Okuyucum soruyor:
“Kuranı Kerimde neshin envaı vardır. Sorum bu çeşitlerden hükmü mensuh tilaveti baki olan ayetler hakkındadır. Şimdi mensuh olan ayetler ile amel edilmez, peki bu mensuh ayetler ile kıyamete kadar mı amel edilmez, yoksa şartlar mucib olursa mensuh olan ayet ile de amel edilir mi? Misal “lekum dinukum ve liyedin” ayeti kerimesi için mensuh deniyor. Lakin bazı kesim bu ayetler İslam’ın ilk zamanlarında devlet olmadığı ve güçsüz olduğu zamanlara münhasır idi. O zaman herkesin dini kendisine idi, karışmak yok idi. Amma İslam devlet olup güç kesbedince mürtedi öldürün veya İslam’ı kabul etmeyen devlete cizye teklif edin, olmazsa harp ilan edin. Öyle senin dinin sana benimki bana olmaz artık diyorlar. Bu yüzden ayetin mensuh olduğu söyleniyor. Amma ve lakin günümüz şartlarında İslam eski kuvvetini hükmetme bakımından gaib ettiği için, yine bu ayet ile amel edilir mi? Yoksa bu ayet mensuh ise kıyamete kadar bu ayetle hangi şart altında olursa olsun amel etmek gayrı caizdir mi denir. Hülasa mensuh olan ayet kıyamete kadar kendisiyle amel edilmez mi, yoksa şartların iktizasınca bazı hallerde amel etmek caiz midir?”
Güncel bir tartışma konusu olduğu için bu soruyu bu köşede cevaplandırmayı uygun gördüm.
Öncelikle bunun, modern zamanlarda bu derece yaygın olarak tartışma konusu yapıldığını belirtelim. Yaşadığımız fiilî durum, başka konularda da bizi yanlış sorgulamalara itti. Nesh meselesindeki tartışma bu yanlış sorgulamaların örneklerinden biri.
Neshi kabul etmeyenler bakımından burada herhangi bir sorun bulunmuyor. Zira onlar ahkâmda neshi kabul etmemekle, Kur’an‘daki her ayetin bir hükmünün ve uygulama alanının bulunduğunu söylüyor.
Ancak bu yaklaşımın son derece tartışmalı olduğu, zira tek tek ayetlere inildiğinde bu iddianın “teknik olarak” ispatlanamadığı görülüyor. Örnek olarak bkz. http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=dergi&no=19
Neshi kabul edenler ise bu noktada birkaç gruba ayrılıyor.
- “Mensuh hüküm, nesh edilmeden önceki şartların tahakkuku/avdeti halinde yeniden yürürlüğe konabilir” diyenler. Bu grupta yer alanlara göre neshin tek gerekçesi “şartlar”dır. Dolayısıyla şartların değişmesi neshin gerekçesinde dikkate alınması gereken bir değişiklik demektir ve bu durum behemehal hükme etki etmelidir.
- Mensuh hüküm ile “geçici bir süre” amel edilebileceği görüşünü savunanlar. İlk gruptakilerle kısmen benzeşen bu grup, onlardan şu tercihle ayrılıyor: Mensuh hükümler ile amel, “arızî” bir durumdur; dolayısıyla arızî durumda geçerlidir. Bu arızî durum değişip şartlar normale geldiğinde aslî hükümle amel edilmelidir. Bu durumda mensuh hükümle amel etmek “geçici bir ruhsat” olarak kabul ediliyor demektir.
- Mensuh hüküm ile hiçbir şekilde/durumda amel edilemeyeceğini söyleyenler.
Usul kitaplarının neshin mahiyetini açıklama tarzına dikkat edildiğinde bu son grupta yer alanların görüşünün isabetli olduğunu söylemek gerekiyor. Zira bir ayetin nesh edilmesi demek, o konuda daha önce indirilmiş bulunan hükmün “geçici bir süre için” vaz edildiğini ve sürenin dolduğunu belirtmek demektir. Nasih (nesh eden) ayet geldiğinde, mensuh ayetin hükmünün, o ana (nasih ayetin inzali anına) kadar geçerli olduğu, o andan sonra ise başka bir hükmün (nasih ayetin bildirdiği hükmün) vaz edildiği bildirilmiş olur. Yani eğer nesh edici ayet gelmeseydi, biz önceki ayetin hükmünün belli bir zamanla mukayyed olduğunu bilemeyecek ve –tıpkı neshe konu olmayan diğer hükümlerde yaptığımız gibi– onunla amele devam edecektik.
Bu temel espri kavrandığında, nesh hadisesinin vukuunda şartların değişmesinin de hükmün hafifletilmesinin de “illet” olarak tesbitinin mümkün olmadığı anlaşılacaktır. Zira nesh edilen ayetin hükmünün “geçici” olduğu, nesh eden ayetin gelmesiyle ortaya çıkmıştır. Artık o “geçici” hükme dönmek hiçbir şekilde bahis mevzuu olamaz. Zira ilahî irade, o hükmün belli bir zamanla sınırlı olarak cari bulunmasını dilemiş, sonra onu, nesh edici ayet ile yürürlükten kaldırmıştır.
Bir de şu hususu gözden kaçırmamak gerekir: Mütekaddimun ıstılahında mesela “tahsis“e de nesh denirdi. İlgili kaynaklarda mensuh ayetlerin sayısını ifade etmek üzere verilen rakamların hayli değişik olmasının en önemli sebebi “nesh” tarifindeki bu farklılıktır. Bu durumu fark edemeyenlerin, mensuh ayet sayısındaki muhtelif rakamlar üzerinden ironi edebiyatı yapması bizatihi ironik bir durumdur…
Son bir nokta: Bu konuda okuyucu tarafından örnek olarak zikredilen ayetle sınırlı düşünmek yanıltıcı olacaktır. Zira nasih–mensuh ilişkisinin cereyan ettiği belirtilen ayetler muhtelif hükümler içermektedir ve bunların her biri için aynı mantığı yürütmek elbette doğru değildir. Ayrıntı için yukarıda zikrettiğim makaleye bakılabilir.
Milli Gazete – 30 Nisan 2005