Genetik operasyonlar meselesi medyanın ve internetin gündeminde gittikçe daha yoğun bir şekilde yer almaya başladı. Hayvan kopyalamadan, tıbbî alandaki gelişmelere, hatta bitkilerin yapısına müdahaleye kadar gen teknolojisinin girmediği alan neredeyse kalmadı. Bu durum hakkında ne düşünmeliyiz? Fıkh’ı, yaşadığımız duruma, daha doğrusu “bize dayatılan”a açıklama getirmek zorunda bulunan sistem olarak görme alışkanlığından kurtulamayanlarımız zaviyesinden bakarsak söylenebilecek olan şey son tahlilde şudur: Bu gelişmelere ayak uyduramayan Fıkıh, dönemini doldurmuş demektir. Oysa İslam’ın her duruma bir açıklaması olmak zorundadır. O … Devamını Oku
İmam El-Gazzâlî ve İhyâ
Modern zamanlarda Ümmet’in yaşadığı arızalardan birisi de ilim ve alim konusundaki hassasiyet kaybıdır. Yaşadığımız durumun bir “arıza” olduğunu fark edemiyorsak, bu alanda oluşan boşluğu –kaçınılmaz olarak– farklı unsurların doldurmuş bulunmasındandır. Tasavvurumuzdaki kırılmanın da, rahmet ve bereketin hayatımızı büyük ölçüde terk etmesinin de izahı burada yatmaktadır. Son zamanlarda dikkatimi çeken bir hususa getirmek istiyorum sözü: Bu köşeyi takip edenler, zaman zaman “iç muhasebe” kabilinden, bazı alimler hakkında bir kısım tesbitlere yer verdiğimi biliyor. İmam el-Gazzâlî ve onun İhyâ’sı … Devamını Oku
Muhammed Acâc El-Hatîb Hoca
Geçtiğimiz Pazar gününden itibaren 4 gün boyunca Muhammed Acâc el-Hatîb hoca Türkiye’deydi. Muhterem dostum Mehmet Emin Akın hoca tarafından Medarik yayınları adına ülkemize davet edilmişti. Pazar ve Pazartesi günleri Ankara’da iki ayrı konferans verdi. Konferanslardan sonra özel sohbetler de yapıldı tabii olarak. Konferansların ikisini de izledim. Konferans sonrası sohbetlerden de sadece birinde bulunabildim. Akın hocaya bir kere de huzurunuzda teşekkür edeyim. Acâc el-Hatîb hoca normalde Çarşamba günü Ankara’dan Suriye’ye uçmak üzere İstanbul’a intikal edecek iken, İstanbul’a bir … Devamını Oku
Dağdaki Çobanın Oyu
Demokrasiyi, kendi hesaplarınca işlediğinde yere göğe sığdıramayan bir kesimin, başkalarının işine yaramaya başladığında “zararlı” saydığının göstergesi, şu tesbitte kendisini açığa vuruyor: “Dağdaki çobanın oyuyla üniversitedeki profesörün oyu eşit olmamalı.” Burada göze çarpan, sadece bir yandan köyünün milletin efendisi olduğunu söylerken, diğer yandan köylüyü/halkı küçümseyen, halkın değerlerine burun kıvıran bir ruh hali değil; aynı zamanda bu tesbitten, derin bir samimiyetsizlik de sızıyor. Bu, inandıklarını söyledikleri demokrasiye, aslında sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece sahip çıkacaklarını ele veren bir … Devamını Oku
Propaganda Çağı
Modern zamanları diğerlerinden ayıran hususiyetlerden birisi de propaganda mekanizmasının farklı bir etkinlikle kullanılır hale gelmesi olsa gerek. Siyasî tercihlerimizden giyim-kuşam tarzımıza kadar hemen bütün önemli kararları reklam ve propaganda merkezlerinin etkisi altında aldığımızı çoğu zaman fark etmiyoruz bile… Sadece bu seviyedeki tercihlerimiz söz konusu olsa bir dereceye kadar makul karşılanabilir belki. Ancak mesele Din tasavvuruna kadar uzanınca işin rengi ciddi biçimde değişiyor. Kısa bir zaman önce Daru’l-Hikme’de söz konusu ettiğimiz bir husus, propagandanın gücünü ve etkisini göstermesi … Devamını Oku
Bir Mektup
Gerek –bu köşe de dahil olmak üzere– yazı yazdığım muhtelif vasatlarda, gerekse yüzyüze iletişim imkânı veren seminer, konferans, sohbet ortamlarında arz ettiğim fikir ve düşünceler hakkında sizlerden azımsanmayacak miktarda mesaj geliyor. Bunlar arasında “tenkit” kabilinden olanlar da bulunuyor elbette. Yazdıklarından, bu köşeyi, Semerkand dergisi başta olmak üzere diğer yayın organlarında yer alan yazılarımı, Daru’l-Hikme’yi ve Rıhle dergisini yakından izlediği net bir şekilde anlaşılan bir okuyucu mektubu, pek çok özelliği sebebiyle “kayda değer” olarak anılmayı ve kayda geçirilmeyi … Devamını Oku
Çağdaş Bid’at Ehli
Kelam, Fırak veya Milel-Nıhel kitaplarında zikri geçen bid’at ehli kişi ve grupları nasıl bilirsiniz? Ehl-i Sünnet alimlerin onları tavsif ederken kullandığı bir kısım ifadeler, onların kişilikleri ve dindarlıkları hakkında bizde ne türlü bir kanaat oluşturmuştur? Şurası bir gerçek ki, onlar arasında İslam için ihlasla, gayretle çalışan, samimi, takvalı insanlar mevcut idi. Hatta böyleleri, sırf “ifsat” için çalışanlara kıyasla çoğunluktaydı. İbnu’l-Murtadâ, Mu’tezile’nin ileri gelenlerinden Amr b. Ubeyd’in 40 sene yatsı abdestiyle sabah namazı kıldığını ve 40 kere bütün … Devamını Oku
Meal Okuyarak Din Anlamak
Katolik Kilisesi’nin Hristiyanlık üzerindeki tekelini kırmaya dönük Protestan söylemin en temel unsuru, “İncil’i herkesin kendi dilinde okuması” idi. Burada bunun Hristiyanlık’ta ne tür bir dönüşüme yol açtığı sorusunun cevabıyla iştigal etmeyeceğim. Bu mesele, ayrıca müstakil olarak ele alınmayı hak edecek önemde. Ama burada bizim için daha önemli bir mesele var: Protestanlığın muharref İncil’i bireysel yorumların nesnesi haline getiren tutumundan bahis açıldığında, birileri, herkesin Kur’an’ı kendi dilindeki mealinden okumasının sakıncalarına işaret edilmesini, Katolikliğin Protestanlığa tepkisiyle ilişkilendiriyor. Oysa ortada … Devamını Oku