İbn-i İshak ve “Siyer”i

Ebubekir Sifil1988, Dergi Yazıları, Dergilere Göre, İlim ve Sanat Dergisi, Yıllara Göre

Son zamanlarda kamuoyunu bir hayli meşgul eden “ Şeytan Ayetleri”, Selman Rüşdi ve “Garanik Olayı” ile birlikte İbn-i İshak ve El Vâkıdi gibi isimler de, adı geçen olayın aktarıcıları olmaları hasebiyle gündeme geldi. Bu isimler hakkında pek çok şey yazıldı ve söylendi. Ama nedense bu kişilerin Rical İlmi ve Cerh-Ta’dil açısından durumlarına hemen hiç değinilmedi.

Oysa bizce konunun net olarak anlaşılabilmesi ve sözü edilen olayı aktaranların durumlarının belirlenmesi, ancak bu açıdan yapılacak sağlıklı bir değerlendirme ile mümkün olacaktır. Ancak konuya girmeden önce bir hususa açıklık kavuşturalım; Bu yazının amacı ne “Şeytan Ayetlerini” tartışmak, ne de “Granik Olayı”nı irdelemektir. Ortaya koyacağımız husus, Cerh ve Ta’dil konusunda otorite olan alimlerin, İbn-i İshak hakkında verdikleri hükümler doğrultusunda, adı geçen tarihçiye ve “Siyer”ine nasıl yaklaşılması gerektiğidir. (el Vâk’ıdinin durumunu bir başka yazıda ele almaya çalışacağız inşaallah)

Ravilerin durumları, senet ve ilm-i rical, Hadis konusunda olduğu kadar Tarih konusunda da önemlidir. Zira bizlere kadar “tarihi gerçekler” olarak intikal eden olayların sıhhat derecelerini bilmenin yolu yalnızca hangi kaynakta yer aldıklarına bakmaktan değil, aynı zamanda kimler kanalıyla bize ulaştırıldığının araştırılmasından da geçmektedir. Bu açıdan, gönül isterdi ki, “Garanik Olayı” gündeme gelmeden çok daha önceleri, Hadis konusunda kariyer sahibi olanlarımız tarafından Rical bilgisi ve Senet ve Metin Eleştirisi konularında kamuoyu aydınlatılmış olsun ve bu konularda doyurucu çalışmalar yapılsın.

Bu hayati önemi haiz noktaya böylece parmak bastıktan sonra gelelim İbn-i İshak’ın ve “Siyer” inin durumuna:

Hakkında Söylenenler:

Cerh ve Ta’dil otoriteleri tarafından İbn-i İshak hakkında farklı şeyler söylenmiştir. Biz bunları iki grupta ele alacağız:

A- Tevsik edenler:

Hafız Zehebî: “O, Muhammed bin İshak bin Yesâr el Muttalibî el Medenî’dir ki Siyer sahibi (olup) siyer yazarlarının mevlası (efendisi, önderi)dır. Hz. Enes (r.a.)’ı görmüş ve bu tabakadan, el Makburî ve el A’rac’dan pek çok şey dinlemiştir. İbn-i İshak ilim denizlerinden bir denizdi. Zeki, hafızası kuvvetli, ilim öğrenmek için çok gayret gösteren birisi olup, haberler ve nesepler konusunda söz sahibi bir allame idi. Şu’be şöyle demiştir. ‘O, hadis konusunda Emirü’l mü’üminîndir.’ ( …) Ahmed b.Hanbel de onun hakkında: “Hasenü’l Hadis’tir.” demiştir. İbn-i İshak, doğru görüşe göre 151 yılında vefat etmiştir.[1]Zehebi, “el İber”; 1/216

El İclî: “ (Muhammed b. İshak ) sikadır.”

İbn-i Adiyy: “İbn-i İshak’ın pek çok hadisini araştırdım. Ancak aralarında onun kesin olarak ‘zayıf’ diye nitelendirmesine yol açan bir şeye rastlamadım.”

İbn-i Medînî: “Onun hadis(ler)i benim indimde sahihtir.”

Şu’be: “Saduktur.”

Ebu Zür’a: “(İbn-i İshak) ilim ehlinin büyüklerinin, kendisinden (rivayet) alma konusunda icma ettikleri bir kimsedir. Hadis ehli onu denemiş ve doğruluk ve hayır üzere olduğunu görmüşlerdir.

