Fıkıh ile Din‘in birbirinden ayrı tutulması gerektiği tezini işleyen pek çok çalışmayla karşılaştık modern zamanlarda. Kimi zaman “Şeriat“, kimi zaman da “Hukuk” yerine kullanılabildiği ve “çağdaş İslam düşüncesi okumaları/yazmaları”(!) esnasında genellikle “Tasavvuf“un karşısında konumlandırıldığı gözlenen “Fıkıh“, aslında “küllî” bir etimolojik ve kavramsal çerçeveye sahiptir.
Her ne kadar Prof. Dr. Yunus Apaydın, konuyu oldukça güzel çerçevelediği yazısında meseleyi, “Kıyas-Din ilişkisi” olarak tesbit etmiş ise de (“İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi“, III, 31), aslında nassların “anlaşılması”, yani “muradullah”ın ve “murad-ı Resulillah”ın … Devamını Oku
Sahabe ve İrtidat
Hz. Peygamber (s.a.v)’in irtihalinden sonra bir kısım sahabîlerin yolunu değiştirdiğini, Allah ve Resulü‘nün razı olmadığı şeyler yaptığını, hatta irtidat ettiğini anlatan rivayetleri nasıl anlamalı?
Başta el-Buhârî ve Müslim olmak üzere birçok muteber Hadis kaynağında nakledilmiş olan bu rivayetler acaba bizim bugün “ileri gelen sahabîler” olarak büyük bir hürmet ve hayırla andığımız kimselerin aslında yoldan çıkmış, ihanet, hatta irtidat etmiş kimseler olduğunu mu anlatmaktadır?
Efendimiz (s.a.v)’in irtihalinden sonra ihdas ve irtikap ettikleri şeyler sebebiyle havz-ı Peygamberî‘den men edilecek, Efendimiz (s.a.v)’in … Devamını Oku
Sahabe ve Nifak
Kur’an‘da Sahabe‘den övgüyle bahseden ayetlerin “mukayyed” olduğunu söyleyebilmek için, ilgili ayetleri takyid edici özellikte, delalet ve sübutu kat’î delile ihtiyaç bulunduğu açıktır. Yoksa Kur’an‘ın umum ifadelerini keyfimize göre takyid edebileceğimizi söylemiş oluruz ki, böyle bir davranışın adı “Kur’an’a teslim olmak” değil, “kendi zihnî kurgularımızı ve önceden/Kur’an dışında oluşmuş kabul ve redlerimizi Kur’an‘a tasdik ettirmek”tir.
Zira “… o gün ki Allah Peygamber(in)i ve onun maiyetinde iman edenleri utandırmayacak. Onların nurları önlerinden ve sağlarından sür’atle iner/parıldar…” (66/et-Tahrim, 8) ayeti ve … Devamını Oku
Problemi Doğru Okumak
Sahabe‘yi tebcilin naklî zemini ile ilgili esas meseleye geçmeden önce çok önemli bir hususun mukaddime kabilinden serd edilmesi gerekiyor. Kur’an‘ı “Yaratan ile yaratılanın iletişimi”, “yerde olanların sorusuna gökte olanın cevabı”… gibi sahte cazibesinden başka hiçbir değeri olmayan, hatta son derece tehlikeli nitelemelerin konusu yapmak bu babda işlenen ölümcül hataların başında geliyor.
Allah Teala‘nın ilminin, kelamının, iradesinin… –diğer sıfatları da böyledir–, havâdis tarafından belirlendiği, dolayısıyla “muhdes” (sonradan var olan) olduğu inancının ifadesi olan bu mantık, konumuz bağlamında şöyle işliyor: … Devamını Oku
Sahabe’yi Tebcilin Naklî Zemini
Bir önceki yazıda “İnkişaf“ın 3. sayısını Sahabe konusunun oluşturduğunu söylemiş ve konuyla ilgili olarak e-posta adresime gönderilen soruların cevabı için soru sahiplerini oraya havale etmiştim.
Başlangıçta “İnkişaf“ın bu sayısına iki yazı yazmayı tasarlamıştım: İlki “Sahabe‘nin adaleti” meselesini işleyecek, diğeri de Hz. Muaviye (r.a) hakkındaki soru işaretlerine cevap mahiyetinde olacaktı.
