Cebrail (a.s) Vahyi Kimden Alıyordu?-2

Ebubekir Sifil2011, 2011 Yılı, Gazete Yazıları, Mart 2011, Mart Ayı 2011 OS, Okuyucu Soruları

Cebrail (a.s)’ın, Efendimiz (s.a.v)’i Beyt-i Ma’mur’da gördükten sonra hızla yeryüzüne indiği, O’nu ve Hz. Câbir (r.a)’ı bıraktığı yerde ve bıraktığı gibi otururken bulduğu zikredildikten sonra şöyle deniyor:

“Bunun üzerine Cebrail (a.s) tekrar olağanüstü bir hızla Beyt-i Ma’mur’a gitti. Resulullah (s.a.v)’ı yine orada buldu. Tekrar aynı şekilde yeryüzüne indi. Resulullah (s.a.v) ve Câbir (r.a) yine aynı yerde ve aynı şekilde oturuyorlardı. Bunun üzerine Câbir (r.a)’a, Efendimiz (s.a.v)’in onun yanından herhangi bir şekilde ayrılıp ayrılmadığını sordu. O, Efendimiz (s.a.v)’in oradan hiç ayrılmadığını söyledi. Bu defa Cebrail (a.s) şaşkın bir vaziyette Efendimiz (s.a.v)’e dönerek

  • “Ey Allah’ın Resulü! Eğer vahiy senden çıkıp yine sana geliyorsa ben arada niçin yoruluyorum?” diye sordu. Efendimiz (s.a.v) şöyle cevap verdi:
  • – “Teşri içir ey kardeşim Cebrail!”[1]Muhammed Osman Abduh el-Bürhânî, Tebrietu’z-Zimme, fî Nushi’l-Ümme, 281-3.

Bu rivayeti naklettikten sonra Muhammed Osman Abduh el-Bürhânî şöyle diyor: Eğer vahiy Cebrail (a.s) tarafından Allah Teala’dan alınıp Efendimiz (s.a.v)’e getiriliyor olsaydı, kelime-i tevhidin anlamı bozulurdu. Zira o zaman “Lâ ilâhe illallâh Muhammedun Resulullâh” (Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed O’nun resulüdür) değil, “Lâilâhe illallâh Muhammedun Resulu Resulillâh” (Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed O’nun resulünün resulüdür/elçisinin elçisidir) dememiz gerekirdi.

Bu rivayeti bende mevcut –zayıf ve uydurma hadisleri zikreden– kitaplarda bulamadığımı daha önce belirtmiştim. İnternetten ulaşabildiğim kadarıyla bu rivayetin zikredildiği kitap Mısır’da basılmış ve bir süre sonra yasaklanmış. Burada naklettiklerim de yine internet üzerinden ulaştığım bilgilerden ibaret. Kitabı birkaç koldan araştırıyoruz. Elimize geldiğinde meseleyi aslından tahkik edip bu köşeden tekrar duyuracağım inşaallah.

Rivayet hakkında ulaşabildiğim bu malumat ne yazık ki sened içermiyor. Yani rivayeti kimlerin naklettiğini şu an için bilmiyoruz. Dolayısıyla sened kritiği yapma imkânımız şuan için yok.

Eğer bu haliyle bu rivayet, el-Bürhânî tarafından da senedsiz olarak nakledildiyse, onun naklettiği kaynağa ulaşmak durumundayız. el-Bürhânî sened zikrettiyse sened üzerinden bir şeyler söyleme imkânımız olacak.

Bu rivayetin herhangi bir senedine ulaşamasak bile, doğrudan metninden hareketle şunları söylememiz mümkün:

  1. Bu rivayete göre vahiy, Efendimiz (s.a.v)’den yine Efendimiz (s.av)’e geliyor. Peki Efendimiz (s.a.v) Beyt-i Ma’mur’da vahyi nereden/kimden alıyor? Eğer bir başka kaynaktan alıyorsa, yine arada bir aracı var demektir. Yok doğrudan Allah Teala’dan alıyorsa Kur’an’ın –mecazen– Cebrail (a.s)’ın sözü olduğu Kur’an’da zikredildiği halde[2]69/el-Hâkka, 40. Efendimiz (s.a.v)’e izafesine herhangi bir ayette niçin rastlamıyoruz?
  2. Rivayetin sonunda Cebrail (a.s)’ın aracılığının “teşri sebebiyle” olduğu söyleniyor. Bunun hiçbir anlamı yok. Zira önemli olan vahyin esas kaynağı ise, aradaki elçilerin melek veya insan olması bir şeyi değiştirmez.
  3. Eğer Efendimiz (s.a.v) vahyin Cebrail (a.s)’dan önceki kaynağı ise, Cebrail (a.s) ilk vahiy getirdiğinde niçin O’nu sıkıp “Oku!” dediğinde “Ben okuma bilmem” diye cevap verdi?
  4. Efendimiz vahyin Cebrail (a.s)’dan önceki kaynağı ise niçin kendisine vahiy geldiğinde vahyin ağırlığından bir nevi baygınlık halinden kendinden geçiyordu?
  5. Bu rivayet belli ki Efendimiz (s.a.v)’in kadr-ü kıymetini yüceltmek (!) için tedavüle sokulmuş. Oysa Efendimiz (s.a.v) böyle şeylerle tebcil edilmeye muhtaç değildir. O’nun indallahtaki kadr-ü kıymeti zaten yücedir.

Sorular ve itirazlar çoğaltılabilir. Ama zikrettiklerimizden de kolayca anlaşılacağı gibi yaratılış, vahyin mahiyeti ve kaynağı, peygamberlik, tebliğ… gibi son derece önemli konulara taalluku bulunan ve kendisine inananı bu konularda tehlikeli yerlere sevk edecek bir muhtevaya sahip olan bu rivayet uydurmadır.

Vallahu a’lem.

Milli Gazete – 27 Mart 2011

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Muhammed Osman Abduh el-Bürhânî, Tebrietu’z-Zimme, fî Nushi’l-Ümme, 281-3.
2 69/el-Hâkka, 40.