Muhammed Ebû Zehra merhum, Ebû Hanîfe adlı eserinde, el-Fıkhu’l-Ekber hakkında bir muhteva tahlili yapar ve ez cümle şunları söyler: Bu eserde, Ebû Hanîfe döneminde veya ondan önce söz konusu edilmemiş meseleler yer almaktadır. Kaynaklarda, Ebû Hanîfe’nin çağdaşlarından veya daha öncekilerden, mucize, keramet ve istidrac arasındaki farka değindiğini nakleden herhangi bir bilgi yoktur. O asırlarda cereyan eden tartışmalarda bu konular yer almaz. Bunlar, Tasavvuf ortaya çıktıktan sonra Kelam alimlerince bahis mevzuu edilmiş meselelerdir.
Bir de bu eserde İmam’ın, Hulefa-i Raşidin arasındaki efdaliyet sıralamasının, hilafete geliş sırasına uygun olduğu görüşünü benimsediği nakledilirken, biyografisine tahsis edilmiş eserlerde İmam’ın, Hz. Osman’ı Hz. Ali’ye (Allah ikisinden de razı olsun) takdim etmediği belirtilmiştir.[1]Ebû Zehrra, Ebû Hanîfe, 188.
Bu hususlar, Ebû Zehra’ya göre, ya bu bahislerin esere sonradan sokuşturulduğunu, ya da el-Fıkhu’l-Ekber’in, sonraki asırlarda yeniden yazıldığını göstermektedir.
Onun ileri sürdüğü ikinci ihtimal Fazlur Rahman tarafından da benimsenmiştir.[2]Fazlur Rahman, İslam, 142-3.
Her ne kadar W.Montgomery Watt, dilimize İslam’ın İlk Dönemlerinde Hür İrade ve Kader adıyla çevrilen çalışmasında el-Fıkhu’l-Ekber, el-Fıkhu’l-Ebsat ve el-Vasıyye hakkında içerik analizleri yaptığı halde bu eserlerin İmam Ebû Hanîfe’ye nisbeti konusunda sessiz kalmak suretiyle durumu onaylayıcı bir tavır takınmış ise de, Goldziher, Wensick gibi bir kısım müsteşriklerin aynı tavrı paylaşmadığı bilinmektedir.
Yine bu cümleden olarak Şiblî en-Nu’mânî, muhtevasında “cevher”, “araz” gibi felsefî terimlerin yer aldığı, Ahmed Emîn de aslında Mürcie’ye ait olan bazı görüşler içerdiği gerekçesiyle el-Fıkhu’l-Ekber’in en azından muhtevasının tamamının İmam’a nisbeti konusunda şüphe izhar etmişlerdir.[3]DİA, XII, 545.
Aynı durum el-Âlim ve’l-Müte’allim için de geçerlidir. Schactht ve ona tebean Madelung birçok gerekçe ileri sürerek bu eserin İmam’a ait olamayacağını söylemişlerdir.[4]DİA, II, 461.
Bununla birlikte oryantalistlerin hazırladığı ve MEB tarafından basılan İslam Ansiklopedisi’ndeki “Ebû Hanîfe” maddesinin yazarı Halim Sabit[5]İA, IV, 26-7. ve DİA’daki “Ebû Hanîfe” maddesinin yazarı Mustafa Uzunpostalcı[6]DİA, X, 134-5., dilimize İmam-ı Azam’ın Beş Eseri adıyla çevrilen risalelerin İmam’a aidiyetini teyit edici tavırlarıyla dikkat çekerler.
Bu eserlerin İmam’a nisbeti konusunda eskilere göre daha cesur itirazlar ileri süren müslüman ilim adamı ve araştırmacıların, bu oryantalist tavırdan ne kadar etkilendiği ayrı bir bahis konusudur. Ancak şu kadarını söyleyelim ki, bu konuda oryantalist yaklaşımın onların en azından bir kısmına cesaret verdiğini inkâr etmek mümkün değildir.
Bir sonraki yazıda, yukarıda yer verilen muhteva tenkitleri üzerinde duralım.
Milli Gazete – 23 Şubat 2008