Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî‘nin doğum tarihi 224/838 veya 225/839, vefat tarihi ise 310/922’dir. 80 yılı aşan ömrüne sığdırdığı eserlerin sayısı az ise de, hacimleri hayli kabarıktır. Bugün elimizde bulunan ve yaygın olarak bilinen Câmi’u’l-Beyân fî Te’vîli’l-Kur’ân isimli tefsiri, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mülûk isimli tarihi dışında, Tehzîbu’l-Âsâr ve İhtilâfu’l-Fukahâ (bazı kaynaklarda İhtilâfu Ulemâi’l-Emsâr olarak geçmektedir) da –eksik olarak– matbudur.
Kaynaklarda zikredilen ve öğrencileriyle arasında geçen bir diyaloğa bakılırsa, Tefsir ve Tarih‘inin asılları, şu anda elimizde bulunanların 10 katı hacimdedir. Öğrencileri bu hacimde eserleri ahzeylemeye ömürlerinin yetmeyeceğini söyleyince onları ihtisar etmiş ve bugün elimizde bulunan hacme getirmiştir.
Yine kaynaklar, Tehzîbu’l-Âsâr adlı eserinde Aşere-i Mübeşşere ile Abdullah b. Abbâs ve Ehl-i Beyt ile azatlılarına (Allah hepsinden razı olsun) ait müsned rivayetleri topladığını bildiriyor ise de, bugün bu eserden basılan kısımlar Müsnedu Ömer b. el-Hattâb (3 cilt), Müsnedu Abdillah b. Abbâs (2 cilt) ve Müsnedu Ali b. Ebî Tâlib (tek cilt)’den ibarettir. Bu eserinde zikrettiği rivayetleri hem metin hem de senet cihetiyle ele alıp her biri hakkında detaylı bilgi verir. ez-Zehebî, “Dehşetengiz kitaplarındandır” dediği bu eser hakkında, “Eğer tamamlayabilseydi bu eser 100 cilt hacminde olurdu” ifadesini kullanır.İhtilâfu’l-Fukahâ‘nın ise çok küçük bir kısmı bulunmuş, F Kern ve J. Schacht tarafından ayrı ayrı neşredilmiştir. Büluğ çağına eriştiği dönemden ölümüne kadar geçen süreyi yazdığı eserlerin sayfa adedine bölen bazı öğrencileri, ortalama her gün 14 sayfa yazdığını tesbit etmişlerdir. Ömrünün 40 yılını eser telifine tahsis ettiğini söyleyenler ise günde 40 sayfa yazdığını hesap etmiştir.
Onun sadece el-Besît isimli eserinin “Kitâbu’t-Tahâre” kısmının 1500 sayfa hacminde olduğu dikkate alınınca, eserlerinin hacmi hakkında gerçekçi bir fikir sahibi olunabilir. (es-Sübkî, Tabakâtu’ş-Şâfi’iyye, II, 136.)el-Hatîbu’l-Bağdâdî onun hakkında şöyle der: “Ulemanın imamlarındandı; ilim ve fazilet sahibi olduğu için kavliyle (içtihadıyla) hüküm verilir, görüşüne müracaat edilirdi. (…) Fukaha kavilleri arasından tercih ettikleri yanında, tek kaldığı meseleler de vardır ki, bunlar kendisinden ahz ve kaydedilmiştir.” (Târîhu Bağdâd, II, 161.)el-Hatîbu’l-Bağdâdî‘nin “tek kaldığı meseleler” dediği hususlar, et-Taberî‘nin müstakil içtihadıyla vardığı neticeleri ifade etmektedir. ez-Zehebî‘nin onu, “İmam, müçtehid” sıfatlarıyla tavsif etmesi ve hakkında, “İçtihad imamlarının büyüklerindendi” demesi (Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, XIV, 267 vd.) et-Taberî‘yi mutlak müçtehid olarak kabul ettiğinin ifadesi olarak görülmelidir.
es-Sübkî‘nin Tabakâtu’ş-Şâfi’iyye‘de (II, 136) ve ez-Zehebî‘nin Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ‘da (XIV, 273) zikrettiğine göre o, Ahkâmu Şerâi’i’l-İslâm adlı eserini, kendi içtihadlarını bir araya toplamak için yazmıştır. ez-Zehebî bu eseri Latîfu’l-Kavl fî Ahkâmi Şerâi’i’l-İslâm olarak zikreder ve 83 kitap olduğunu söyler. Yine es-Sübkî, onun tercemesini verirken, Şâfiî ulemadan İbnu’r-Rıf’a‘nın şöyle bir sözünü nakleder: “el-İşrâf sahibinin (…) sözünden, Şâfiî olduğu anlaşılan Muhammed b. Cerîr et-Taberî…”Daha sonra bu söze, et-Taberî‘nin meşhur olmayan ve durumu bilinmeyen birisi olduğunu iham ettiği gerekçesiyle itiraz eder ve özetle şunları söyler: “İbnu’r-Rıf’a bu sözüyle, el-İşrâf sahibinin şehadetiyle İbn Cerîr‘in –her ne kadar mutlak müçtehid ise de– ashabımız (Şâfiîler) arasında sayıldığına işaret etmek istemiş ve İbn Cerîr‘in görüşünü Şâfiî mezhebine dahil ederek, onu, mezhebin vecihlerinden birisi saymıştır.
Ancak bu, İbnu’r-Rıf’a‘nın ilimdeki mertebesine uygun bir davranış değildir. (…) Muhammed isimli şu dört kişi, İbn Cerîr, İbn Huzeyme, İbn Nasr ve İbnu’l-Münzir her ne kadar ashabımızdan iseler de, mutlak içtihadları ile mezhebimizin dışına çıkıp başka mezheplere kail oldukları nice meseleler vardır!
O mezhep ve kavilleri Şafiî mezhebinden saymayız. Aksine onlar, mezhep imamına herhangi bir hususta muhalefet eden mütekaddimun veya müteahhirun ulema gibidir. (Tabakâtu’ş-Şâfi’iyye, II, 139.)et-Taberî‘nin Şâfiî mezhebinden sayılmasının sebebi muhtemelen şu sözüdür: “Bağdat‘ta 10 yıl eş-Şâfi’î‘nin mezhebini izhar ve ona iktida ettim. İbn Süreyc‘in hocası İbn Beşşâr el-Ahvel bu mezhebi benden aldı.” Ancak bu sözü nakleden ravilerden Harun b. Abdilazîz şöyle demiştir: “Daha sonra ilmi genişleyince içtihadı ve araştırması onu, kitaplarında tercih ettiği görüşlere götürdü.” (ez-Zehebî, a.g.e., XIV, 275.)Şu halde Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî‘nin mutlak olarak Şâfiî mezhebinden sayılması isabetli değildir. Onun, kimi meselelerde bu mezhebe muvafık içtihadlarda bulunmuş olması, Şafiiyyü’l-mezhep olduğu müddeasını isbata tek başına yeterli değildir.
Milli Gazete – 4 Ocak 2005