İKÖ (İslam Konferansı Örgütü)’nün organizasyonuyla 9-11 Eylül tarihleri arasında Mekke‘de bir araya gelen 80’den fazla isim İslam dünyasının sorunlarını konuştu.
Basına kapalı yapıldığı ve “sonuç bildirisi” gibi herhangi bir belgenin yayımlanmadığı toplantının kapanış oturumundan, eğitim, yönetişim, terör, İslam düşmanlığı, bilim, kültür… gibi başlıklarda Müslümanların bölgesel ve küresel problemlerinin mercek altına alındığı anlaşılıyor. Yılsonunda yapılacak İKÖ zirvesinde liderlere sunulacak olan görüşler meyanında “medeniyetler buluşması” ve “eğitim” başlıkları altında söylenenler dikkat çekici nitelikte.
Detaylara geçmeden önce şahsî bir intibamı aktarayım; katılır mısınız bilmem: Türkiye, İslam ülkeleri ile buluştuğu ortak platformlarda sanki problemlerini çözmüş, “ideal” İslam anlayışını/modelini yakalamış, örnek gösterilmeyi ve alınmayı hak etmiş ülke psikolojisi ile yer alıyor. Bu ortamlarda resmî görüşlerini dile getirirken hep bu eda ile hareket ediyor. Bunun tabii sonucu olarak o ortamlarda alınan kararları da sanki “diğerlerine yönelik”miş gibi algılıyor.
Sözünü ettiğim son toplantıda alınan şu kararlara bakın mesela:
* “Müslümanlar için müreffeh ve barış içinde bir gelecek, eğitimi geliştirmek için ciddi çaba gösterilmesi ve İslam dünyasında insanların fikirlerini söyleyebilmelerinin temini yoluyla sağlanabilir.”
* “Ortadoğu sorununda kapsamlı bir çözüme ulaşılmadan İKÖ üyeleri, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmemeli.”
* “İslam dünyasında, yönetenler ile yönetilenler arasındaki uçurum kapanmalı.” (Zaman, 13.9.2005)
Eğer yukarıda arz ettiğim tesbit yanlışsa ve Türkiye bu kararların altına çekinmeden imza atıyorsa, bu kararların hayata geçirilebilmesi için öncelikle Türkiye‘de köklü bir dönüşüme ihtiyaç bulunduğu izahtan varestedir!..
İKÖ‘nün organize ettiği toplantıda altı çizilen bir diğer konu da “medeniyetler arası diyalog” olmuş. Dikkatinizi çekmiştir, tepkileri yumuşatmaya dönük bir müdahaleyle diyalog, son zamanlarda “dinlerarası”ndan alınıp “medeniyetler arası”na tevdi edilir oldu! Mezkûr gazeteye göre “Medeniyetler arası diyalog, küresel barış, güvenlik ve birlikte yaşamın sağlanması için temel bir adım olacaktır” tesbitinin yapıldığı toplantıda İKÖ‘nün bir grup oluşturarak diyalog başlatabileceği vurgulanmış.
Ancak Örgüt‘ün resmî internet sitesinde modern (Batılı) medeniyetle “diyalog“dan değil, “uyum“dan (temâşî/harmony) bahsedilmesi dikkat çekiyor. (http://www.oic-oci.org) Pratik sonuçları itibariyle ikisi arasında çok fazla bir fark yok ise de, teoride “diyalog” ile “uyum” arasındaki fark “başlangıç” ile “sonuç” arasındaki fark kadar büyük!
Yine aynı sitede belirtildiğine göre Genel Sekreter Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu‘nun mezkûr toplantıyı açarken yaptığı konuşmada gündeme getirdiği bir mesele daha var ki, mutlak surette tartışılması gerekiyor: İslam dünyasında görülen aşırı yönelişlerin kaynağının “farklı fetvalar” olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, İslam ülkelerinde “fetva” kurumunun tek elde toplanması anlamına gelecek veya buna yol açabilecek bir yapılanma teklif ediyor ve bu doğrultuda çalışmalar yapılması çağrısında bulunuyor. Meşruiyeti bir yana, böyle bir “tekelci” yapıdan zaman içinde nelerin sudur edeceğini kim bilebilir?
Hem bütün bunların BOP ile ilgisi olup olmadığını, hem de yeni bir anlayışla çekidüzen verilmeye çalışılan İKÖ‘nün neler yapacağını görmek için bir süre daha bekleyip gözlemek gerekiyor…
Milli Gazete – 17 Eylül 2005