Irak savaşının akıbeti konusunda henüz net şeyler söylemenin mümkün olmadığı ortadayken, başını Amerika’nın çektiği “zorbalar koalisyonu”, ellerinin kanıyla Irak’ın zenginliklerinin paylaşılması konusunu görüşmeye başladı bile. Savaş sonrası Irak’ta kurulacak “geçici” yönetim 23 bakanlıktan oluşacakmış ve her birinin başında bir Amerika’lı asker bulunacakmış… Yavaş yavaş belirmeye başlayan ayrıntılardan haberdar oldukça midemiz kalkıyor…
Öte yandan “Büyük İsrail” projesinin diğer ayaklarının da uygulamaya geçirilmesi yolunda zemin hazırlıkları alttan alta devam ediyor…
Onlar kendilerine yakışanı yapıyor. Düşünüyor, planlıyor ve uygulamaya geçiyorlar…
Peki İslam dünyası ne yapıyor? Bu yeni seferberliğin arkasında orta ve uzun vadede Ortadoğu coğrafyasını bekleyen akıbet konusunda İslam ülkelerinin herhangi bir öngörüsü ve tedbiri var mı? İslam dünyası bu şavaşı doğru okuyor mu?
Irak’ın gösterdiği beklenmeyen direnişi “Saddam’ın askerlerinin direnişi” olarak görmek ne kadar doğrudur? İslam dünyasının muhtelif bölgelerinden savaşmak için Irak’a giden farklı tabiiyetteki binlerce insanın, hatta Irak dışında yaşayan Irak vatandaşlarının Saddam yönetimi adına gönüllü olarak ölmeye gittiğini düşünmek safdillik olur. İyi bilinmelidir ki,yarın sıra başka bir ülkeye (mesela Suriye’ye) geldiğinde yine aynı şey olacak.
Kurbanlık koyun gibi yarın sıra hangimize gelecek diye acziyet içinde bekleşmek dışında hiçbir varlık gösteremeyen Ortadoğu yönetimlerinin, bu savaş dolayısıyla meşruiyet zeminlerini esaslı bir sorgulamaya tabi tutmaları gerekiyor.
Kendileri için ne kadar “zor” olursa olsun, kendi halkına dayanmayı tercih etmenin ve kendi halkıyla barışık bir yönetim anlayışını kabullenmenin tek seçenek olduğunu bu savaş onlara fazlasıyla gösteriyor olmalı. Sırtını Batı’ya dayayarak halkın zenginlikleri üzerinde saltanat sürmenin, yani kendi halkına değil Batı’ya dayanarak ayakta durmaya çabalamanın sonuçsuz bir ısrar olduğunu artık fark etmeliler…
Evet, Irak direniyor… Ve eğer zorbalar koalisyonu Vietnam tecrübesinde olduğu gibi günün birinde çekilmek zorunda kalırsa –ki inşaallah öyle olacak–, topraklarını savunmak için gözünü kırpmadan can veren Irak halkının Sadam yönetimini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sorgusuz sualsiz sırtında taşımaya devam edeceği sanılmamalı.
Irak savaşının, halklarıyla yönetimleriyle bütün İslam dünyası için yeni başlangıçlara kapı aralayacağını görmek kehanet değil. Elbette zaman alacak; melikler, sultanlar tahtlarından ve servetlerinden kolay kolay feragat etmeye yanaşmayacak. Ama kendi halkına dayanmayan yönetimlerin varlıklarını devam ettirmesinin en azından eskisi gibi kolay olmayacağı da er geç anlaşılacak.
Milli Gazete – 3 Nisan 2003