? Karşılığın kimden beklendiğine bağlı. Yanıbaşımızda, Irak’ta devam etmekte olan soykırımın –evet üstüne basa basa tekrar etmeliyiz ki bu bir “soykırım”dır; zira işgal edildiği Mart 2003’ten bu yana Irak’ta 1 milyondan fazla insan öldürülmüştür– faillerinden mi? Dün Bosna’da Sırp canilerinin benzer bir soykırıma tabi tuttuğu Boşnaklar’ın feryadına kulak tıkayan, birçok ülkesinde İslamî değerlere ve Müslümanlara karşı düşmanlık hislerini besleyen ve körükleyen Avrupa’dan mı? Yıllardır mazlum Çeçen … Devamını Oku
Ehl-İ Kitab’ı Veli Edinmek-3
Şurası açık ki bir müslümanla evlenmeyi kabul etmiş kitabî bir kadın –teoride olmasa bile pratikte– kendi dinindeki birtakım mübahları/helalleri terk etmeyi göze almış demektir. Aksi halde böyle bir evlilik çürük bir zemin üzerine kurulmuş olacaktır. İbnu’l-Hümâm bu noktaya parmak basar ve anlam olarak şöyle der: Hz. Ömer (r.a) Ehl-i Kitap kadınlarla evlenen bazı sahabîleri bundan men ederken, bu kadınlarla evlenmenin haram olduğunu söylememiştir. Onun dikkate aldığı husus şudur: Böyle bir evlilik yapan müslüman için gayrimüslimlere karışma (onların … Devamını Oku
Ehl-i Kitab’ı Veli Edinmek-2
Büyük müfessir İbn Cerîr et-Taberî, “ifsad”ın mahiyeti üzerinde dururken ilgi çekici bir noktaya parmak basar: Yeryüzünde fesat çıkarmanın birçok şekli vardır. Mü’minlerin kâfirleri veli edinmesi de yeryüzünde fesat çıkarmak cümlesindendir. Allah Teala şöyle buyurur: “Allah’a ve ahret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Resulü’ne düşman olan kimselerle dostluk ettiğini göremezsin.” (58/el-Mücâdile, 22) İşte bu ahvaldeki gayrimüslimler hakkında mü’minler uyarılmakta ve onları dost, sırdaş, yaran, yar ve yardımcı tutmamaları emir … Devamını Oku
Ehl-i Kitab’ı Veli Edinmek
Kur’an, aynı inanç birliği içindeki insan gruplarının birbirleriyle ilişkisini, aralarındaki ortak zemini esas alarak “velayet ilişkisi” şeklinde tanımlamıştır. Buna göre; * Mü’min erkek ve kadınlar birbirlerinin velisidir. (9/et-Tevbe, 71) * Münafık erkek ve kadınlar birbirlerindendir. (9/et-Tevbe, 67) * Yahudiler ve Hristiyanlar birbirlerinin velisidir. (5/el-Mâide, 51) * Kâfirler birbirlerinin velisidir. (8/el-Enfâl, 73) Üstelik Mü’minler, Ehl-i Kitab’ı ve daha genelde kâfirleri veli edinmekten sakındırılmış (3/Âl-i İmrân, 28; 4/en-Nisâ, 144), Mü’minler’i bırakıp kâfirleri veli edinmenin münafıkların özelliği olduğuna dikkat çekmiştir … Devamını Oku
Fıkh’ın Beşerîliği ve İçtihadda İsabet-3
Günümüzde bir kimse, “Madem ki fıkhî hükümlerin büyük çoğunluğu içtihad ürünüdür ve bütün müçtehidler isabetlidir, o halde ben de içtihad ederim, benim de içtihadım isabetli olur” dese ne lazım gelir? Bediüzzaman’ın ve dönemin birçok aliminin dile getirdiği maniaları aşarak mutlak içtihad seviyesine ulaşma başarısının gösterildiğini “muhal farz” kabul ederek konuşacak olarsak, evvela Fıkıh binasının karakteri hakkındaki bu tesbitin (fıkhî hükümlerin büyük çoğunluğunun içtihadî olduğu tesbitinin) doğruyu yansıtmadığını belirtmeliyiz. Zira bizzat Kur’an ve arkasından Sünnet tarafından belirlenen alana … Devamını Oku
Ehl-i Kitab’ı Veli Edinmek
Soru Bir gazete yazarı ismen belirttiği birtakım hocalara hitaben üç soru sordu. Kur’an bir yandan yahudileri ve hiristiyanları dost edinmememizi öneriyor diğer taraftan da yahudi ya da hiristiyan kadınlarla evlenmemize cevaz veriyor. Burada bir çelişki yok mu? İslam dinine göre Yahudiler lanetlenmiş kavimdir. Halbuki Allah katında bütün insanlar eşittir. Bunun açıklaması nedir? Suudi kralı Vatikan’ı ziyaret etti. Papa iade-i ziyarette bulunamaz. Zira Hicaz bölgesine gayrimüslimler giremez. Bu durum bir arada yaşama fikrine aykırı değil mi? Soruların muhatapları … Devamını Oku
Fıkh’ın Beşerîliği Ve İçtihadda İsabet-2
Bir önceki yazıda bütün müçtehidlerin isabetli olduğu görüşünün Mu’tezile’ye nisbet edildiğini ve Ehl-i Sünnet ulemadan (hatta bu görüşün kendilerine nisbet edildiği “re’y ehli”nden) bazılarının bu görüşü çürütme yoluna gittiğini görmüştük. Yine orada, müçtehidlerin tamamının doğruya isabet ettiği görüşünün, Dört Mezhep İmamı’ndan nakledilen iki görüşten biri olduğunu belirtmiştik. Bunu söyleyen sadece es-Sâlihî değildir. “İmamu’l-Müfessirin” ünvanıyla anılan İbn Atıyye, el-Muharraru’l-Vecîz isimli tefsirinde bu konudaki ihtilafı özetledikten sonra şöyle der: “Ehl-i Sünnet’in çoğunluğu, fer’î meselelerde hakkın her iki tarafta da … Devamını Oku