Bediüzzaman ve Risale-i Nur-7

Ebubekir Sifil[dosya], 2010, 2010 Yılı, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Ekim 2010, Ekim Ayı 2010 OS, Gazete Yazıları, Okuyucu Soruları

Üstadın bizzat kendisi, eserlerinin hatasız kabul edilmesine rıza göstermemiş, yazdıklarının mihenge vurulmasını istemiş ve şöyle demiştir: “Hiçbir müfsid ben müfsidim demez, daima suret-i haktan görünür. Yahud bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hatta benim sözümü de ben söylediğim için hüsn-ü zan edip, tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte size söylediğim sözler, hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde saklayınız; bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduâyı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.”[1]Münâzarât, 14.

Burada bir hususun altını çizmemiz gerekiyor: Bediüzzaman merhum, yapması gerekeni yapmış ve kendisinin hatadan masun ve masum kabul edilmemesi için bu kadar açık konuşmuştur. Ancak bu, özelde  onun ve genelde diğer ilim ehlinin yazdıklarını, söylediklerini, görüş ve eserlerini her önüne gelenin eleştirebileceği şeklinde anlaşılmamalıdır. Onun ve diğer ilim ehlinin eserlerini mihenge vurmak, mihengin ne olduğunu ve “mihenge vurma”nın mahiyetini bilenlerin işi olmalıdır!

S–5) Sait Nursi’nin 2. Abdülhamit döneminde yapmış olduğu faaliyetler gerekli miydi yoksa hata mıydı?

Cennetmekân Sultan II. Abdülhamid hanın en büyük talihsizliği, birkaç istisna dışında devrinin tefekkür ve kalem erbabı, özellikle de ilmiye sınıfı tarafından gerektiği gibi anlaşılamamış olmasıdır. Diğer sınıflar bir yana, özellikle ilim adamları tarafından “müstebit” yaftası ile yaftalanmak belki de onun maruz kaldığı en yaralayıcı muamele olmuştur.

Bediüzzaman merhum da o dönemin genel havası içinde Abdülhamid hana karşı pozisyon almış, Meşrutiyet’i bütün varlığıyla ve büyük umutlarla desteklemiştir. Ancak İttihat Terakki  döneminin felaketlerini görüp yaşayınca hakikati anlamış ve pişman olmuştur. Muhterem Kadir Mısıroğlu’nun  yazdığına göre Bediüzzaman, vefatından kısa bir süre önce Sultan Abdülhamid’in torunu Nemika Sultan’a giderek dedesi adına kendisinden helallık dilemiştir.

[2]Kadir Mısıroğlu, Bir Mazlum Padişah: Sultan II. Abdülhamid isimli eserin önsözü, 22-3. Her ne kadar böyle bir olayın vuku bulmadığı iddia edilmiş olsa da (bkz. … Continue reading

Rıza Tevfik’in bile gerçeği görüp haklıyı haksızı en çarpıcı biçimde itiraf ettiği bir  ortamda Bediüzzaman da elbette kendisine yakışanı yapacaktı…

S–6) Sait Nursi’nin, Osmanlıda, ilmiye grubu olarak yaptığı çalışmalar, verdiği fetvalar ve bu çerçevede başlatılan molla ayaklanmaları göz önünde bulundurulduğunda Osmanlının yıkılışında direkt veya endirekt etkisi var mıdır? Var ise bu nasıl değerlendirilmelidir?

Ne Bediüzzaman merhumun ne de dönemindeki ilmiye sınıfının “Osmanlı’yı yıkmak” gibi bir emel ve çabası olmuştur. Böyle bir cümle kurmak bile büyük vebaldir. Eğer Bediüzzaman merhumun Cennetmekân Sultan Abdülhamid han aleyhdarlığını “Osmanlı’nın yıkılışına dolaylı katkı” saymak doğruysa, bu sadece ona değil, Sultan’ın aleyhinde bulunan herkese raci bir vebal ve töhmet olur!

Evet, Bediüzzaman’ın Sultan Abdülhamid han aleyhdarlığı kimsenin gizlisi değildir; ancak şu da bir hakikat ki, onun aleyhdarlığı, hal’ine fetva verecek veya aleyhine ayaklanma tertip etmek gibi girişimlerde bulunacak noktaya varmış değildir. Hatta onun Abdülhadim karşıtlığı mesela merhum Mehmet Akif’inki kadar değildir. Yukarıda da söylediğim gibi Bediüzzaman gerçeği yaşayarak idrak ettikten sonra nedamet getirmiş ve helallık dilemiştir; Ama aynı şeyi Akif için söylemek kolay değildir.

Sorunun, Bediüzzaman merhumun bir “molla ayaklanması” ile irtibatını ima eden kısmını anlamadım. Ne onun böyle bir ayaklanma tertip etme niyetinden, ne de esasen böyle bir ayaklanmadan haberdarım. Burada soru sahibinin bir bilgi yanlışlığı olmalı.

Devam edecek.

Milli Gazete – 3 Ekim 2010

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Münâzarât, 14.
2 Kadir Mısıroğlu, Bir Mazlum Padişah: Sultan II. Abdülhamid isimli eserin önsözü, 22-3.

Her ne kadar böyle bir olayın vuku bulmadığı iddia edilmiş olsa da (bkz. http://www.saidnursi.de/tr2/index.php/BEDiUZZAMAN-CEVAP-VERiYOR/Said-Nursi-helallik-istedi-mi.html), olayı bizzat tahkik ve teyit eden başkaları da olmuştur. (bkz. http://muzafferdeligoz.blogcu.com/bediuzzaman-2-abdulhamit-in-varislerinden-helallik-aldi-mi/5366421).