İki hafta öncesinden sarkan sorunun devamı şöyle idi:
“İkinci sualim Allah Resulu (sallallahu aleyhi vesellem ) e yapılan bir salavat ile ilgili. Özellikle bazı İslami cemaate mensub kardeşlerimiz arasında bir uygulama görüyorum. Her farz namazın arkasından Salaten Tüncina isimli salavatı okuyorlar ve ‘…ve’l afat….’ kısmında avuçlarını aşağıya doğru çeviriyorlar. Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) bazı durumlarda ellerini ters çevirip dua yaptığıyla ilgili hadisleri okudum. Fakat bu salavat bize hadislerle mi gelmiştir ? Ben hadis kitablarında böyle bir salavata rastlamadım. Her namazın arkasından bunu okumak bid’at değil midir?”
Özellikle cemaatle kılınan farz namazların arkasında imamların sesli olarak okuduğu, “Salâten tüncînâ” diye bilinen dua Efendimiz (s.a.v)’den Hadis ulemasının itibar ettiği yollarla nakledilmiş değildir; ama güzel bir duadır. Efendimiz (s.a.v)’den ve Sahabe’den, namazların arkasından belli duaların okunması, bunun dışına çıkılmaması konusunda herhangi bir emir/uygulama varit olmamıştır. Evet, Hadis kaynaklarında Efendimiz (s.a.v)’in, namazların arkasından yaptığı tasrih edilen bazı dua cümlelerinin yer aldığını görüyoruz.[1]Bu duaların topluca zikri ve sıhhat-zaaf ve delalet bakımlarından değerlendirilmesi için bkz. et-Tehânevî (Tanevî), İ’lâu’s-Sünen, III, 182 vd. Ancak bunlar, Efendimiz (s.a.v)’in daimi surette öyle dua ettiğini göstermediği gibi, öyle dua etmenin bizim için farz/vacip gibi bir gereklilik olduğunu da ifade etmez. Efendimiz (s.a.v)’in, Sahabe’den çeşitli kimselere farklı dualar tavsiye etmiş olması da bunu gösterir. Namazların arkasından veya dua ihtiyacı hasıl olan her durumda herkes dilediği gibi dua edebilir. Duanın adabı ise ayrı bir konudur.
Kısacası “salâten tüncînâ” duasının namazların arkasından veya sair zamanlarda okunmasının herhangi bir sakıncası yoktur. Sakıncalı olan, bunun “sünnet ittihaz edilerek” okunmasıdır.
İbnu’l-Kayyım’ın ve ona tabi olarak el-Emîr es-San’ânî’nin gerek imam ve cemaatin, gerekse münferit namaz kılanların, selam verip namazdan çıktıktan sonra kıbleye yönelik olarak dua etmesinin Efendimiz (s.a.v)’in hedyinde ve uygulamasında mevcut olmadığı yolunda söyledikleri[2]Zâdu’l-Me’âd, I, 247; Sübülü’s-Selâm, IV, 219. merduttur. Bu iddiaya İbn Hacer, Zafer Ahmed et-Tehânevî (Tanevî) gibi alimler tarafından gerekli cevaplar verilmiştir.[3]Bkz. Fethu’l-Bârî, XI, 133 vd.; İ’lâu’s-Sünen, III, 192. Hatta namazların arkasından yapılan duanın daha efdal olduğunu gösteren rivayetler vardır. Fazla yer işgal etmemesi için ayrıntıya girmiyorum.
Duada ellerin kimi yerlerde ters çevrilmesine gelince, en-Nevevî, İbn Hacer ve daha başkalarının da belirttiği gibi herhangi bir bela ve sıkıntının kaldırılması için yapılan duada sünnet olan ellerin arkasının göğe çevrilmesidir. Diğer dualarda ise ellerin içinin göğe çevrilmesi sünnettir.[4]En-Nevevî, el-Minhâc, VI, 190; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, II, 518.
Nitekim Efendimiz (s.a.v)’in, istiskada (yağmur duası) mübarek ellerinin arkasını göğe çevirdiği sabittir. Hadis kitaplarının “istiskâ” ile ilgili bölümlerinde bu rivayetler görülebilir. Efendimiz (s.a.v)’in, sair dualarında ellerinin içini göğe çevirirken istiskada böyle yapmış olması, bela, sıkıntı, kıtlık/kuraklık durumlarında böyle yapılmasının Sünnet’e uygun olacağı istidlaline medar olmuştur. Salâten tüncînâ’da geçen “ve’l-âfât” kısmında ellerin ters çevrilmesinin dayanağı da budur.
Milli Gazete – 8 Nisan 2007
Kaynakça/Dipnot
↑1 | Bu duaların topluca zikri ve sıhhat-zaaf ve delalet bakımlarından değerlendirilmesi için bkz. et-Tehânevî (Tanevî), İ’lâu’s-Sünen, III, 182 vd. |
---|---|
↑2 | Zâdu’l-Me’âd, I, 247; Sübülü’s-Selâm, IV, 219. |
↑3 | Bkz. Fethu’l-Bârî, XI, 133 vd.; İ’lâu’s-Sünen, III, 192. |
↑4 | En-Nevevî, el-Minhâc, VI, 190; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, II, 518. |