Milletimiz bu “cambaza bak” numarasına kanacak ya da çaresizlikten kanmış gibi yapıp susup oturacak dönemleri çoktan geride bıraktı! Gerektiğinde kan tükürür, kızılcık şerbeti içtik deriz; kırılan kolu yen içinde tutarız. Ama varlığını bu milletin değerleriyle savaş üzerine bina etmiş iç ve dış ifsat şebekelerinin aşağılık emellerine hizmet etme ya da işlerini kolaylaştırma anlamına gelecek bir tutum içine girmeyi kendimize saygısızlıktan öte, vatana-millete ihanete eş sayarız.
Gündem Hakkında
Sn. Cumhurbaşkanım! Masumiyet peygamberlere mahsustur. Her beşer gibi siz de yanılabilir, yanıltılabir, hata yapabilirsiniz. Ben hata yaparsam en fazla yakın çevrem zarar görür. Ama siz hata yaptığınızda bedelini bütün millet öder. Türkiye’yi 15 Temmuz’a götüren süreç fazlasıyla öğreticidir. Lâ yuhtî ve lâ yüs’el değilsiniz. Bu sebeple hiçbir çıkar gözetmeden, sadece Allah rızası için size doğruyu söylemeye çalışanlardan rahatsızlık duymamalısınız. Ve yine tam da bu sebeple etrafınızda mevcut birbirinden değerli insanlar yanında, gerektiğinde size yanlış gelen şeyler söyleyebilecek insanlara da yer vermeniz ülkenin yararına olacaktır. İstişarenin hikmeti de buradadır. Farklı düşünen insanlar yoksa istişare de yoktur.
Mezhebi Dinleştirmek, Dini Mezhepleştirmek
Sayın Cumhurbaşkanı’nın İran dönüşü Kutlu Doğum Haftası açılış programındaki konuşmasında kullandığı bir kısım ifadeler İslamî hassasiyet sahibi kamuoyunda farklı değerlendirmelere yol açtı. İlmî sorumluluk gereği bu mesele hakkında doğru bildiğimi söylemek durumundayım. Önce kısaca ne dediğine bakalım, ardından düşüncelerimi paylaşayım: “Allah’ın salat ve selamı, efendimiz, rehberimiz, canlar canı Muhammed Mustafa’nın ve Ehl-i Beytinin üzerine olsun. Allah’ın selamı Ashab-ı Kiram’ın ve 14 asırdır tüm insanlığı aydınlatan tüm alimlerin, evliyaların, gönül insanlarının üzerine olsun. (…) Bizim Sünnîlik diye bir … Devamını Oku