Ebu Hâtim: “( İbn-i İshak’ın ) hadisi yazılır.[2]Bu İfadeler için bkz. el İcli, ”Tahiru’s Sikat” ; s.400 – Zehebi, “Mizanul itidal” ; 3/478 ve İbn-i Hacer, “ Tehzibu’t Tehzib” ; 9/38

el Bedru’l Aynî: “İbn-i İshak, Cumhur indinde sika (:güvenilir) bir kimsedir. İbn-i Humam, “Şerh’ul Hidâye” (Fethu’l-Kadîr) de (1/31)şöyle der: ‘… İbn-i İshak’a gelince; gerek bizim indimizde ve gerekse muhakkik muhaddisler indinde onun sika olduğu konusunda herhangi bir şüphe söz konusu değildir’…”[3]el Bedru’l Ayni, “Umdetu’l Kari” ; 7/27

Yine onun güvenilir olduğunu ve kendisiyle ihticac edileceğini söyleyenler arasında İbn-i Seyyidinnâs[4]“Uyunu’l Eser” mukaddimesi; 1/8 vd. ve Abdulhayy el Leknevî[5]“er Ref’u ve’t Tekmil” ; 261 vd. de bulunmaktadır.

B- Ta’zifedenler:

Son devrin yetiştirdiği büyük araştırmacı ve muhaddis Zâhidü’l Kevserî, ehl-i tenkidden bir çoğunun İbn-i İshak’ı cerh ettiğini, kendisini destekleyenlerin de, bunu, bir takım şartlar öne sürerek yaptıklarını belirtmektedir.[6]M. Zahidu’l Kevseri, “Makalat” ; s.561 “Etît” hadisinin durumunu ve ravilerini incelerken Beyhakî, raviler arasında bulunan İbn-i İshak hakkında şunları söylemektedir:

“Bu hadisi Muhammed b.İshak b. Yesâr, Yakup b. Utbe’den münferiden rivayet etmiştir. “Sahih” sahipleri “Buhari ve Müslim” İbn-i İshak’la ihticac etmemişlerdir. Müslim b. Haccâc .Muhammed b. İshak ile -sayılarının 5 olduğunu sandığım ve başkalarının rivayet ettiği- sınırlı sayıdaki hadislere istişhad’da bulunmuş, keza Buhari de onu şevâhid meyanında, kendisinden rivayette bulunmaksızın zikretmiştir. Mâlik b. Enes kendisinden hoşnut değildi. Aynı şekilde Yahya b. Sa’id el Kattân da kendisinden rivayette bulunmazdı. Onun hakkında Yahya b. Ma’în, “O, hüccet değildir.” ve Ahmed b. Hanbel, “Ondan şu hadisler -yani megâzi vb.- yazılır. Ancak helal ve haram (konusunda bildiren hadisler) söz konusu olduğunda şöyle birilerini -ondan daha kuvvetlilerini- isteriz.” demişlerdir. (…) (Onu eleştirenler) onu, ehl-i kitaptan ve daha sonra zayıf kimselerden rivayette bulunması ve isimlerini tedlis etmesi noktasından kınamışlardır. Sika birisinden rivayette bulunur ve ondan işittiği de tebeyyün ederse, imamlardan bir cemaat, onun bu türlü rivayet(ler)inin kabul edilmesinde bir beis görmemişlerdir…”[7]Beyhaki, “el Esma ve’s Sıfat” ; s.418-419

İbni Cevzî de “Rü’yet” hadisini incelerken şöyle der: “Bu hadis sahih değildir. Muhammed b. İshak bu hadisin rivayetinde teferrüd etmişdir. Mâlik ve Hişam b. Urve, İbn-i İshâk’ı tekzib etmişlerdir.[8]Ebu’l Ferec Abdurrahman İbnu’l Cevzi, “el İlelu’l Mütenahiye” ; 1/38 İbn-i Humam’ın yukarıda geçen ifadeleri, İbni Cevzî’nin bu sözlerini red sadedindedir. Ne var ki İbn-i Humam da bu sözlerinin sonunda şöyle demektedir: “İbni İshak sika ve sadûktur. Şu kadar var ki, “An’ane” yaptığı zaman hüccet olarak kabul edilmez.”[9]İbn-i Humam, a.g.e; 1/31

Muvaffak el Havârizmî’nin “Menâkıbu Ebî Hanîfe” adlı eserinde, İmam Ebu Yusuf’un, bir süre İbn-i İshak’tan siyer ve meğâzî dinlemesi üzerine İmam-ı Azam’ın tepki gösterdiği ve “Döndüğün zaman ona Tâlût’un öncüsü kimdi ve Câlut’un bayrağı kimin elindeydi diye sor.” dediği anlatılmaktadır. Bu olay üzerinde duran Kevserî şunları söylemektedir: “…İbn-i İshak, kendisine birçok bid’at nisbet edilen bir kimsedir. Nitekim “Şerhu İleli’t Tirmizî” adlı eserinde bunu İbn-i Receb de belirtmektedir. Dolayısıyla İbn-i İshak’ın, Ebu Hanîfe indinde, kendisinden razı olunmayan biri olmasına bir engel yoktur…”[10]Zehebi’nin “Menakibu’l İmam Ebi Hanife” sine yazdığı talik; s.59

