Yurtdışından aldığım bir mektubu dikkatinize sunmak istiyorum bugün. İslamî hassasiyet sahibi olduğu varsayılan kesimlerin “İslamî” bir “mesele” olarak bugüne kadar gündemine almayı düşünmediği “çarpıcı” bir gerçekten bahsediyor mektubun sahibi.
Belli ki biraz kızgın, biraz kırgın, biraz sitemli… Ama oldukça haklı. Buyrun:
“Sayın muhterem hocam,
Size bir engelli kişinin durumunu iletmek istiyorum. Tekerlekli sandalye kullanan, bütün ihtiyaçlarının bir başkası tarafından karşılanan ve ‘maruz’ kaldığı bir durumdan bahsetmek istiyorum.
18 yaşında bir erkek engelli tanıdığımız var; bazı zamanlarda camiye gelip, kullandığı akülü arabasıyla cami içinde giriş kapısının orda dur/durul-up, bütün cemaatin ileride olduğu, onun tek başına arkada, kapının orda namaz kılıyordu.
Giriş kapısının orada olmasının ’dışlanmış’lığı yetmezmiş gibi, şimdi de o bulunduğu yerden de dışarıya çıkartılmıştır. Gerekce ise, arabasının tekerlerinin ’pis’ olması, bununla camiye girilemeyeceği ifade edilmiş. Bunu da söyleyenin, caminin imamı ve başkanının olduğunu kendisi söyledi.
Evvela, bu şekilde ki bir ’engelli’ müslümanın camiye girememesi, daha da ötesi girdirilmemesi, cami ’pis’ oluyor, namaz kılınıyor denilerek, ta cami dış kapısında namaz kılması ne demek?
Bu insanın, hele ki bunun bir genç olması, camiye seve seve gelmesi, manevi ve moral yardım için ne kadar elzem olduğunu bilmeden böyle bir söz söyleyen kişi/ye/lere ne demek lazım?
Meselenin, fıkhî boyutu hakkında sizden bilgi rica ediyorum.
Cami binalarının fiziki ‘engellerinin’ olduğunu biliyoruz, bir de böyle ‘’ zihinsel’’ engelli insanlar tarafından gelenlerin bu şekilde muamele görmesi insanı çok ama çok üzüyor, kahrediyor!!!
Bunu duyduğumda ve olayı gördüğümde, gidip bunu söyleyenlere haykırıp; asr-ı saadet te olmuş olan, şu olayı nasıl anlamak gerektiğini sormak istedim: Bir bedevinin gelip, mescide küçük abdestini yapması ve Efendimizin (s) davranışı. Bu mesele bu zamanda bizim için bir örnek teşkil etmeli mi?
Bir imam görevli olduğu caminin ’engelli’ müslümanlar için var olan engellerini kaldırmak için çalışması gerekirken böyle demesine ne demeli?
Camilerde bu şekilde olan müslümanların sayısı her geçen gün artıyor, bunlar için camilerin uygun hale getirilmesi gerekmez mi?
Velhasıl, camilerin fiziki engellerinden çok, ‘zihinsel engelli’ imam ve idarecilerin olaya yaklaşım ve bakışının, bu konularda nerede olduğumuzu ve nasıl düşündüğümüzü görmek açısından ne kadar üzücü ve kırıcı!
Sizden bu konudaki yorumunuzu ve ‘’fetva’’nızı sormak istiyorum.
Selam ve muhabbetlerimle,
- C.”
Böyle bir “vakıa” karşısında herkesin içinden aynı şeylerin geçmesi pek tabii. Gayri tabii olan, insanları camie, ibadete teşvik etmesi, kulluk şuurunu yerleştirip pekiştirmesi beklenen görevlilerin davranışı.
Elbette bütün imamların böyle olduğunu söylemek ikinci ve en az ilki kadar büyük bir cürüm olur. Ama itiraf edelim; Müslümanlar “engel” diye ifade durum konusunda bugüne kadar başarılı bir imtihan veremedi!
Buradan Diyanet İşleri Başkanlığı’na da bir çağrıda bulunmuş olalım:
Engelli kardeşlerimizin camilere kolaylıkla ve kimseden yardım istemek zorunda kalmaksızın girip çıkmasını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılması için ayrıca talepte bulunulmasını beklemeyin lütfen. Bilhassa yeni yapılmakta olan camilerin projelerine böyle bir ilavede bulunulması zor değil. İstanbul’da depreme dayanıklı olmayan camiler yıkılarak daha sağlamları inşa ediliyor bir vakitten beri. Onlar için bunu yapmak elbette daha kolay.
7 Haziran 2012 – Milli Gazete