Geçen hafta Salı günkü yazımda Doç. Dr. Cem Zorlu’nun Yediveren yayınları arasında neşredilen İslam’da İlk İktidar Mücadelesi adlı çalışması üzerinde dururken Hilafetin Kureyşîliği ile ilgili hadise değinmiş ve aksi iddia edilmiş olsa da –Zorlu’nun da ortaya koyduğu gibi– Sakife günü bu hadis ile ihticac edildiğini söylemiştim.. Bana oldukça sık mail atan (ve garip Türkçesine bir türlü alışamadığım) Celaleddin Alioğlu böyle bir hadisin gerçekte var olmadığını belirterek başladığı mailinde, devamla şunları söylüyor:
“Saqife günü hz ömer ebu bekr ile bilece değil mi idi? Bilece idi ise –ki idi– demek ki bilmiyor idi ise bile ogün öğrendi. Böyle iken altı kişilik hilafet hey’etine benih zühreden olan yani qureyşiy olmayan sad bin ebi vaqqas r.a.ih de aldı. Onuh halife namzedliğine tayin eder iken hz ömer bile bile hadise muhalefet mi eddi. Ve diğer muhterem zatlar ki ashabın en güzideleri idiler, onlar da bunuh sessiz kalarak onamış ve binaenaleyh hadise muhalif hareket edmiş oldular. Ya hz osman yerine o halife seçilse idi. O zaman ne olacak idi? Qureyşiy olmayan biri halife olmuş olacak idi. Siz bu diynih hz ömerden daha mı eyi biliyorsunuz? Oysa hilafet muhacirunda idi. Sad bin ebi vaqqas da bir muhacir idi ve bu sebeb ile halife namzedi olarak tayin olundu diyecek kadar zorunuz var, lakin demiyorsunuz. Tıpkı qur’anın ehl-i kitab tevhide gelmeyecek, rasulullah s.a.v.in kıblesinih kıble edinmeyecek demesine ve elmaide 14 ile de qıyamete kadar unuttuklarına avdetlerinin olmayacağınıh bildirmiş bulunmasına rağmen bunda qur’ana muhalefet ederek hz ile iysa (?) cümle ehl-i kitabıh müsliman eddiğiniz gibi anlaşılmaz bir inad ile qur’anın göndermesinin muhacirun olmasına rağmen hilafetih qureyşe ihale ederek emeviylerin sapdırmasına bigayri hakkın arka çıkıyorsunuz. NOT. Saqife günü ensar ve muhacirun ennisa 59 ile amel eddiler ve bildiler ki allahu azze ve celle cihadıh muhacirun katında onların bir sıfatı olarak anmak ile hilafet canibinin muhacirun canibi olduğunuh göstermişdir. Çünki cihad ve hilafet bilecedir. Ebu bekr sıddık r.a. de saqife günü biz emirleriz der iken muhacirunuh qasd edmişdir hicretsiz ve cihadsız qureyşiy değil.”
Bu ifadelerden ortaya çıkan sonucu maddeler halinde sıralarsak;
- Alioğlu’na göre Sa’d b. Ebî Vakkas (r.a) Kureyş’ten değil, Benû Zühre’dendir.
- Hz. Ömer (r.a)’in, kendisinden sonraki halifeyi belirlemeleri için seçtiği 6 kişilik komisyon arasında o da bulunduğuna göre ya hilafetin Kureyş’te olduğunu ifade eden hadis uydurmadır veya ben, bu dini bu hadis rağmına hareket eden (!) Hz. Ömer (r.a)’den daha iyi bildiğim iddiasındayım, yahut da hadis sabittir ve Hz. Ömer (r.a) bu hadise muhalefet etmiştir.
- Sakife günü Ensar ve Muhacirun, 4/en-Nisâ, 59. ayet ile amel etmişlerdir.
- Yüce Allah cihadı Muhacirun’un özelliği olarak zikrettiği (bkz. 8/el-Enfal, 74) ve cihad halifenin temel görevlerinden olduğu için hilafetin münhasıran Kureyş’te değil, genel olarak Muhacirun’da olması gerekir.
- Hz. Ebû Bekr (r.a) Sakife günü Ensar’a hitaben “Bizler emirleriz (sizlerse vezirler/yardımcılarsınız)” demekle Muhacirun ve Ensar’ı kasdetmiştir.
- Kur’an Ehl-i Kitab’ın Tevhid’e gelmeyeceğini, Hz. Peygamber (s.a.v)’in kıblesini kıble edinmeyeceğini ve 5/el-Mâide, 14’te belirtildiği gibi ihtar edildikleri şeylerden nasipdar olmayı unuttukları için kıyamete kadar artık ona dönüşleri olmayacağını bildirdiği halde ben Kur’an’a muhalefet ederek Hz. İsa (a.s) ile (Hz. İsa’nın nüzulü zamanında demek istiyor herhalde) onların tümünü Müslüman etmeye kalkışmışım.
Bu iddiaların gerçekle ne ölçüde bağdaştığını Perşembe günü birlikte görelim. [İlgili yazıyı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.][1]Editör
Milli Gazete – 17 Aralık 2002
Kaynakça/Dipnot
↑1 | Editör |
---|