Okuyucu Soruları-22 Müteferrik-3

Ebubekir Sifil2003, 2003 Yılı, Gazete Yazıları, Kasım 2003, Kasım Ayı 2003 OS, Okuyucu Soruları

Sağ“ın “sol“dan üstünlüğü konusunu, harc-ı alem bir şeyler söyleyerek geçiştirmek mümkün olduğu halde bu kadar önemsememin sebebi şu: Modern varlık anlayışı –gerek kaynağı, gerekse yansımaları itibariyle– son derece tartışmalı bir şekilde “eşitlik” kavramı üzerinde şekillendiği halde, Yüce Allah‘ın bazı şeyleri diğer bazılarına üstün kılmış olması gerçeği bizim varlık telakkimizin temellerinden birini oluşturur. Aylar içinde Ramazan‘ın, haftanın günleri içinde Cuma‘nın, geceler içinde Kadir Gecesi‘nin, mekânlar içinde Harameyn‘in, mescidler içinde “üç mescid“in (Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa), insanlar içinde peygamberlerin, hatta onlar içinde resullerin ve onlar içinde de “ulu’l-azm” olanların… diğerlerine üstün kılınmış olması, modern/rasyonel varlık anlayışıyla asla izah edilemez. Bu fıtrî/ontolojik farklılık realitesi, bir yandan –kendi varlığımız da dahil olmak üzere– varlıklar aleminde insanın belirleyiciliğine açık alanların son derece sınırlı olduğuna dikkatimizi çekerken, diğer yandan varlık/zaman/mekân anlayışımızın her zaman belli çekim merkezleri etrafında şekillenmesini, istikrar bulmasını ve sürekli beslenmesini temin eder.

Bu bağlamda ahirette amel defterini sağ tarafından alacak olanların (“ashâbu’l-yemîn“) saadete, sol tarafından alacak olanların (“ashâbu’ş-şimâl“, “ashâbu’l-meş’eme“) azaba müstehak kimseler olması da, tamamen varlığa hakim kılınan kategorizasyonun bir tecellisi olarak algılanmalıdır. Bu fıtrî gerçeklik sebebiyledir ki Efendimiz (s.a.v), yeme-içme, temizlik, alış-veriş gibi hususlarda sağ elini kullanıp, mescide, eve girerken önce sağ ayağını atarken; istincayı sol eliyle yapar, mescitten, evden çıkarken sol ayağıyla çıkardı. Sağın sola üstünlüğü, sadece bu çok bilinen örneklere mahsus değil elbette. Namaz kılarken sağ elimizi sol elimizin üstünde bağlamamız, namazdan çıkarken önce sağ tarafa selam vermemiz, yatağa yatarken sağ yanımız üzerine yatmamız… hep aynı telakkinin yansımalarıdır.

Bizim varlık telakkimizde “sağ“, “hakk“ın ve “hakikat“in simgesidir. Böyle olduğu içindir ki Kur’an, batılın liderleri tarafından aldatılarak azaba sürüklenenlerin, hesap günü kendilerini aldatanlara şöyle diyeceklerini haber veriyor: “Siz bize sağdan gelirdiniz.” (37/es-Sâffât, 28) Bunun anlamı şudur: İnsanları aldatıp saptıranlar, daima hakkın ve hakikatin temsilcisi kisvesindedir, suret-i haktan görünür ve batılı hakk rengine boyayarak görev yapar. Mesele, “Kendilerine “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” dendiğinde, “Biz ıslah edicileriz” derler” (2/el-Bakara, 11) ayeti ile irtibatlı düşünüldüğünde daha bir netleşmektedir…

Tek“in “çift“e üstünlüğünü de aynı bağlamda değerlendirmek gerekir. Efendimiz (s.a.v)’in, “Allah tek’dir; teki sever” (el-Buhârî, Müslim, et-Tirmizî, en-Nesâî…) buyurduğu ve günlük farz namaz adedinden istincaya, abdest azalarının yıkanmasına, tavafa, sa’ye ve daha birçok ibadete kadar pek çok şeyi tek sayılarla yaptığı dikkate alındığında bu durumun da –tıpkı “sağ-sol” meselesi gibi– bize özgü bir ontolojik gerçeklik anlayışının yansıması olduğunu fark etmek zor değildir. Zira varlığın kaynağı “tek“dir ve bütün sayılar “tek“den neş’et ettiği gibi, çift sayılar dahi varlıkta “tek“e muhtaçdır…

Milli Gazete – 20 Kasım 2003