Nüzul-i İsa (as) Konusundaki Bir İşkâl Ve Cevabı

Ebubekir Sifil[dosya], 2009, Gazete Yazıları, Nisan 2009, Nüzûl-i İsâ

Hz. İsa (a.s)’ın nüzulüne naklî zeminde getirilen “ciddiye alınabilir” iddialardan birisi, nüzul-i İsa (a.s) inancının, Efendimiz (s.a.v)’den sonra peygamber gelmeyeceği gerçeğiyle çelişki teşkil etmesi. Kur’an, Efendimiz (s.a.v)’in “Hâtemu’n-nebiyyyîn” (Nebilerin sonuncusu)[1]33/el-Ahzâb, 40. olduğunu açıkça bildirmiş, Efendimiz (s.a.v) de kendisinden sonra Nebi gelmeyeceğini haber vermiştir.[2]el-Buhârî, “Enbiyâ”, 51; Müslim, “İmâre”, 44, “Fedâil”, 30… Buna bağlı olarak ileri sürülen bir diğer iddia da, Efendimiz (s.a.v)’den sonra gelmesi halinde Hz. İsa (a.s)’ın “peygamberlik” vasfından söz edilemeyeceği, bir anlamda “tenzil-i rütbe”ye maruz kalmasının söz konusu olacağı şeklinde ifade edilmektedir.

Bu işkale birkaç yönden cevap verebiliriz:

  1. Hz. İsa (a.s), bir İsrailoğulları peygamberi olarak Hz. Musa (a.s) şeriatını tamamen nesh etmemiş, sadece kısmî bir ta’dilde bulunmuştur.[3]3/Âl-i İmrân, 50; 43/ez-Zuhruf, 63. Bu, söz konusu kısmî ta’dilat dışındaki hususlarda O’nun, Hz. Musa (a.s) şeriatına bağlı kaldığını gösterir. Bu durumun O’nun peygamberliği için “tenzil-i rütbe” anlamına gelmemesi gibi, Efendimiz (s.a.v)’in şeriatına tabi olması da bu anlama gelmez.
  2. Esasen İsrailoğlları’na gönderilen peygamberlerin büyük çoğunluğu Tevrat’a ve Hz. Musa (a.s) şeriatına tabi olmuş, yeni bir kitap ve şeriat getirmemişlerdir.
  3. Kur’an’da şöyle buyurulur: “Hani Allah, nebilerden şöyle söz almıştı: “Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekini tasdik eden bir Resul geldiğinde mutlaka ona iman ve yardım edeceksiniz.” “Bunu kabul ettiniz mi ve bu husustaki ağır ahdi üzerinize aydınız mı?” buyurdu. “Kabul ettik” dediler. (Allah) buyurdu ki: “Şahit olun! Ben de sizinle beraber şahitlerdenim.”[4]3/Âl-i İmrân, 81.

et-Taberî; Hz. Ali, İbn Abbâs (r.anhuma) ve es-Süddî’nin bu ayeti, Efendimiz (s.a.v) kendi zamanlarında gönderildiği takdirde O’na iman ve yardım edecekleri konusunda evvelki peygamberlerden ahit alındığı şeklinde tefsir ettiklerini senedleriyle rivayet etmiştir. Bu ayetin delalet vecihlerinden birisi olarak bu hususun söz konusu edildiğini mufassal rivayet ve dirayet tefsirlerinde görmek mümkündür.

Bu rivayetlerin, “önceki” peygamberlerden Efendimiz (s.a.v)’e iman ve yardım edeceklerine dair ahit alındığını anlattığı, nüzul-i İsa (a.s) meselesinde ise Efendimiz (s.a.v)’den “sonra” bir peygamberin gelmesinin söz konusu olduğu ileri sürülerek bu söylediğime itiraz edilebilir. Ancak burada önemli olan şudur: Madem ki önceki peygamberlerden (hepsine selam olsun) Efendimiz (s.a.v)’e iman ve yardım etme sözü alınmış olması onların “tenzil-i rütbe”ye tabi tutulması anlamına gelmiyorsa, Hz. İsa (a.s)’ın durumu da bundan farklı değildir. Malumdur ki Hz. İsa (a.s) yeni bir Kitap ve şeriatla değil, Kur’an’a ve Efendimiz (s.a.v)’e tabi olarak gelecektir.

Bir diğer itiraz şekli de şöyle olabilir: “3/Âl-i İmrân, 81. ayeti, Efendimiz (s.a.v) söz konusu edilmeksizin, önceki peygamberlerden, kendi zamanlarında gönderilecek olan diğer bir peygambere iman ve yardım edeceğine dair ahit alındığı ya da Ehl-i Kitap’tan Efendimiz (s.a.v)’e iman ve yardım edeceklerine dair söz alındığı şeklinde de tefsir edilmiştir. Dolayısıyla önceki peygamberlerden Efendimiz (s.av)’e iman ve yardım edeceklerine dair ahit alındığını söylemek, Hz. İsa (a.s)’ın durumunun da buna kıyas edileceğini ileri sürmek doğru olmaz.”

Ancak hemen belirtelim ki bu itirazda yer alan tefsir şekillerinden ikincisi muteber bulunmamıştır. Zira ayetin zahiri, “Ehl-i Kitap”tan değil, “peygamberlerden” ahit alındığını ifade etmektedir.

İlk tefsir tarzına gelince, burada benim zikrettiğim delalet vechine aykırı bir durum yoktur. Zira önceki peygamberlerden, kendi zamanlarında gönderilecek diğer bir peygambere iman ve yardım ahdi alınmış olmasının, onlar için “tenzil-i rütbe” anlamına gelmeyeceği açıktır. Dolayısıyla nüzul ettiğinde, Efendimiz (s.a.v)’e (O’nun getirdiği Kitab’a ve şeriata) iman ve yardım edecek olması da Hz. İsa (a.s) için “tenzil-i rütbe” anlamına gelmeyecektir.

Milli Gazete – 4 Nisan 2009

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 33/el-Ahzâb, 40.
2 el-Buhârî, “Enbiyâ”, 51; Müslim, “İmâre”, 44, “Fedâil”, 30…
3 3/Âl-i İmrân, 50; 43/ez-Zuhruf, 63.
4 3/Âl-i İmrân, 81.