Allame Abdülfettâh Ebû Gudde merhumun, Efendimiz (s.a.v)’in doğduğu zaman olağanüstü hadiseler meydana geldiğini anlatan rivayetin sabit olmadığını ortaya koyma sadedinde İbn Hacer ve ez-Zürkanî’den yaptığı alıntıları geçen haftaki yazıda aktarmıştım.
Daha sonra Ebû Gudde merhum şöyle diyor: “Bu hadis –Kisra’nın sarayının sarsıldığını… anlatan rivayet–, isnadı kesintili (münkatı) olması bir yana, münker bulunmuş bir hadistir. Hafız ez-Zehebî, Târîhu’l-İslâm‘da (I, 28)[1]Bkz. ez-Zehebî, Târîhu’l-İslâm, II, 34-8., “Bu, münker garib bir hadistir” demiştir.”
Daha sonra Ebû Gudde merhum, “münker” tabirinin özellikle mevzu hadislerle ilgili eserlerde ve cerh-ta’dil kitaplarında “mevzu” anlamında kullanıldığına değinerek konu hakkındaki sözlerini tamamlıyor.
Evet İmam ez-Zehebî bu rivayet hakkında “münker garib” ifadesini kullanmıştır. Ancak bu, söz konusu rivayetin “uydurma” olduğunu söylemeye yeter mi, doğrusu benim için bu konuda mutmain değil. Ebû Gudde merhumun doğrudan söz konusu rivayet hakkında verilmiş bir hüküm olarak sadece ez-Zehebî’den bu nakli yapabilmiş olması, bu rivayete eserlerinde yer vermiş olan –hepsi de “hadis hafızı” olarak anılan– el-Beyhakî[2]Bkz. Delâilu’n-Nübüvve, I, 126 vd., Kadı Iyâd[3] Bkz. eş-Şifâ, (Ali el-Karî şerhiyle birlikte), I, 750 vd., es-Safedî[4] Bkz. el-Vâfî bi’l-Vefeyât, I, 86., İbn Kesîr,[5]Bkz. el-Bidâye ve’n-Nihâye, II, 249 vd. İbn Nâsıriddîn[6]Bkz. Câmi’u’l-Âsâr, II, 804 vd., İbn Hacer, İbn Seyyidinnâs[7]Bkz. Uyûnu’l-Eser, I, 82 vd., Muhammed b. Yusuf es-Sâlihî[8]Bkz. Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Reşâd, I, 428 vd., el-Kastallânî, es-Süyûtî[9]Bkz. el-Hasâisu’l-Kübrâ, I, 78 vd., ez-Zürkanî… gibi isimlerin tutumu karşısında ne derece itibara şayandır, tartışılmaya değer.
Siyer rivayetleriyle ilgili –Ebû Gudde merhumun aktardığı– genel tesbitlerden ziyade münhasıran bahse konu rivayet hakkındaki tutumunu öğrenmek üzere İbn Hacer’in Fethu’l-Bârî‘sine müracaat ettiğimizde şunu görüyoruz: İbn Hacer adı geçen eserinde Efendimiz (s.a.v)’in dünyayı teşrifi esnasında ve sonrasında meydana gelen olağanüstü hadiseleri anlatan birçok rivayet zikretmiş, bu cümleden olarak bahsimizin konusunu teşkil eden rivayete de yer vermiş, fakat hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır.[10] Bkz. İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, I, 584.
İbn Hacer, adı geçen eserinde yer verip de hakkında herhangi bir şey söylemediği rivayetlerin ya sahih veya hasen olduğunu Hedyü’s-Sârî‘de net bir şekilde açıklamıştır.[11]Bkz. Heydu’s-Sârî, 4. Dolayısıyla bu rivayet İbn Hacer’e göre sahih veya hasendir.
Ebû Gudde merhumun ez-Zürkânî’den yaptığı nakli ise, bütün aramalarıma rağmen ne Şerhu’l-Mevâhibi’l-Ledünniyye‘nin –iki farklı nüshasının– ilgili yerlerinde, ne de Fethu’l-Bârî‘de bulabildim. Bu nakli tesbit edip bana ulaştıran olursa minnettar olurum.
ez-Zürkânî’nin de adı geçen eserinde, tam tersi bir tutum izlediğini, ilgili rivayet hakkında en küçük bir tenkit zikretmediğini görüyoruz.[12] Bkz. Şerhu’l-Mevâhibi’l-Ledünniyye, Münîriyye bsm, I, 146 vd.; Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye bsm, I, 227 vd.
İlgili rivayeti yukarıda zikrettiğim eserlerinde nakleden el-Beyhakî, Muhammed b. Yusuf es-Sâlihî gibi Hadis hafızları, mezkûr eserlerinde mevzu/uydurma rivayetlere yer vermeyeceklerini açıkça belirtmişlerdir.
Hakkında herhangi bir taz’if ifadesi kullanmadan eserlerinde bu rivayete yer vermiş olan bütün bu isimlerin ve sayamadığım çok daha fazla sayıdaki müellifin[13]Burada zikretmediğim Siyer ve Tarih kitaplarının, zikrettiklerimin birkaç katı olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. tutumunun, “rivayetin tenkidini kendilerinden sonra gelenlere bırakmak”la izah edilemeyeceği açıktır. Zira onların tutumu söz konusu rivayete “nötr” yaklaşmadıklarını, tam aksine onu, muhtevasına itimat ettikleri için naklettiklerini açık bir şekilde göstermektedir.
Vahdet Gazetesi 17 Ocak 2015
Kaynakça/Dipnot
↑1 | Bkz. ez-Zehebî, Târîhu’l-İslâm, II, 34-8. |
---|---|
↑2 | Bkz. Delâilu’n-Nübüvve, I, 126 vd. |
↑3 | Bkz. eş-Şifâ, (Ali el-Karî şerhiyle birlikte), I, 750 vd. |
↑4 | Bkz. el-Vâfî bi’l-Vefeyât, I, 86. |
↑5 | Bkz. el-Bidâye ve’n-Nihâye, II, 249 vd. |
↑6 | Bkz. Câmi’u’l-Âsâr, II, 804 vd. |
↑7 | Bkz. Uyûnu’l-Eser, I, 82 vd. |
↑8 | Bkz. Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Reşâd, I, 428 vd. |
↑9 | Bkz. el-Hasâisu’l-Kübrâ, I, 78 vd. |
↑10 | Bkz. İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, I, 584. |
↑11 | Bkz. Heydu’s-Sârî, 4. |
↑12 | Bkz. Şerhu’l-Mevâhibi’l-Ledünniyye, Münîriyye bsm, I, 146 vd.; Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye bsm, I, 227 vd. |
↑13 | Burada zikretmediğim Siyer ve Tarih kitaplarının, zikrettiklerimin birkaç katı olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. |