İki Hadis-3

Ebubekir Sifil2011, 2011 Yılı, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları, Temmuz 2011, Temmuz Ayı 2011 OS

Okuyucu sorusunun ikinci kısmı şöyleydi:

“… güneş battığı zaman, güneşin secde etmeye gittiğini ifade eden hadisler duyuyoruz; bunlara nasıl mana vermeliyiz?”

Güneşin, battığı zaman Arş’ın altında secde etmeye gittiğini anlatan ve Ahmed b. Hanbel[1]Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 201., el-Buhârî[2]el-Buhârî, “Bed’u’l-Halk”, 4., Müslim[3]Müslim, “İman”, 250. ve daha başka Hadis imamları tarafından nakledilmiş olan bu rivayetler sahihtir.

Kur’an-ı Kerim’de insanlar dışındaki varlıkların, hatta bizim “cansız” olarak nitelendirdiğimiz varlıkların dahi secde ettiği tasrih buyurulmaktadır: “Görmedin mi ki, muhakkak Allah’a göklerde olanlar, yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar ve bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu secde ederler…”[4]22/el-Hacc, 18.

Bu manada daha birçok ayet-i kerime mevcuttur. Keza göklerde ve yerde olan her şeyin ve hatta “bütün mahlukatın Allah Teala’yı zikir ve tesbih ettiği de yine Kur’an’ın açıkça zikrettiği bir husustur.[5]17/el-İsrâ, 44; 24/en-Nûr, 41; 59/el-Haşr, 24; 62/el-Cumu’a, 1; 64/et-Teğâbün, 1. Bu ayetlerde zikredilen gerek “tesbih”in ve gerekse bahsimize medar olan ayet ve hadislerdeki “secde”nin, her varlığın kendi fıtratınca ve kendi lisanınca işlediği fiiller olduğunu söylemek gerçeğin ifadesi olur. Bütün bunlar birer “itaat” ve “inkıyad” (boyun eğme) secdesidir.

İlgili hadiste geçen “güneşin secde etmesi” meselesi özeline gelecek olursak, bu mesele hakkında bir kısım şarihler rivayetin zahirini esas alıp, secdenin bizzat güneş tarafından işlenen hakiki bir fiil olduğunu söylerken, bir kısım şarihler bunun mecaz olduğunu ve secde edenin, güneşin idaresinden sorumlu bulunan melek(ler) olduğunu söylemiştir.[6]el-Mübârekfûrî, Tuhfetu’l-Ahvezî, VI, 419.

Ancak –Allahu a’lem– doğrusu, buradaki “secde”nin, güneşin de diğer varlıklar gibi Yaratıcısının emirlerine harfiyen riayet etmesi ve fıtratının/yaratılış maksadının gereğini aksaksız olarak yerine getirmesidir.

Öyleyse, güneşin secdesinin “Arş’ın altı” ifadesiyle çerçevelenmesinden maksat ne olabilir?

Yine “Allahu a’lem” diyerek söyleyelim ki, Arş, bütün mahlukatı çepeçevre kuşatan “en büyük mahluk”tur. Dolayısıyla alemde cereyan eden her şey “Arş’ın altında” cereyan etmektedir. Dolayısıyla güneşin secdesi de normal olarak Arş’ın altında tahakkuk edecektir.

Burada cevaplanması gereken bir diğer soru da şudur: Güneş yeryüzünün bir bölgesinde doğarken bir başka yerinde batmaktadır. Dünyanın devamlı surette dönüyor olması dolayısıyla güneşin “doğması” da “batması”da izafidir. Bir başka ifadeyle her saat güneş yeryüzünün bir bölgesine nazaran doğmakta, bir başka bölgesine nazaran da batmaktadır. Öyleyse hadiste geçen “güneşin battığı zaman Arş’ın altına gitmesi” durumunu nasıl anlamamız gerekir?

“İmamu’l-asr” Muhammed Enverşâh el-Keşmîrî merhum, güneşin secdesinin, dünyanın kendi etrafındaki bir turunu tamamladığı an meydana gelen bir hadise olduğu görüşüne meyletmiştir[7]el-Keşmîrî, el-Arfu’ş-Şezî, I, 182. ki, Allahu a’lem doğrusu da bu olmalıdır.

Milli Gazete – 3 Temmuz 2011

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 201.
2 el-Buhârî, “Bed’u’l-Halk”, 4.
3 Müslim, “İman”, 250.
4 22/el-Hacc, 18.
5 17/el-İsrâ, 44; 24/en-Nûr, 41; 59/el-Haşr, 24; 62/el-Cumu’a, 1; 64/et-Teğâbün, 1.
6 el-Mübârekfûrî, Tuhfetu’l-Ahvezî, VI, 419.
7 el-Keşmîrî, el-Arfu’ş-Şezî, I, 182.