İBN-İ İSHAK’IN “SİYER”İ


Muhammed Hamidullah’ın bu esere yazdığı mukaddimeden de anlaşılacağı üzere İbn-i İshak’ın siyerini pek çok kişi rivayet etmiştir.[11]“Siret-i İbn-i İshak” Terc. s.59 Ne ki bu raviler arasında, tekzip edilenler, hüccet olarak kabul edilmeyenler, taz’if edilenler, rivayetleri terk edilenler ve hakkında ihtilaf edilenler bulunmaktadır. Meselâ, Hamidullah’ın Hatib Bağdâdî’den naklen, bu rivayetler arasında en üstün olduğunu söylediği rivayet sahibi Seleme b. el Fadl er Râzî, muhtelefun fih biridir ve Ebu Hâtim onun hakkında, “kendisiyle ihticac edilmez.” demiştir. Bu zatın ravisi olan Muhammed b. Humeyd er Râzî de pek çok tenkitçi tarafından şiddetli bir şekilde tekzip edilmiş muhtelefun fih birisidir. İbni Cerir et Taberî de Muhammed b. İshak’ın rivayetlerini bu şahıs tarikiyle aktarmıştır. İbn-i İshak’ın kitabını İbn-i Hişam’ın kendisinden aktardığı Ziyâd b. Abdullah el Bikâ’î de muhtelefun fih’tir ve Nesaî tarafından taz’if edilmiştir. İbn-i Medînî bu zatın rivayetlerini terketmiş ve hakkında Ebu Hâtim, “Onunla ihticac edilmez.” denmiştir.[12]Bütün bu rivayetler için bkz. Kevseri, “Makalat”; s.561-562

Bu konuda Aliyyül Kârî de şunları söylemektedir: “Megâzî’ye gelince, Muhammed b.İshâk’ın kitabı, bu konuda yazılanların en ünlülerindendir. (Ancak kendisi) ehl-i kitap’tan nakillerde bulunurdu.”[13]Aliyyül Kari, “el Mevzuatu’s Suğra”; s.226

İbn-i İshak’ın “Siyer”i hakkındaki sözlerimizi, Kevserînin bir değerlendirmesiyle bağlayalım: “Megâzî ilminde İbn-i İshak’ın, sağlam yöntemlere dayandığı pek azdır. Megâzî konusunda İbni İshak’ın ilminden razı olanlar da bunu, bilinen şartlarla yapmışlardır.[14]Zehebi’nin a.g. eserine yazdığı talik; s.59

Sonuç


Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuş odur ki, Muhammed b. İshak’ı tevsik edenlerin bulunduğu bir gerçek olmakla birlikte bunlar arasında, kendisinden hadis yazılamayacağını belirtenler de yer almaktadır. Buna karşın bu kategoride bulunanların söylediklerinin aksine, onu hüccet olarak kabul etmeyenler de azımsanacak sayıda değildir. Buharî ve Müslim’in, onun hadislerini yalnızca istişhad için almaları -ve üstelik bunu da sınırlı sayıdaki hadisler için yapmaları-, ehl-i kitab’dan ve zayıf kimselerden rivayette bulunması ve tedlis yapması, bütün bunların üzerine de, “Siyer”ini rivayet edenlerden bazılarının cerhedilmiş ve muhtelefun fih kimseler olması, İbn-i ishak’a ve “Siyer”ine daha bir dikkatle ve hakkında söylenenleri sürekli göz önünde bulundurarak yaklaşmamızı kaçınılmaz kılmaktadır.

İlim ve Sanat Dergisi – Eylül 1988

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Zehebi, “el İber”; 1/216
2 Bu İfadeler için bkz. el İcli, ”Tahiru’s Sikat” ; s.400 – Zehebi, “Mizanul itidal” ; 3/478 ve İbn-i Hacer, “ Tehzibu’t Tehzib” ; 9/38
3 el Bedru’l Ayni, “Umdetu’l Kari” ; 7/27
4 “Uyunu’l Eser” mukaddimesi; 1/8 vd.
5 “er Ref’u ve’t Tekmil” ; 261 vd.
6 M. Zahidu’l Kevseri, “Makalat” ; s.561
7 Beyhaki, “el Esma ve’s Sıfat” ; s.418-419
8 Ebu’l Ferec Abdurrahman İbnu’l Cevzi, “el İlelu’l Mütenahiye” ; 1/38
9 İbn-i Humam, a.g.e; 1/31
10 Zehebi’nin “Menakibu’l İmam Ebi Hanife” sine yazdığı talik; s.59
11 “Siret-i İbn-i İshak” Terc. s.59
12 Bütün bu rivayetler için bkz. Kevseri, “Makalat”; s.561-562
13 Aliyyül Kari, “el Mevzuatu’s Suğra”; s.226
14 Zehebi’nin a.g. eserine yazdığı talik; s.59