Ulemamız, İslam’ın özünü şu üç hadisin teşkil ettiğini söyler: “Ameller niyetlere göredir…” “Helal bellidir; haram da bellidir. Bu ikisi arasında ise şüpheliler vardır…” “Üstüne vazife olmayan işleri terk etmesi, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.” Dikkat edilirse bu hadislerden ilki “niyet/maksat”la ilgilidir ve her işin başlangıcını (dolayısıyla da sonunu) tayin eder. Bir işten maksat/niyet neyse, hüküm de ona göre olacağından, tashih-i niyet her işin başıdır. “De ki, “Benim namazım da, sair ibadetlerim de, hayatım da, ölümüm de Alemlerin Rabbi olan … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-19
Bediüzzaman da tıpkı dönemindeki ulemanın çoğunluğu gibi, “hürriyet, adalet, müsavat” sloganları eşliğinde Sultan Abdülhamid aleyhdarlığı yapmayı “İslam’ın gereği” olarak görüyor ve bu çerçevede hareket ediyordu. Bir evvelki yazıda Risale-i Nur’dan naklettiğim pasajlar onun meseleye bakışını kendi ifadeleriyle net biçimde ortaya koymaktadır. Muhterem Kadir Mısıroğlu bu olayı şöyle veriyor: “Rahmetli Celâlettin Öktem hocadan dinlediğime nazaran, II. Meşrûtiyet arifesinde İstanbul’a gelen Said-i Nursî merhum o zaman Dârulfünûn’a tahsis edilmiş olan Zeyneb Kâmil Konağı’nda bir konferans vermiş. Bu konferansta Sultan … Devamını Oku