Yazılardan ilkini bitirdikten sonra ikincisini yazarken kendimi bir mail grubunda başlayan tartışmanın ortasında buldum. Son derece gereksiz ve talihsiz bir tartışmaydı; hayırlı olmadığı da, “İnkişaf” için tasarladığım ikinci yazıyı yazmama … Devamını Oku
Sahabe Üzerine
Sahabe hakkında üst üste aldığım birkaç mailin hemen ardından, elime yeni ulaşan “İnkişaf“ın 3. sayısının bu konuya ayrılmış olması güzel bir tevafuk oldu doğrusu.
“Sahabe’nin Adaleti Görüşüne Eleştirel Bir Bakış” başlığı altında kaleme aldığı uzun bir yazıda (herhangi bir yerde neşredilmiş mi, bilmiyorum) Ehl-i Sünnet’in meseleye bakışını kendince mercek altına almış M.C.Özmen. Başlığından da anlaşılacağı gibi “eleştiri” maksatlı bir yazı ve doğrusu bana niçin gönderildiğini de anlayamadım.
Konuyla ilgili diğer maillerde ise Sahabe konusunda muhtelif sorular soruluyor.
Bu sorulara burada … Devamını Oku
Diyaloğun Nesi Kötü?
Son iki-üç hafta içinde katıldığım birçok etkinlikte gündeme geliş biçiminden, diyalog meselesinde hâlâ aydınlığa kavuşturulması gereken hususlar bulunduğu anlaşılıyor.
Yine anlaşılıyor ki, “diyalog” kavramının (evet, artık bu kelime bir “kavram” haline gelmiştir) herkesçe müsellem bir tanımı bulunmadığı için dışarıda “Dinlerarası diyalog” yaşanırken, içeride “sağırlar diyalogu” devam edecek.
Diyalog faaliyetlerini yürütenlere bakılırsa hangi maksat ve niyet ile ve hangi ahval ve şeraitte olursa olsun bir Müslüman ile bir gayrimüslimin yan yana gelmesi “diyalog“dur. Meseleye böyle bakıldığı için Efendimiz (s.a.v)’in İslam‘a … Devamını Oku
Tahrif Olgusu
İlahiyat Fakültesi öğrencisi bir kardeşimin sorusu üzerinde duracağım bugün:
“(…) Kur’an’ın Rabbimiz tarafından korunacağı muhakkak. Bu sebeple onun muarızları hangi faaliyetlerde bulunsalar da mukaddes kitabımız kıyamete kadar baki kalacaktır. Bunda şüphe yok. Peki hocam Allah-ü Teala neden Tevrat ve İncil için de böyle bir koruma garantisi vermemiştir? Ayrıca Kur’an’da ‘Onun hükmünde bir değişiklik bulamazsın’ denirken Rabbimiz Yahudi ve Hristiyanlar’a neden kitabının tahrifi için müsaade etmiştir? Bu konuyu misyonerler sürekli gündeme getiriyorlar. Cevabınızı bekliyorum. Allah-ü Teala yar ve yardımcınız … Devamını Oku
Ölü Deniz Yazmaları
Bir önceki yazıda Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre hocanın “Hz. İsa’nın 114 Hadisi” isimli çalışmasından bahsetmiştim. Bugün bu çalışmada hocanın parmak bastığı son derece önemli hususlardan bir-ikisinin altını çizmeye çalışacağım.
Kudüs‘e 30 km. mesafede bulunan “Ölü Deniz” (veya Lut Gölü) yakınlarındaki “Kumran Harabeleri” civarında bulunan mağaralarda, bu bölgede yaşadığı düşünülen bir Musevî-İsevî cemaatten kalma son derece önemli kalıntılara rastlandı (1947). Hemen hemen kesin bir şekilde İsiyîm denen cemaatten (Özemre hoca bunların Essenîler olduğunu söylüyor. Aşağıda bu noktaya tekrar … Devamını Oku
Toma İncili
“Kilise, İncil, Hristiyanlık” başlıklı yazılar devam ederken, yeni baskısını yaptığını belirttiği “Hz. İsa’nın 114 Hadisi” isimli eserinin word formatını e-posta adresime gönderme lütfunda bulunan muhterem Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre hocaya bir kere de huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Adı geçen çalışmasında Kilise tarafından “apokrif” ilan edilen kitaplar arasında bulunan “Toma’ya Göre İncil” ile “Mücahid Toma’nın Kitabı“nın tercümesini veren Özemre hoca, aynı zamanda konuyla ilgili önemli arkaplan bilgileri de sunuyor.
“Toma İncili“ni oluşturan 114 pasaja yazdığı yorumlar, sanıyorum bir Müslüman tarafından … Devamını Oku