Son yazımın sonunda “kısa bir ara…” demiştim. Ancak tasarladığımdan biraz uzun bir ara oldu… Doğrusu bu yılki “Okuyucu Soruları” serisi çerçevesinde gönderdiğiniz soruların tümünü cevaplayamadan ara vermek durumunda kalmak benim için de hoş olmadı. Sorularına cevap bekleyen kardeşlerimden helallık diliyorum. İnşaallah “Okuyucu Soruları” serisi kaldığı yerden devam edecek…
Ara verdiğim süre içinde elbette boş durmadım; çoktandır arzu ettiğim (ve sizin de arzu ettiğinizi bildiğim) şeyi yaptım (müyesser kılana hamdolsun): Millî Gazete yazılarını (2000-2004) bir araya getirdim, tasnif ettim ve 3 cilt halinde yayıma hazırladım. Böylece bu köşenin vefakâr dostları da, internetle boğuşma, gazete yazılarını kesip saklama veya fotokopi yoluyla çoğaltma zahmetinden kurtulmuş olacak. “İslam ve Modern Çağ” adını alacak olan bu seri, gazete yazılarına olan ilginiz devam ettiği sürece devam edecek…
Ayrıca, sorularınıza gerek bu köşeden, gerekse internet üzerinden verdiğim cevapları da tasnif ederek bir araya getirdim. İtikadî konulardan Fıkhî ve Usulî meselelere, gündeme ilişkin hususlardan tarihî, kültürel ve sosyal sahada tefekkürümüzü meşgul eden problemlere kadar geniş bir yelpaze teşkil eden bu fasıl da, sorular devam ettikçe ciltler halinde sürecek. (Bu serinin ismi henüz konmadı. Tekliflerinize açığım!)
Ve nihayet bu fırsattan istifadeyle, bir kısmı hiçbir yerde yayımlanmamış, geri kalanları ise daha önce muhtelif dergilerde yayımlanmış olan makaleleri bir araya getirip konularına göre tasnif ettim. Kısmet olursa makale yazımı devam ettikçe “Makaleler” de 1, 2, 3… diye teselsül edecek.
Sonuç olarak, önümüzdeki Ramazan’da inşaallah Kayıhan yayınevi (0212. 513 51 90) tarafından neşredilecek olan –ayrıntılı indeks ve kaynakçaları da ihmal edilmemiş– 5 yeni kitap elinizde olacak…
Bu arada “Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi“nin ve “Modern Fetvalar Çağdaş Hurafeler“in mev’ud ciltleri ne oldu? diye sorabilecekler için hemen söyleyeyim: “Hz. Ömer ve Nebevî Sünnet” temalı Doktora tezi biter bitmez (yine aynı yayınevi tarafından neşredilecek olan bu çalışmanın yazımı birkaç ay daha alacağa benzer) o seriler kaldığı yerden ve aynı heyecanla inşaallah devam edecek…
* * *
Bu köşede “gazete yazısı” formatının çok ötesine uzanan bir tarz/muhteva seyrediyorken, verdiğimiz aranın ardından “okuyucu soruları”na devam etmek teknik olarak çok uygun düşmese de, ben yine de en azından önemli bulduğum soruları –internet üzerinden değil de– burada cevaplandırmayı tercih edeceğim.
Ancak şu anda cevap bekleyen 100 civarındaki soru ile iştigal ederken –en azından bunlar bitmeden– yeni soru göndermemenizi istirham edeceğim. Aksi halde –daha önce de söylediğim gibi– bu köşe “Sorun, söyleyelim köşesi”ne dönüşecek ve doğusu ben bunu arzu etmiyorum…
Son bir nokta daha: Gönderdiğiniz sorular arasında bu köşeden olsun internet üzerinden olsun cevaplandırılmayanlar olursa, ya benzeri bir soruyu daha önce cevaplandırdığım ve bu cevaplar yakında kitap halinde elinizde olacağı içindir veya bir şekilde gözden kaçmış demektir.
Bu “soru-cevap” faslını, bir “hak-hukuk” meselesi olarak gördüğümü, dolayısıyla sorusunu –”bilmiyorum” diyerek dahi olsa– cevaplandırmadığım okuyucuların hakkının üzerimde kaldığını/kalacağını düşündüğümü bilmenizi isterim. Binaenaleyh gönderdiği sorunun/soruların cevabını Ramazan’da neşredilecek olan çalışmalarda göremeyenler durumdan beni haberdar ederlerse sevinirim.
Perşembe günü “Okuyucu Soruları” serisine kaldığımız yerden devam etmek üzere…
Milli Gazete – 14 Eylül 2004