Gaybdan haber veren hadislerin –Hz. Peygamber (s.a.v)’in gaybı bilemeyeceği gerekçesiyle– ihtiyatla karşılanması gerektiği söylemine yabancı değiliz. Nitekim Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım da çalışmasının Tevhid bahsinin –Cuma gününün özelliklerinden bahseden– 11. hadisi hakkında, “Hadisi Ebu Hureyre’den Muslim rivayet etmiştir. Kıyametin ne gün kopacağı gaybdır. Kur’an ise gaybın yalnız Allah tarafından bilinebileceğini söylemektedir” demek suretiyle ilgili hadisin güvenilirliği hakkında –zımnen– olumsuz kanaat beyan etmektedir. Yine meseleyi tekil olarak bu hadise indirgemeden, ilke planında konuşacak olursak, öncelikle Kur’an’ın, gaybın … Devamını Oku
Çürük Yumurta Mı, Halat Mı?
Hadis konusuna daha baştan önyargılı bakanların sıkça dile getirdiği bir argümana değineceğim bugün. Nebevî emaneti zayi etmemek ve gerçekten ağır bir vebali yüklenmeyi göze alma çılgınlığına düşmemek için kılı kırk yarma hassasiyetini sindiremeyişi anlamam mümkün değil. (Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım’ın bu cümlelerin muhatabı olmadığını peşinen belirteyim.) Meseleye iki açıdan bakmak mümkün: 1) Hadis külliyatı arasına uydurma karıştığı vakıasını öne çıkartarak hadislere negatif önyargıyla “hangileri uydurma olmayabilir?” sorusuyla yaklaşmak. 2) Mezkûr vakıayı da dikkatte tutmakla birlikte, Müslüman … Devamını Oku
Seneden Sahih, Metnen?
Hadisin senedinin sahih olmasının metnin makbuliyeti anlamına gelip gelmeyeceği konusu öteden beri tartışılmıştır. Kabule şayan olan, senetle metin arasında böyle bir lazım-melzum ilişkisinin bulunmayacağı, yani senedin sıhhatinin metnin sıhhatini garantilemeyeceği şeklindeki görüştür. Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım’ın da çalışmasında bu görüşü benimsediğini görüyoruz. Ancak burada önemli bir nokta var: Bu ilke işletilirken metnin durumu son derece titiz bir araştırmayla ortaya konmuş olmalıdır. Senedi sahih herhangi bir hadis hakkında söz gelimi “Kur’an’a aykırıdır” gibi bir değerlendirme yapabilmek için, … Devamını Oku
Hadis Mi, Ehl-i Kitap’tan İktibas Mı?
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım’ın mezkûr çalışmasında dikkatlerden kaçmayan bir diğer husus da, kimi hadisler ile Ehl-i Kitab’ın kitapları arasındaki paralelliği, rivayetin oralardan iktibas edilmiş olabilme ihtimaline hamletmesidir. Sözgelimi kitabının 84. sayfasında, “Allah kıyamet gününde, “Ey Ademoğlu! Ben hasta oldum, sen beni niçin ziyaret etmedin?…” şeklindeki rivayet üzerinde dururken, onu Müslim’in rivayet ettiğini söylüyor; ardından İncil’den hadisin muhtevası ile benzerlik arz ettiği görülen pasajlar naklediyor ve şu hükme varıyor: “İncil’deki bu benzer ifadelerden dolayı rivayeti ihtiyatla karşılamak … Devamını Oku
Usul-i Hadis Mülahazaları-3
Bir önceki yazıyı et-Tirmizî’nin “hasen-garib” tabirindeki “garib”e kısaca değinerek bitirmiştik. et-Tirmizî bu terimi, “isnadında itham edilmiş ravi bulunmayan, metni şazz olmayan ve birden fazla yoldan nakledilmiş hadisler”i anlatmak için kullandığını es-Sünen‘in sonundaki İlel kısmında tasrih etmektedir. Buradaki “itham edilmemiş” ifadesi üzerindeki mülahazalardan çıkan sonuca göre bu ifade sadece “yalancılıkla itham”ı değil, aynı zamanda “gaflet ve fıskla itham”ı da anlatır. Onun bu tanımının sahih hadis için de geçerli olup olmadığı da bir bahs-i diğer olmakla birlikte burada bizi … Devamını Oku
