Bundan 7-8 yıl evvel İmam el-Mâturîdî‘nin “Te’vîlâtu’l-Kurân“ının ilk cildini alıp incelediğimde büyük bir heyecan duymuştum. Kahire‘de basılan bu tahkikli nüsha, özellikle nüsha farklarının tesbit ve ifade edilmesi, müellifin geriye dönük atıflarının yerlerinin belirlenmesi ve daha başka tahkik faaliyetleri dolayısıyla göz dolduran bir çalışma sayılabilirdi; ancak baskıya esas alınan yazma nüsha sayısı sınırlıydı. Aradan uzun yıllar geçti; ancak “Te’vîlât“ın diğer ciltleri bir türlü çıkmadı. O tek cilt uzun zaman kütüphanemde öyle “boynu bükük” bir şekilde bekledi durdu.
Bir süre önce Diyanet İşleri Başkanlığı‘nda ziyaretine gittiğim bir dost, “Te’vîlâtu’l-Kurân’dan Tercümeler” adıyla Prof. Dr. Bekir Topaloğlu hoca tarafından hazırlanmış ve İmam Ebû Hanîfe ve İmam Mâturîdî Araştırma Vakfı isimli bir vakıf tarafından basılmış bir çalışmayı “ilgini çeker” diyerek hediye etti. Topaloğlu hocanın bu çalışmada anlattığına göre eser, TDV İslam Araştırmaları Merkezi ile Kahire neşrini gerçekleştirenler arasında imzalanan bir anlaşma çerçevesinde yeniden neşredilecek iken bu faaliyet –hocanın zikretmediği sebeplerle– durdurulmuş. Derken hoca, muhterem Ahmed Vanlıoğlu hocaya –ki elimdeki İstanbul baskısını hediye olarak gönderen de Vanlıoğlu hocadır; kendisine şükranlarımı sunuyorum– başvurmuş ve eserin İmam Ebû Hanîfe ve İmam Mâturîdî Araştırma Vakfı aracılığıyla neşrine karar verilmiş. Uzatmayalım, bu tanıtım nüshasından sonra nihayet “Te’vîlât“ın birinci cildi yukarıda adı geçen vakfın neşriyatı olarak şanına yaraşır tarzda çıkmış bulunuyor (Mizan yayınevi, İstanbul-2005).
Her ne kadar kitabı neşre hazırlayan(lar)ın kim olduğu belirtilmemiş ve sadece Ahmed Vanlıoğlu hocanın (ilmî neşre hazırlayan) ve Prof. Dr. Bekir Topaloğlu hocanın (ilmî kontrol) adlarının zikriyle iktifa edilmiş ise de, eser üzerinde ciddi bir çalışma yapıldığı ve emek sarf edildiği hemen dikkat çekiyor.
Kahire neşrine oranla daha fazla sayıda yazma nüshadan ve en az bunun kadar önemlisi “Te’vîlât“a Ebu’l-Mu’în en-Nesefî trafından yazılıp Alâuddîn es-Semerkandî tarafından derlenen şerhten (“Şerhu Te’vîlâti’l-Kur’ân“) istifade edilerek hazırlanan bu yeni neşir, her bir cildin sonuna ekleneceği ve eserin neşri tamamlandığında ayrıca müstakil ciltlerde toplanacağı belirtilen zengin fihristlerle birlikte 18 ciltte bitirilecekmiş.
“Dirayet tefsiri” tarzının ilk örneği sayılan bu eser hakkında burada uzun uzadıya yazmayacağım. Zira bu, ayrı bir makale konusu…
Selef-i salihininin ve özellikle de bu coğrafyaya karakterini veren çizginin günümüze aktarılması, bu zengin mirasın üzerinde oturanlar olarak öncelikle bizlerin, bu toprağın çocuklarının görevidir. Bu hayatî görev ve sorumluluğun ifası adına önemli ve örnek bir girişim/katkı örneği vermiş olan Vanlıoğlu hocayı, Topaloğlu hocayı ve “Te’vîlât“ın bu güzel baskısına emeği geçen herkese ilim adına şükran borçluyuz.
İlgili herhangi bir metinde sıkça kullanıldığını görmenin bizi şaşırtmadığı “Hanefî-Mâturîdî çizgi” tabiri, bu çizgiye ana rengini veren iki imamın, İmam Ebû Hanîfe ile İmam Ebû Mansûr el-Mâturîdî‘nin isimlerine izafe edilen itikadî-amelî çizgiyi anlatıyor. Neşredilmek için son yüzyılı beklemek zorunda kalmış bulunan her iki imamın eserleri, şükür ki bu toprakların yetiştirdiği isimler tarafından neşredildi ve hepimizin sırtındaki bir sorumluluk yerine getirilmiş oldu… Allame el-Kevserî başta olmak üzere bu konuda emek ve katkı verenlerden Allah razı olsun…
Milli Gazete – 9 Temmuz 2005