Camide Ayin

Ebubekir Sifil[dosya], 2011, Dinler Arası Diyalog, Gazete Yazıları, Haziran 2011

Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı’daki Pazaryeri camiinde Patrik Bartholomeos tarafından düzenlenen ayin hayli tartışıldı. Olay Dinlerarası Diyalog bağlamında yeni bir tartışmanın da fitilini ateşledi: Gayrimüslimler camilerde ayin yapabilir mi?

Meselenin Diyalog bağlamında nereye oturduğu açık. Diyalog sürecine bir kere girildiğinde bu tarz işlerin meydana gelmesi kaçınılmaz oluyor. Meselenin aslına girmeden bir noktaya açıklık getirelim: Fıkh’ı, “yeni durumlara yeni çözümler bulma mekanizması” olarak gören hastalıklı bakış, önce fiili işliyor, fetva arayışı arkasından geliyor. Atı arabanın arkasına koşunca, fetvanın, olanı onaylamak dışında başka türlü bir yol göstermesi de mümkün olmuyor tabii. Bu durumda da Fıkıh, “yeni durumlara yeni çözümler bulma mekanizması” olmaktan çıkıp, “yeni durumları onaylama mekanizması” haline geliyor kaçınılmaz olarak.

Siz Diyalog meselesini Fıkh’a bir kere onaylattınız mı, gerisi otomatik olarak geliyor; Diyalog çerçevesinde icra edilen her faaliyet, baştan alınan “umumî onay” çerçevesinde “meşruiyet” problemi yaşanmadan hayata geçiyor…

Meselemize dönecek olursak, gayrimüslimlerin camide ayin yapmasının cevazına, onların camiye girmesi konusundaki ahkâm ile açıklık getirilebilir mi? Hemen belirtelim ki, bu ikisi farklı şeylerdir. Her ne kadar mezhepler arasında gayrimüslimlerin mescide/camiye girip giremeyeceği konusunda ihtilaf var ise de[1]Hanefî mezhebine göre gayrimüslimler mescitlere girebilirler. Malikîler, Müslümanların zaruri bir sebebe dayalı izni olmadıkça gayrimüslimlerin hiçbir mescide giremeyeceği görüşünü … Continue reading bu meselenin “gayrimüslimlerin mescitte/camide ayin yapması”yla bağlantılandırılması doğru değildir. Zira camiye giriş meselesi onların itikadî durumunun bedenî temizlikle alakalı olup olmadığı tartışması üzerine bina edilmişken, ayin meselesi açıkça şirk izharı ve icrası anlamına gelir. Bir diğer deyişle gayrimüslimlerin bizim ibadethanelerimize –gerekli adaba riayet kaydıyla– girmelerine cevaz verilebilir; ama onların ayini “şirk ilan ve izharı” anlamına geleceğinden, bu nokta ayrıca ele alınmalıdır.

İzmir’deki ayin olayına Efendimiz (s.a.v)’in Necran hristiyanlarının Mescid-i Nebevî’de ayin yapmalarına izin vermesi hadisesi delil getirilebilir. Benim bildiğim başka bir örnek de bulunmamaktadır.

Ancak bu meselenin birkaç yönü var:

  1. Necran hristiyanları Mescid’e girip Efendimiz (s.a.v)’le görüşmeye başladıktan bir süre sonra ibadet etmek istediklerini söylemiş ve ayin yapmak üzere kalkıp doğu istikametine dönmüşlerdir. Sahabe-i Kiram bu duruma mani olmak üzere harekete geçmiş olmalıdır ki Efendimiz (s.a.v) “Onları bırakın!” buyurmuştur. Yani burada sanki spontan gelişen bir olay söz konusudur.
  2. Bu olay, iyi niyet izharı olarak anlaşılabilecek şekilde Medine’ye kadar gelmiş Necran’lı heyetin gönlünün hoş tutulması amacına mebni olabilir. Yani Efendimiz (s.a.v) onların kalplerini İslam’a ısındırmak için böyle davranmış olabilir. Nitekim Buhârî şerhinde İbn Receb bu ihtimal üzerinde durur ve şunları söyler: “Hz. Peygamber (s.a.v) o vakit onlara müsaade etmekle kalplerini İslam’a ısındırmak ve İslam’dan uzaklaşmalarına meydan vermemek istemiş olabilir.”[2]İbn Receb, Fethu’l-Bârî, III, 244.
  3. Yukarıya aldığım ifadelerinin devamında İbn Receb şöyle der: “Onların (gayrimüslimlerin) kalplerinin ısındırılmasına ihtiyaç kalmayınca artık bu uygulamayı devam ettirmek caiz olmaz.”
  4. Esasen Necran hristiyanlarının Medine ziyareti ilgili olarak İbn İshak tarafından nakledilen bu ünlü rivayet zayıf ve münkatıdır (senedinde kesinti vardır).[3]İbn Receb, a.y. Bu sebeple böyle hassas bir konuda delil olarak kullanılması uygun değildir.
  5. Efendimiz (s.a.v)’in herhangi bir uygulaması başta Sahabe-i Kiram olmak üzere Ümmet fukahası tarafından devam ettirilmemişse bunun iki sebebi olabilir: Ya o uygulama nesh olmuştur, ya da Efendimiz (s.a.v)’e mahsustur; O’ndan başkasının o uygulamayı devam ettirmesi caiz değildir.

Sahabe-i Kiram’ın ve Fukaha’nın, gayrimüslimlerin camide ayin yapmasının cevazına delalet eden bir uygulama ve/veya fetvası bulunmadıkça o uygulamanın devam ettirilmesi doğru olmaz.

Vallahu a’lem.

Milli Gazete – 6 Haziran 2011

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Hanefî mezhebine göre gayrimüslimler mescitlere girebilirler. Malikîler, Müslümanların zaruri bir sebebe dayalı izni olmadıkça gayrimüslimlerin hiçbir mescide giremeyeceği görüşünü benimserken Şâfiîler Mescid-i Haram dışındaki mescitlere girmelerinin caiz olduğu görüşünü benimsemiştir. Hanbelî mezhebinde ise bu konuda iki görüş vardır. Biri Mescid-i Haram dışındaki mescitlere girebilecekleri doğrultusundayken, diğeri aksi istikamettedir. Bkz. el-Mevsû’atu’l-Fıkhiyye, XXXVII, 221-2
2 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, III, 244.
3 İbn Receb, a.y.