Kaynaklara göre seferîlik meselesinde esas alınması gerekenin, “sefer süresi” değil, “gidilecek mesafe” olduğunu söylemiştik. Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinin hükmü böyledir. Bu mezheplere göre seferî sayılmak için belirlenen süre 2 gün veya 2 gece yahut 1 gün ve gecedir.[1]Hanefî mezhebi ile bu üç mezhep arasındaki ihtilaf da, bu üç mezhebin kendi aralarındaki ihtilaf da, farklı delillerin esas alınmasından ve bir kısım delillerin farklı … Continue reading Delilleri, “Ey Mekkeliler! Mekke’den Usfân’a gidişte dört berid’den aşağısında namazlarınızı kısaltmayın”[2]Sünenu’d-Dârekutnî, II, … Devamını Oku
DİA’daki “Kevserî” Maddesi
Türkiye Diyanet Vakfı’nın neşrettiği İslam Ansiklopedisi, Müslümanları kendi dillerinden anlatan müstesna kaynaklardan biri. Bugüne kadar gerek Doğu, gerekse Batı, İslam’ı ve Müslümanları ansiklopedik zeminde büyük ölçüde gayrimüslimlerin kaleminden çıkmış eserlerden okumak durumunda kaldı. Türkiye Diyanet Vakfı’nın uzun yıllara baliğ olan ve gerçekten büyük emek, malî külfet, organizasyon… gerektiren böyle büyük bir hizmetin altına imza atmış olması takdir edilecek bir hizmet. 44 ciltte tamamlanan bu muazzam esere ben de 15-20 civarında madde yazarak katkı verdim. En son kaleme … Devamını Oku
Seferîlikte Ölçü ve Kadının Mahremsiz Yolculuğu – 1
Soru 1.) İlim öğrenme (Kuran eğitimi, Arapça vb. ) amacıyla memleketinden çıkıp İstanbul’a okumaya gelen bayan bir talebenin okumasının hükmü nedir? 2.) Bu talebe eğitimi bittiğinde geri memleketine mahremi olmadan örneğin; İstanbul’dan Antalya’ya uçak ile (1.5 saatte) dönebilir mi? Hadiste belirtilen seferi mesafeyi günümüzde yorumlayan bazı hocalardan, bu hüküm güven ortamının oluştuğu bir yolda zaman mefhumu ile uygulanmasının (3 günden az olması) daha uygun olacağını beyan edenler yanında, buna karşı durarak 90 km ölçüsünün uygulanması gerektiğini söyleyen … Devamını Oku
Fıtrat Yasası
Evreni belli bir düzen/fıtrat içinde yaratan Yüce Allah, insanı da o evrenin bir parçası olarak yaratmıştır. Bu anlamda evrenin fıtratı ile insanın fıtratı arasında kopmaz bir ilişki vardır. “Fa-ta-ra” kelimesinin Kur’an’daki kullanımlarına baktığımızda bu ilişkiyi çarpıcı biçimde müşahede ederiz. Kur’an-ı Kerim’de göklerin ve yerin yaratılışı bağlamında geçen bu kelime (“fatara”)[1]6/el-En’âm, 79; 21/el-Enbiyâ, 56., aynı zamanda insanın yaratılışı bağlamında da geçmektedir.[2]11/Hûd, 51; 17/el-İsrâ, 51; 30/er-Rûm, 30; 36/Yâ-Sîn, 22; 43/ez-Zuhruf, 27. Bu anlatımlar, insan ile evren arasındaki ontolojik bağı dikkatimize … Devamını Oku
Şeriat İstemezük
Özgecan ne ilk, ne de son olacak… Modernleştikçe suç oranlarının arttığı, okuma-yazma oranı yükseldikçe problemli insan sayısının arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Boşanma oranlarının evlilik oranlarını geride bırakmasının adeta kural haline geldiği, hapishanelerindeki doluluk oranının % 100’ün üzerinde bulunduğu bir ülke.. “Modernleşme”den kastım elbette sadece büyük büyük şehirlerde yaşamayı, gelişmiş teknoloji ürünü araç-gereç kullanmayı kast etmiyorum. Fikirde, düşüncede, algıda ve tasavvurda modernleşmedir kasd ettiğim. Modernleşmek, Batılı gibi düşünüp/inanıp yaşamak gerçekten tek seçeneğimiz miydi? Geldiğimiz noktada dile getirilmesi bile … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe ve Allah Teala’nın Cihet ve Mekândan Tenzihi – 4
