Yarıda Bırakılan Tartışma

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Mart 2004

“Terakki, Örfi Hukuk, Sekülarite” başlığı altında bu köşede okuduğunuz 5 yazı, Zaman‘dan muhterem Hilmi Yavuz‘un, “İslam Terakkiye Mani midir?” başlığıyla yazdığı yazılara cevaben kaleme alınmıştı. 29 Şubat tarihli, “İslam Terakkiye Mani midir?: Eleştiriler ve Cevaplar (1)” başlıklı yazısında Yavuz, “Hemen belirtmeliyim ki, genellikle bu konularda yazdığım yazılara karşı, muhatap olmak durumunda kaldığım alışılagelmiş seviyesizlik örneklerine rastlamadım bu tepkilerde. Tam tersine, son derece seviyeli bir tartışmaya yol açtıkları için teşekkürü borç bilirim kendilerine” diyerek kendisinden beklenen tepkiyi ortaya … Devamını Oku

Maslahat

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Mart 2004

İslam’ın modernizasyonu –ya da “İslam ve değişim“– başlıklı hemen her çalışmada “merkezî” bir yer tutan bir kavram “maslahat“. Öyle ki, Kur’an ve Sünnet‘te yar alan somut hükümlerin “İslam adına” devre dışı bırakılması operasyonları dahi bu kavram üzerinden yürütülüyor. Özellikle Malikî ve Hanbelîler tarafından kabul edildiğini bildiğimiz “maslahat“ın gerçekten böyle bir gücü var mıdır ve adı anılan mezheplerde ona böyle bir fonksiyon yüklenmiş midir? Bilinenin tekrarı olsa da –muhterem Hilmi Yavuz‘un yaklaşımı hakkında yazdıklarıma da sıcağı sıcağına bir … Devamını Oku

Terakki, Örfî Hukuk, Sekülarite-5

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Mart 2004

Hilmi Yavuz‘un, İslam’ın modernizasyonu bağlamında söylediklerini desteklemek için ileri sürdüğü argümanların tartışmasını sürdürüyoruz: “Rey ile içtihad edilen hukuki konularda ittifak manasına gelen İcma ve Kıyas’ın yanı sıra, tali Fıkıh kaynakları da (örf ve adet; istihsan; istıslah; istishab; sedd–i zerayi) İslam hukukunun değişmeye ve yenileşmeye açık olduğunu gösterir.” İslam Fıkhı‘nın değişime açık bıraktığı alan konusunda örf, adet, istihsan… vb. tali delillerin elverişli zemin teşkil ettiği yaklaşımı yabancı değil, ama itiraf edeyim ki bu sahada İcma ve Kıyas delillerinin … Devamını Oku

Kul Hakkı Kimin Hakkı?

Ebubekir Sifil2004 Yılı, Dergi Yazıları, Dergilere Göre, Semerkand Dergisi, Yıllara Göre

Rabbimiz, cem olmamızı, bir arada, bir olmamızı, dökülmüş kurşun gibi birbirinde erimiş olmamızı istiyor. O, bizi yaratıp yalnız başımıza bırakmadı. Kendi kuytularımıza savrulmamızı istemedi. Bizi kardeş ilan etti. Bir arada, yanyana , diz dize yaşamamız için. Ve mahşer günü hep birlikte huzuruma çıkacaksınız dedi. Müminler kardeştir. Bunu inkâr Hakk’ı inkârdır. Kabul edip, kardeşlik hukukunu göz ardı etmek ise hem şerre hizmet, hem bizleri kardeş ilan edene büyük saygısızlıktır. İslâm bize kardeşlik hukuku başta, bütün haklara uymayı hatırlatır. … Devamını Oku

Terakki, Örfî Hukuk, Sekülarite-4

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Şubat 2004

Hilmi Yavuz, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Dahası, Hıristiyanlıkta olduğu gibi İslam’da da Örfi ve Şer’i hukuk’un birbirinden ayrılmasının felsefi bir arkaplanı da vardır. İbn Rüşd, ‘Fasl’ül Makal’ ve Kitabü’l-Keşf’de, Şeriat ile Felsefenin birbiriyle çelişmediğini, çelişki gibi görünen farklılıkların te’vilden kaynaklandığını bildirir.(…) Özetle şu: İslam’da Şeriat dışında bir Örfi Hukuk’un tedvini, kamu hukuku alanında seküler bir söylemi imkanlı hale getirmiştir. Bu seküler imkan, kamusal alanda Moderniteyi hayata geçirebilmeye ilişkin meşru bir zeminin mevcud olduğu anlamına gelir.” İbn Rüşd‘ün adı … Devamını Oku

