Abdullah Aziz ismiyle mail kutuma mesaj bırakan bir kardeşim soruyor: “Bir yazınızın sonunda aynen şöyle yazmışsınız: “Türk Müslümanlığında buluşmaya ne dersiniz?” Böyle bir düşünce İslam’a sığar mı? Sizin adınıza çok üzüldüm. Yoksa bu cümle size ait değil mi?” Cevaba geçmeden önce bir hususu belirtmek istiyorum: Şimdiye kadar arkasında dur-a-madığım birşey söylemedim, söylediklerimin arkasında durmakta da bir lahza dahi tereddüt etmedim. Ama başıma gelmesinden en çok korktuğum birkaç durumdan birisi ile karşı karşıya bulunmanın verdiği bir kırılma yaşıyorum … Devamını Oku
Hasbihal
Bu köşenin müdavim okuyucularından gelen iletilerin yoğunluğu dolayısıyla zaman zaman yazılara ara vermem ve ta’miminde fayda bulunan iletileri buraya taşımam gerekiyor. Ancak bugünkü daha çok “çay molası” gibi bir şey olsun istedim. Bu iletilerden biri Serkan Maznun’a ait. Serkan kardeşim aslında M. Şevket Eygi ağabeye bir soru sormuş, ama onun internet adresini bulamadığı için soruyu bana yönlendirmiş: Söylediğine göre muhterem Eygi’nin, benim şu anda hatırlayamadığım bir yazısında Hz. İsa (a.s)’nın çarmıha gerildiği anlamına gelecek bir cümlesi olmuş. … Devamını Oku
Hz. Hüseyin, Kerbela ve Yezid B. Mu’aviye
Muharrem’in 10. gününü, aşure tatlılarını ve Kerbela’yı anma ritüellerini geride bıraktık. En çok belki de Pakistan’da kan kaybından ölenler ve bir de “tören”lerden enstanteneler kaldı hafızalarda… Bundan 8-10 yıl kadar önce büyük Malikî fakihi ve hadis hafızı Ebû Bekir b. el-Arabî’nin el-Avâsım mine’l-Kavâsım‘ının, Muhibbuddîn el-Hatîb tahkik ve ta’likiyle neşredilen kısmını (İbnu’l-Arabî’nin bu eserinin tamamı daha sonra Ammâr Tâlibî tahkikiyle yayımlandı) okurken bir husus dikkatimi çekmişti: Hz. Hüseyin’e, Efendimiz (s.a.v)’in ne kadar sevdiğini bildiğimiz o aziz torununa reva … Devamını Oku
İslam Modernistleri ve Dinlerin Birliği Meselesi
Değişik vesilelerle birçok kere vurguladığımız gibi İslam Modenistleri, –yaptıkları tesbitler arasında büyük oranda benzerlikler veya aynîlikler bulunmakla birlikte– tek tek fertler olarak çözüm önerileri noktasında önemli görüş ayrılıkları içindedirler. Bu, Modernizm’in kısa sayılabilecek geçmişinde böyle olduğu gibi, günümüzde de böyledir. Kur’an’ın sükût ettiği hususlarda Sünnet’e başvurulması gerektiğini söyleyenlerden, bu durumda içtihad kurumunun devreye girmesi gerektiğini, hatta Kur’anın normatif özellikteki ayetlerinin bağlayıcı olmadığı tezini savunanlara; Sünnet’i toptan tarihsel görme eğiliminde olanlardan, elimizdeki Sünnet malzemesinin yeni bir bakış açısıyla … Devamını Oku
- Page 2 of 2
- 1
- 2