Geçen 3 yazı (1.Yazı, 2.Yazı, 3.Yazı için tıklayınız)* boyunca naklettiğim hususlardan açıkça anlaşılmaktadır ki İmam Ebû Hanîfe, Allah Teala’nın mekânsal anlamda “gökte” olduğunu söylemeyi kesinlikle onaylamamakta, tam tersine Yüce Allah’a mekân isnadı anlamına gelecek her türlü yaklaşımı reddetmektedir. Bütün bu arka planı aklımızda tutarak baktığımızda İmam’ın, Allah Teala’ya dua edilirken aşağıya değil yukarıya yönelmemizdeki hikmeti de, “Cariye hadisi” konusundaki tavrını da aynı bağlamda, yani “tenzih merkezli” olarak değerlendirmemiz gerektiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla İmam Ebû Hanîfe’nin “Eynellah … Devamını Oku
Modern Kalıpları Mutlaklaştırmak
Nurettin Yıldız hoca bağlamında son yaşadıklarımız, problemin ne kadar ciddi olduğunu bir kere daha gösterdi. Linç psikolojisi bu kez Hz. Aişe (r.anha) validemizin evlilik yaşı “problemi” üzerinden kendini dışa vurdu. Açık ki, “karşı taraf”ın Hz. Aişe (r.anha) validemizin evlilik yaşı konusunda “gerçeği ortaya çıkarmak” gibi bir derdi yok. Maksat Müslümanları, hatta İslam’ı itibarsızlaştırmak. Müslümanların ne kadar “çağ dışı” olduğunu ortaya koymak, “çağdaş dünya”yı bu suretle korumak ve kollamak… Bir kısım çevrelerin, “Aslında Hz. Aişe’nin evlilik yaşı 18’di, … Devamını Oku
Cihadî Hareketler ve İslam Medeniyetinin Kadim Işığı
İslam Dünyası’nda Batılılar tarafından gerçekleştirilen sömürü ve işgal politikaları/uygulamaları, Müslümanların sadece topraklarını ve yeraltı-yerüstü zenginliklerini değil, aynı zamanda hafızalarını ve reflekslerini de tahrip etti. Birkaç asırdır eşyaya ve olaylara Müslümanca nazar edemiyor; özellikle “modern” patenti taşıyan sistem, fikir, gelişme ve durumlara karşı nasıl tavır alacağımızı bir türlü kestiremiyoruz. Hem “hafızası” hem de “refleksleri” tahrip edilmiş olan bir ümmetin, Batı’nın sömürü ve işgal politikalarına/uygulamalarına bilinçli ve sonuç getirici tepkiler göstermesini beklemek elbette fazlasıyla iyimserlik olurdu. İslam coğrafyasının bilhassa … Devamını Oku
İmam Ebû Hanîfe ve Allah Teala’nın Cihet ve Mekândan Tenzihi – 3
İmam Ebû Hanîfe’nin “istiva”yı “yerleşme/mekân tutma” tarzında anlamadığını gösteren bir diğer husus da, gerek el-Fıkhu’l-Ekber‘de[1]Ali el-Karî’nin Minahu’r-Ravdi’l-Ezher’I ile birlikte, 119; Kemâluddîn el-Beyâdî, el-Usûlu’l-Münîfe, 43., gerekse el-Akîdetu’t-Tahâviyye‘de[2]Ebû Ca’fer et-Tahâvî, el-Akîdetu’t-Tahâviyye (Sa’îd Fûde’nin eş-Şerhu’l-Kebîr‘i ile birlikte), I, 682. Yüce Allah’ın zatı için bir sınır tasavvur etmenin doğru olmadığını vurgulamak amacıyla “lâ hadde leh”, “te’âlâ ani’l-hudûd ve’l-ğâyât” (“O’nun zatının bir sınırı yoktur”, “(Zatının birtakım) sınırlar(la mahdut olmasın)dan ve son noktaları bulunmaktan münezzehtir”) gibi ifadeler kullanmış olmasıdır. Allah Teala’nın zatının, Arş’a bakan … Devamını Oku
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’ya Açık Mektup
Sayın Bakanım. Aşağıda yazacaklarım, yakın bir dostumun 8. sınıf öğrencisi oğlunun yaşadıklarının küçük bir özeti. Bu yavrumuz küçük yaşlardan bu yana hiper aktivite ve dikkat eksikliği teşhisiyle tedavi görüyor. Psikiyatri ve psikologlarla sürekli irtibat halinde olan aile, kendisine önerilen her şeyi yapıyor. Doktorların önerisi doğrultusunda zaman zaman ilaçlar değiştiriliyor; zaman zaman gidilen doktorlardan netice alınamayınca doktorlar değiştiriliyor. Şu anda kaygı bozukluğu teşhisiyle ilaç kullanımı ve psikolog terapisi birlikte yürütülüyor. Kullanılan ilaçların yan etkileri oluyor ve bu durum, … Devamını Oku
- Page 1 of 2
- 1
- 2