Terakki, Örfî Hukuk, Sekülarite-3

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Şubat 2004

İslam Hukuku açısından dokunulmaz olan vakıfların Fatih Sultan Mehmed Han tarafından el konularak “tımar“a dönüştürülmesi Hilmi Yavuz tarafından Osmanlı‘da biri Şer’î, diğeri laik/seküler hukuktan oluşan ikili bir hukuk sisteminin yürürlükte olduğu şeklinde yorumlanmaktadır: “Anlaşılan o ki, Osmanlı, “Fatih Kanunnamesi” ile Şer’i Hukuk ile Örfi Hukuk’un öznelerini birbirinden ayırmış ve Şeriat, Prof. Dr. Halil İnalcık’ın deyişiyle “hususi hukukta hakim kalmıştır.” Bu durum, Osmanlı’da “ekser ulemanın tecviz ettiği” Şeriat dışı bir hukuk alanından söz etmenini mümkün olduğunu gösterir.” Sadece … Devamını Oku

Terakki, Örfî Hukuk, Sekülarite-2

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Şubat 2004

Hilmi Yavuz, “İslam Hukuku‘nun değişime açık karakteri” diyebileceğimiz tesbite dayanak olabileceğini düşündüğü iki enteresan örnek öne sürüyor ve şöyle diyor: “Aslında, İslam Hukukunda yapılan değişiklikleri, (i) Şeriat içinde kalınarak gerçekleştirilen değişiklikler [ben buna ‘içtihadi değişiklikler’ diyorum] ve (ii) Şeriat dışında yeni bir hukuk kodifiye ederek getirilen yenilikler [bunlara da ‘içtihadi olmayan değişiklikler’ demeyi tercih ediyorum] olarak iki düzlemde ele almak gerekir. “İşe ikinciden başlayalım: İslam Hukuku söz konusu olduğunda siyasal toplum ya da Devletin, Şer’i Hukuk’un yanı … Devamını Oku

Terakki, Örfî Hukuk, Sekülarite-1

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Şubat 2004

Muhterem Hilmi Yavuz‘un, geçtiğimiz haftalarda Zaman‘da yazdığı üç yazı, “Müslüman kalarak modernleşme” projesine teorik arka plan sunma iddiası dolayısıyla son derece önemliydi. Yazısına, Renan‘ın meşhur “İslam mani-i terakkidir” formülüne değinerek başlayan Yavuz, bilahare maksada gelerek şöyle diyor: “… eğer mesele İslam’ın temelkoyucu Fıkıh kaynakları ile ‘ilim düşüncesi’nin bağdaştırılması ve modernliğin (dolayısıyla, ’terakki’nin) yolunun açılması ise, bunun nasıl gerçekleştirileceği üzerinde bir konsensüs mevcud değildir. Zira asıl mesele, Kur’an–ı Kerim ve Sünnet üzerinde içtihada yer olmamasıdır (Mecelle. Madde:14: ‘Mevrid–i … Devamını Oku

Sedd-i Zerayi’ Bahsine Tetimme

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Şubat 2004

Ocak ayında bir okuyucu sorusuna cevaben yazdığım “sedd-i zerayi” ve “istihsan” merkezli yazılar hatırlanacaktır. O yazılarda meseleyi ana hatları ile ele almış, mezheplerin bakış açısı üzerinde durmamıştım. Konunun tetmimi için bu yazıda da mezheplerin meseleye bakışı üzerinde duracağım. Farz, vacip ve sünnet olan ameller (bir anlamda “dinin şeairi/makasıdı“), avam tarafından zaman içinde bid’at bazı uygulamalara karıştırılmış olsa bile, “şerre/harama götüren şey şerdir/haramdır” kaidesi burada işlemez; dolayısıyla bu türlü ameller bu gerekçeyle terk edilmez. Çünkü bunların terk edilmesi, … Devamını Oku

Nikâhta Denklik Meselesi

Ebubekir Sifil2004, Gazete Yazıları, Şubat 2004

Fıkh‘ın “zaaf noktaları”ndan biri olarak görüldüğü için modern zamanlarda üzerinde sıkça durulan konulardan birisidir “nikâhta denklik” meselesi. Gerekçe, temelde malum şablonun ürettiği yargıya, yani “insan haklarına, eşitlik prensibine aykırılık” söylemine yaslanmakla birlikte, onu ayet ve hadislerle desteklemek de ihmal edilmez. Derler ki: Burada baskın bir “Arapçılık” etkisi vardır. Arap olmayanın Arab‘a denk olamayacağı, hatta Arap kabileleri içinde Kureyşli olmayanın Kureyşli‘ye denk tutulmaması bu zihniyetin sonucudur. İslam Fıkhı, teşekkül döneminde baskın Arapçılık zihniyetinin etkisi altında bulunduğu için böyle … Devamını Oku