Bir önceki gün (21 Kasım Cumartesi) Hollanda’da, dün (22 Kasım Pazar) de Almanya’da yaptığımız programların başlığı böyleydi. Kendimize, aidiyetlerimize, kimliğimize bakışımızı derinden etkilemiş, hatta neredeyse “belirlemiş” bulunan kavramlara dikkat çekmeden doğru bir zeminde hareket ettiğimizi düşünmek ve söylemek mümkün değil. Bunların başında elbette modernitenin vücut verdiği kavramlar geliyor. En önce de başlıkta yer alan ikili taksimin “tuzak” olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Hayatı, fikirleri, din anlayışını niçin böyle ikili bir taksimle anlamak zorundayız? Niçin bazı şeyler moderndir, yani … Devamını Oku
Çeşitli Meseleler-2
Efendimiz (s.a.v) çeşitli hastalıkları Kur’an ayetleri okuyarak ve dua ederek tedavi etmiş, Sahabe de O’ndan öğrenerek aynı şeyi yapmıştır. Bu konuyla ilgili olarak hadis kitaplarının ilgili bölümlerinde hayli rivayet mevcuttur. Bunlardan bir kaçını teberrüken zikretmiş olalım: Cebrâil (a.s) bir keresinde Efendimiz (s.a.v)’e gelerek, “Ya Resulallah! Hasta mısın?” diye sordu. Efendimiz (s.a.v), “Evet” deyince Cebrail (a.s) şu duayı okudu: “Allah’ın adıyla, sana eza veren bütün hastalıklara karşı, bütün kötü nefis ve hasetçi gözlere karşı sana okuyorum. Allah sana … Devamını Oku
Cehalet-Cahiliye
Modern zamanlarda sıklıkla düştüğümüz zihinsel tuzaklardan birisini, bilgi ile cehalet arasında kurulan ilişki oluşturuyor. Temel referanslarımızın “ilim” meselesine yaptığı vurgudan hareketle okumanın öneminden bahsediyor, cehaletin dinimiz tarafından nasıl yerildiğini –biraz da modern değerlerle örtüşen şeyler söylemenin getirdiği rahatlığın tadına da vararak– büyük bir iştiyakla anlatıyoruz. Zaten İslam’dan önceki döneme “cahiliye” denmiş olması, İslam’ın baş düşmanı Amr b. Hişâm’ın “Ebû Cehil” (Cehaletin babası) olarak anılması… dinimizin okumaya ve bilgili olmaya verdiği önemin göstergeleri değil mi?! Oysa başta da … Devamını Oku
Kütüphaneler
Üstünde oturduğumuz hazinenin farkına varmadan, el-alemden himmet dilenmekte ısrar edişimiz karşısında hep aynı manzara canlanıyor gözümün önünde: Babasından kalan külçe altını ne yapacağını bilemeyen asi delikanlının, yarım ekmek arası döner karşılığında kendisini elindeki “ucube”den kurtarması için başkalarına yalvarışı… Ülkemizde yazma kaç yazma eser kütüphanesi vardır? Kolay bir soru… Peki soruyu şöyle sorsam: Ülkemizdeki yazma eser kütüphanelerinde kaç yazma eser vardır? Bu sorunun cevabını doğru biçimde verebilecek –Kültür Bakanlığı dahil– kimse yoktur. Çünkü ülkemizdeki yazma eser kütüphanelerinde “yatmakta” … Devamını Oku
Çeşitli Meseleler-1
Soru “1. Kur’an-ı Kerim’deki şifa ayetleri diye bilinen 6 ayetin bu şekilde müstakil, şifa niyetiyle okunması kimin tavsiyesidir, asr-ı saadete ait bir uygulama mıdır? Hatt sanatı çalışan hanımların adet halinde ayet yazmalarında bir sakınca var mıdır? Şia hakkında Ehl-i Sünnetin duruşu ve tutumu nasıl olmalıdır, Şiilerin inançları küfre götüren bidat mıdır? Seferde nafile kılmanın hükmü nedir? Taaddüd-ü zevcat meselesine bir müslümanın bakışı ne olmalıdır? “ Cevap Öncelikle soruda değinilen ve “şifa ayetleri” olarak bilinen ayetlerin yerlerini zikredelim: … Devamını Oku
Duvar
Bugün 9 Kasım. İnşasına 13 Ağustos 1961’de başlanan ve dünyanın “Doğu Bloku” ve “Batı Bloku” diye ikiye ayrıldığının en belirgin simgelerinden birisini teşkil eden ünlü “Berlin duvarı” 20 yıl önce (1989’da) bugün yıkıldı. Bu duvarın yıkılışının “sembolik” anlamı ve yankıları çok büyük oldu. Berlin’e gittiğimde görmüştüm, Almanya’nın –dolayısıyla dünyanın– doğusuyla batısını birbirinden ayıran bu hattı akla hayale gelmedik metotlar kullanarak aşmayı deneyenlerin öyküleri, anıları, fotoğrafları özel olarak bir müzede sergileniyor. Berlin duvarının yıkılışı, “demir perde” arkasında kalmış … Devamını Oku
İslamî Uyanış ve Dinamikleri
İslam Dünyası’nda “öze dönüş”, “kaynaklara dönüş”, “uyanış”, “diriliş” gibi tabirlerle anılan hareketler hep bir arayışın, hakikati bulma ve eski izzetli günlere dönme çabasının ürünüdür. Her kes/im kendi tesbitleri ve okuyuşu istikametinde çözüm önerilerinde bulunuyor. Kimi bireysel arınmaya vurgu yapıyor ve “birey düzelirse toplum da, devlet de düzelir” tesbitinden hareket ediyor; kimi “devlet düzelirse toplum da birey de özünü bulur” diyor. Kimi bütün bunların “ilim” yoluyla olacağını söylerken, kimi takvaya, kimi de cihada vurgu yapıyor. Tabii bütün bu … Devamını Oku
Bugünleri De Gördüm Ya…
Cumartesi gününün yazısında güzel şeyle olduğunu söylemiştim. Bu, tesbit formunda bir temenni değildi. Gerçek hayatta karşılıkları olan bir tesbitti. Son iki yıldır özellikle kış sezonu hayli yoğun geçiyor. Her ayın en az 10 günü dışarıda geçiyor. Bu bazen –aralıklı olarak– 15’i buluyor. Yurt içinden ve yurt dışından gelen yoğun talepleri bu sene artık tek başıma karşılayamıyorum. Ekim ayının programını ebubekirsifil.com ve darulhikme.org adreslerinde ilan etmiştik. Kasım ayı programı da aynı şekilde ilan edilecek. Herhangi bir şikâyetimiz yok … Devamını Oku
Peygamberlerin Günahsızlığı
Soru “İslamiyette yer alan Peygamberlerin günahsız oluşu anlayışı ile Fetih-2 ‘de ifade buyurulan “Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın” ayetini nasıl değerlendirmeliyiz? Fetih-2’de kastedilen nedir acaba?” Cevap Peygamberlerin günahsızlığı inancı, “Amentü” diye icmal edilen 6 iman esasından “Peygamberlere iman”ın levazımatındandır. Peygamberlerin, Allah Teala’dan aldıkları vahyi ve elçilik görevini hakkıyla yetire getirmiş olmaları, “ismet” sıfatını haiz olmalarına bağlıdır. Risalet görevinin lekesiz, şaibesiz ve eksiksiz yerine getirilebilmesi, bu görevi deruhte edecek kişinin günahtan, günahın kişinin kalbinde … Devamını Oku