Okuyucu Soruları-23 Cehennem Hayatı-1

Ebubekir Sifil2003, 2003 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2003, Kasım Ayı 2003 OS, Okuyucu Soruları

Soru: Harun Yahya, Cennet Cehennem adlı kitabında insanların cehenneme girdikten sonra (bir daha) çıkamayacağını ve cehennemin ebedi olduğunu söylüyor. Bunu ayetlerle kanıtlıyor. İnsanların, günahlarının cezasını çektikten sonra cennete gireceği (inancı)nin bir hurafe olduğunu söylüyor. Bu konuda bilgi verir misiniz?

Cevap: Harun Yahya‘nın, soruda yer aldığı gibi Cennet Cehennem adlı bir kitabının varlığından haberdar değilim. Ancak onun Ölüm Kıyamet Cehennem adlı bir kitabının bulunduğunu biliyorum ve soruda yer alan hususlar, yaklaşık olarak aynı ifadelerle bu eserde geçmektedir. Önce adı geçen eserdeki ifadeleri görelim:

“İnsanın kafasına çarpacak ikinci bir gerçek ise, bu azabın cehenneme girecek herkes için sonsuza dek sürecek olmasıdır. Cahiliye toplumu içindeki birçok insan, cehennem azabının belirli bir zaman süreceği sonra da bağışlanacakları gibi bir hurafeye inanır. Bu inanç özellikle kendilerini müslüman sayıp, ibadetlerini tam olarak yapmayanlar arasında oldukça yaygındır. Bu kişiler dünya hayatından istedikleri kadar yararlanıp, bunun karşılığında cehennemde bir süre kalacaklarını, daha sonra affedileceklerini zannederler. Ama kendilerini bekleyen son, tahmin ettiklerinden çok daha acıdır. Çünkü cehennem sonsuza dek sürecek bir azap mekanıdır. Kur’an’ın hiçbir ayetinde, cehennemde “biraz” azap görüp sonra da cennete alınacak insanlardan söz edilmez. Aksine, ilgili tüm ayetler, sürekli olarak cehennemin kafirler için yaratıldığını ve azabın sonsuza dek sürdüğünü, geriye hiçbir dönüş olmadığını vurgulamaktadır. İnkâr edenler “bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır.” (Nebe suresi, 23)

“Biraz yanıp sonra da cennete girme” şeklindeki hurafe ise, bazı insanların kendilerini avutup aldatmak için uydurdukları bir safsatadır. Nitekim Kur’an’da buna da dikkat çekilir. Aynı şeyi yahudiler de öne sürmüşlerdir. (…) Kendisini yaratan, kendisine “işitme, görme ve kalp” veren Allah’a karşı, hayatını nankörlük ve isyan içinde geçiren kimse sonsuz azabı hak etmiştir. (Nahl suresi, 78) Kendisini avutmak için öne sürdüğü safsataların hiçbir yararı olmayacaktır. Dünyada iken yaptığı taşkınlıklar, Allah’ın dinine karşı gösterdiği kayıtsızlık ve hatta hınç, hakkındaki hükmü kesinleştirmiştir…” (Harun Yahya, Ölüm Kıyamet Cehennem, 72-3.)

O bildiğimiz üslubuyla cehennem hayatını oldukça çarpıcı ifadelerle canlı biçimde tasvir eden, hatta “hissettiren” Harun Yahya‘nın, böylesi temel bir itikadî meselede bu kadar kısa, mücmel ve kesin konuşması, baştan belirteyim ki isabetli değildir. Yukarıdaki ifadelerin, “müslüman” olduğunu söylediği halde hiçbir İslamî hassasiyete sahip olmayan, müslümanlığı, kuru bir iddiadan öte hiçbir şeye dayanmayan, hayatında İslam‘ın hiçbir tezahürü görülmeyen… kimseleri anlattığı söylense bile –ki böyle kimselerin kastedildiği anlaşılıyor–, bu yaklaşımın Ehl-i Sünnet‘in benimsediği itikadî ölçüler doğrultusunda kritik edilmesi gerektiği açıktır.

Konunun detaylarını bir sonraki yazıda ele alacağım. Ancak burada, adı geçen eserdeki bir diğer hususa bir-iki cümleyle değinmeyi zaruri görüyorum. Eserde, cehennem azabı hakkında sık sık “işkence” ifadesi kullanılıyor. “İşkence“, hak edilmemiş bir azabı anlatır; zulmün en korkunç bir türüdür ve İslam, hayvanlara bile işkence anlamına gelecek şekilde eziyet edilmesini yasaklamıştır. Cehennem hayatında kâfirlerin maruz kalacakları muamele ise, kelimenin tam anlamıyla “ilahi adalet“in yansımasıdır. (Devam edecek)

Milli Gazete –  22 Kasım 2003