Usul-i Hadis Mülahazaları-2
Öncelikle belirteyim ki, Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım’ın Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları isimli çalışmasına değindiğim 31 Ağustos tarihli yazı, özel olarak bu çalışmayı konu edinmediği için, sadece bir paragraf içinde ve çok kısa olarak bir-iki noktaya temas etmiştim. Yıldırım’ın mezkûr çalışması hakkında genel bir değerlendirme yapılacak olursa şunlar söylenebilir: İlk bakışta yoğun bir emek mahsulü olduğu hemen anlaşılan kitap, önyargıdan uzak, mutedil bir üslupla kaleme alınmış. Özellikle Tasavvuf söz konusu olduğunda akla gelen tartışmalı konularda keskin … Devamını Oku
Usul-i Hadis Mülahazaları-1
Bundan tam 2 ay önce (31 Ağustos) bu köşede Tasavvuf konusunda bir yazı yazmıştım. Son kısmında Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları adlı çalışmasına kısaca değindiğim Yard. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım, bir süre önce mail kutuma şöyle bir not gönderdi: “Muhterem E. Sifil, “31 Ağustos 2002 tarihli (Milli Gazete) “Netameli bir konu: Tasavvuf” yazınızı okudum ve çalışmamla ilgili genel mülahazalarınızı gِördüm. Teşekkür ederim. Mülahazalarınızı şöyle değerlendirebiliriz: Takdir edersiniz ki Tevessül konusu spesifik bir konu, biz ise çalışmamızda onun … Devamını Oku
Hadislerin Formülasyonu Tezi-2
Sırf Hz. Peygamber (s.a.v)’in sünnetini her türlü şaibe ve şüpheden beri tutabilmek için hadis ravilerinin ahvalini, şahsiyetini, özel hayatını, akidesini, kimlerle düşüp kalktığını, kimlerle görüşüp kimlerden ders aldığını… didik didik ederek en ince ayrıntısına kadar araştıran ve yeri geldiğinde en yakınlarını bile cerhederek güvenilmez olduklarını söylemekten çekinmeyen Cerh-Ta’dil otoritelerini, Hz. Peygamber (s.a.v)’e ait olmayan sözleri O’na isnad etme töhmeti altında bırakmak, onlara ve bu Ümmet’in alimlerine karşı işlenebilecek en büyük cürüm ve iftiradır! 4- Hadislerin, muhtelif kıstaslar … Devamını Oku
Hadislerin Formülasyonu Tezi-1
Kur’an’ın hayata intikalinin en güvenli vasıtası olan Sünnet’in ve Sünnet’i bize ulaştıran vasıtaların ilki ve en önemlisi olan Hadis’in İslam’ın ikinci ve üçüncü yüzyıllarında “formüle” edildiği tezinin, Ümmet’in alimlerinin bizzat hadisler konusundaki tavrı göz önüne alındığında kabul edilebilir bir tarafının bulunmadığı görülmektedir. Ulemamızın sahih kabul ettiği hadisleri de içine alacak biçimde –hatta ağırlıklı olarak bunları kastederek– kullanılan “formüle edilmiş olma” ifadesi, neresinden bakarsak bakalım, “uydurulmuş olma” ile aynı kapıya çıkmaktadır. Dolayısıyla burada bu tabir üzerinde fazlaca durmanın … Devamını Oku
Kime Ne Ceza Verelim?
Hadis ravilerinin ahvali ile ilgilenen “Cerh-Ta’dil” sahasında yazılmış kitaplar, içindeki görüşler aynen kabul edildiği takdirde neredeyse güvenebileceğimiz bir hadis alimi ve ravisi bırakmayacak ölçüde marjinal tutumlarla doludur. Başta İmam el-Buhârî olmak üzere pek çok büyük Hadis alimi, bilahare İmam el-Mâturîdî’nin adıyla anılan ekol tarafından temsil edilen çizgiyi benimsedikleri için pek çok Ehl-i Sünnet alimi cerhetmiştir. Gerekçe: amelin imandan bir cüz olmadığını söylemeleri! Bazı kardeşlerimize göre burada birilerini asmamız kaçılınmaz da, İmam el-Buhârî’yi mi, yoksa cerhettiği alimleri mi … Devamını Oku
- Page 2 of 2
- 1
- 2