Son iki yazıda üzerinde durduğumuz şefaat meselesi hakkında “Kur’an merkezli” olma iddiasıyla ortalıkta dolaşan bazı yaklaşımlar görüyoruz; şefaati kabul etmenin Kur’an‘la çelişmek, Kur’an‘a iftira etmek, hatta “şirk” koşmak anlamına geldiği ileri sürülüyor, ilgili hadislerin Kur’an‘a aykırı olduğu söyleniyor vs.
Evet Kur’an‘da herkesin yaptığının karşılığını göreceği, zerre miktarı hayrın da zerre miktarı şerrin de karşılıksız bırakılmayacağı ve kimsenin kimseye fayda veremeyeceği, bir kısım ayetlerde beyan buyurulmaktadır. Ne var ki bu ayetler ahirette günahkâr mü’minler için şefaat edileceğini ve şu şefaatin fayda vereceğini söylemeye ve buna inanmaya engel değildir.
Her şeyden önce şunu belirtelim: Kur’an‘da şefaatçilerin şefaatinin fayda vermeyeceğinin vurgulandığı ayetlerde söz konusu edilenler, inkârcılar/müşriklerdir. İlgili ayetlerin bağlamlarından bu husus açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
“2/el-Bakara, 254 ayeti bunun istisnasıdır. Zira bu ayet, iman edenlere hitapla başlamaktadır” denerek itiraz edilebilir. Ancak ayetin sonunda kâfirlerin zalimlerin ta kendileri olduğunu vurgulayan ifadeye dikkat edilmelidir. Fahruddîn er-Râzî‘nin de dikkat çektiği gibi bu ifadenin, iman edenlere hitapla başlayan ve “ne dostluk, ne de şefaat vardır” diyen ayetin sonunda yer alması, dostluğun ve şefaatin bulunmamasının kâfirler için söz konusu olacağını ihsas eder.
İkinci olarak, ahirette şefaat olmayacağını bildiren ayetlerin ifadeleri umumîdir; dolayısıyla tahsise müsaittir. Özellikle ahirette şefaatin vuku bulacağını bildiren haricî delillerin varlığından sonra bu ayetlerin umum ifadelerinin tahsisi kaçınılmaz hale gelir.
Şefaati nefyeden ayetlerin umumunu tahsis eden ayetlerin başında, Allah Teala‘nın razı olup izin verdiği[1]21/el-Enbiyâ, 28; 2/el-Bakara, 255. ve Allah Teala‘dan bir ahit almış kimseler[2]19/Meryem, 87. için şefaatin söz konusu olacağını ifade eden ayetler gelir. Keza mü’minlerin bağışlanması bağlamında Hz. Peygamber (s.a.v)’in istiğfarın zikreden ayetler[3]4/en-Nisâ, 64; 47/Muhammed, 19. de şefaatin nefyeden ayetlerin umumunu tahsis eden ayetlerdendir.
Bunlar yanında günahkâr mü’minler için şefaat edileceğini bildiren hadislerin manen mütevatir olduğunu[4]Bkz. el-Kettânî, Nazmu’l-Mütenâsir, 246 vd. el-Kettânî burada şefaat hadislerinin mütevatir olduğunu tasrih eden ulemanın isimlerini ve ilgili ifadelerini detaylı olarak zikretmiş, … Continue reading da hesaba katarsak, şefaati nefyetmenin o kadar basit bir mesele olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Fahruddîn er-Râzî, 2/el-Bakara, 48 ayetinin tefsiri esnasında[5]et-Tefsîru’l-Kebîr, III, 53-66. Çevirisinden bakmak isteyenler için II, 498-523. Mu’tezile’nin büyük günah işleyen mü’minlere ahirette şefaat olmadığı inancına istidlal ettiği 10 ayet ve 4 hadis ile bunların istidlal vecihlerini ayrıntılı olarak zikreder. Ardından Ehl-i Sünnet‘in delillerini verir, Mu’tezile‘nin bunlara itirazını ve Ehl-i Sünnet‘in cevabını zikretmeyi de ihmal etmez. Konuyla ilgilenenlerin, alabildiğine detaylı bu nefis tahkiki mutlaka incelemesi gerekir.
Milli Gazete – 26 Aralık 2005
Kaynakça/Dipnot
↑1 | 21/el-Enbiyâ, 28; 2/el-Bakara, 255. |
---|---|
↑2 | 19/Meryem, 87. |
↑3 | 4/en-Nisâ, 64; 47/Muhammed, 19. |
↑4 | Bkz. el-Kettânî, Nazmu’l-Mütenâsir, 246 vd. el-Kettânî burada şefaat hadislerinin mütevatir olduğunu tasrih eden ulemanın isimlerini ve ilgili ifadelerini detaylı olarak zikretmiş, öncesinde de hadisleri zikreden sahabîleri tadat etmiştir. |
↑5 | et-Tefsîru’l-Kebîr, III, 53-66. Çevirisinden bakmak isteyenler için II, 498-523. |