“Her şeyi bilen” tiplerin sayısının –gördükleri rağbetle orantılı biçimde– gün geçtikçe arttığı bir zaman diliminde “tevakkuf”tan söz etmenin ne kadar “aykırı” kaçtığının farkındayım. Ne de olsa “bilgi çağı”nda yaşıyoruz değil mi?! Bunu bile bile, yaşadığımız çağın “bilgi çağı” olması dolayısıyla bilgisizliğin her türünün “kötü” kabul edilmesi gerektiğini telkin eden yaklaşım konusunda tevakkuf etmenizi önereceğim. Eğer “Müslümanca düşünmek” diye bir şeyden söz etmek doğruysa, bunun ilk şartının, yerinde ve zamanında “tevakkuf”u işletmek olduğunu biliyorum çünkü… Hakkında “yeterli” bilgiye … Devamını Oku
Ed-Devvânî’nin Ruh Hakkındaki Görüşü
Felsefî Tasavvuf’un önemli isimlerinden Celâluddîn ed-Devvânî’yi (908/1502), Şerhu’l-Akâidi’l-Adudiyye isimli eseri ile tanırız. Bugün onun, M. Zâhid el-Kevserî merhumun takdim ve ta’likatıyla neşredilen Hakîkatu’l-İnsân ve’r-Rûhu’l-Cevvâl fi’l-Avâlim adlı küçük risalesinde “ruh” hakkında ortaya koyduğu yaklaşımını paylaşmak istiyorum sizinle. Yaygın kanaat, insanın ruh ve beden ikilisinden mürekkep olduğu tarzındadır. ed-Devvânî ise, peygamberlerin mucizelerini ve evliyanın kerametini muarızlara aklî bir yaklaşımla ispat maksadıyla 5 yıllık yorucu bir mesai sonunda kaleme aldığını söylediği mezkûr risalede (ki naşirin önsözü, el-Kevserî’nin takdim ve ta’likatıyla … Devamını Oku
İnsan, Özgürlük ve Mükellefiyet
Modernitenin meydan okumaları karşısında Müslümanlar’ın “İslam mani-i terakki değildir” türünden, çaresizlik içinde ve alelacele kotarılmış savunmacı söylemlerinden biri olarak dikkat çeken “Gerçek özgürlük Allah’a kulluktadır” önermesi, sizi bilmem ama bana oldum olası saçma gelmiştir. Bu cümleyi telaffuz edenler, ya ne söylediğini bilmeyen veya “özgürlük” ve “kulluk” kavramlarının içini boşaltmak suretiyle kaş yapayım derken göz çıkaran kimse olarak nitelendirilmeyi hak etmişlerdir. Zira bu iki kavram, barışması asla mümkün olmayan iki temel tercihi kristalize ediyor. Kur’an’ın tabiriyle insan, hakikat … Devamını Oku
- Page 2 of 2
- 1
- 2