Soru: Hadis-i şerife göre imamın arkasında Fatiha okumak farz iken Ebu Hanife neden mekruhluğuna hükmetmiştir? Mevridi nasda içtihada mesağ yoktur. Hadis varken Ebu Hanife hazretleri neden farklı içtihatta bulunmuştur?
Cevap: Cemaatle kılınan namazlarda imamın arkasında bulunanların Fatiha okuyup okumayacağı, mezhepler arasında ihtilaflı bir meseledir. Bu ihtilafın menşei de konuyla ilgili hadislerin nasıl anlaşılması gerektiği konusundaki görüş ayrılığıdır. Son cümleden de anlaşılacağı gibi bu konuda hem farklı anlaşılmaya müsait, hem de birbiriyle tearuz halinde bulunan hadisler vardır. Bu sebeple Sahabe döneminden itibaren imamın arkasında kıraat edilip edilmeyeceği meselesinde farklı tercihler söz konusu olagelmiştir.
Ezcümle Şâfiîler, imama uymuş olan kimsenin, imamın hem açıktan, hem de gizli kıraat ettiği namazlarda Fatiha okumasının farz olduğu görüşünü benimsemiştir.Mâlikîler‘e göre imamın açıktan okuduğu namazlarda cemaatin bir şey okuması mekruh, imamın gizli kıraat ettiği namazlarda ise cemaatin Fatiha‘yı okuması mendupdur.Hanbelîler, imamın açıktan okuduğu namazlarda cemaatin herhangi bir şey okumasının mekruh, imamın gizli okuduğu namazlarda ise müstehap olduğunu söylemiştir.
Yine Hanbelîler‘e göre imam açıktan kıraat ederken okuma esnasında verdiği aralarda cemaatin Fatiha okuması müshehapdır., Hanefîler‘e gelince, Abdülhayy el-Leknevî‘nin İmâmu’l-Kelâm‘ında bu konuda İmam Muhammed b. el-Hasan‘dan, “denilmiştir ki” kaydıyla –yani “temriz sigasıyla– nakledilmiş ve mezhebin bazı alimleri tarafından tercih edilmiş bir cevaz görüşü –hatta İmam Ebû Hanîfe‘den de böyle bir görüş nakledilmiştir– var ise de, gerek bu görüşün “zahiru’r-rivaye” kitaplarında yer almaması, gerekse meşhur görüşe göre “Şeyhân“ın (İmam Ebû Hanîfe ve İmam Ebû Yusuf) aksi kanaatte olması sebebiyle –ihtiyata muvafık olan– bu görüş ve nakil Hanefîler‘in çoğunluğu tarafından tercihe şayan bulunmamıştır.
Faslu’l-Hitâb fî Mes’eleti Ümmi’l-Kitâb‘da Enverşâh el-Keşmîrî‘nin tavrı da böyledir.Yukarıda bu meselenin mütearız ve farklı anlaşılmaya müsait hadislerin mevcudiyeti sebebiyle Sahabe kuşağından itibaren üzerinde ihtilaf edilegelen bir mesele olduğunu söylemiştim. Abdullah b. Mes’ûd, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sâbit ve Câbir b. Abdillah (Allah hepsinden razı olsun) imama uymuş olan kimsenin Fatiha okumayacağı görüşünü benimsemiştir. (Tarafların delillerini burada ayrıntılı olarak tadad ve münakaşa etmenin imkânsızlığını takdir edersiniz.)
Bu sebeple Hz. Ebû Bekr (r.a)’in torunu ve Medine‘nin ileri gelen fakihlerinden biri olan el-Kasım b. Muhammed, imamın arkasında kıraat edenin de etmeyenin de Sahabe ve Tabiun‘dan selefleri bulunduğunu söylemiştir. (Hanefîler‘in bu meseledeki delilleri için yukarıda isimlerini zikrettiğim eserler dışında İmam Muhammed‘in el-Muvatta‘ına, İmam et-Tahâvî‘nin Şerhu Ma’âni’l-Âsâr‘ına, ez-Zeyla’î‘nin Nasbu’r-Râye‘sine ve Zafer Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)’nin İ’lâu’s-Sünen‘ine bakılabilir.)Şu halde bu meselede “Mevrid-i nassda içtihada mesağ yoktur” kaidesini işleterek İmam Ebû Hanîfe‘nin içtihadını “hadise muhalefet” gibi anlamak da takdim etmek de doğru değildir. (Herhangi bir art niyet taşımaksızın sadece meselenin izahını talep eden soru sahibinin bu sözün muhatabı olmadığını ayrıca belirtmeye gerek görmüyorum.)
Esasen –daha önceki bir yazımda da üzerinde durduğum gibi– söz konusu kaideyi, hakkında ayet-hadis bulunan bütün meselelere teşmil etmek teknik ve pratik olarak mümkün değildir. Zira bir meselede nassın mevcudiyetinin içtihad faaliyetine engel teşkil etmesi için, o nassın delalet ve sübut bakımından içtihada mahal bırakmayacak derecede açık ve kesin olması gerekir. Aksi halde herhangi bir ayet veya hadis üzerinde içtihadda bulunan herkesi bu kaidenin, dolayısıyla ayet ve hadisin karşısına dikmiş olmak gibi bir garabetin içine düşmüş oluruz.
Milli Gazete – 27 Kasım 2004