Tevrat ve İncil’deki Nur-1

Ebubekir Sifil2006, 2006 Yılı, Gazete Yazıları, Haziran 2006, Haziran Ayı 2006 OS, Okuyucu Soruları

Soru

Maide 44-52 arası geçen ayetlerde İncil’de de nur olduğu, İncil ehlinin onunla hükmetmesinin istendiği, ümmetler arasındaki ihtilafların ahirette çözüme kavuşacağı, bu manada hayırlarda yarışılması gerektiği gibi bazı görüşler ifade edilerek, Kur’an da İncil ve Tevrat’ın lafzi anlamda bozulduğuna yönelik herhangi bir hüküm olmadığını iddia edenler var. Hatta Bahattin Sağlam’ın Tevrat tefsiri bile var. Maide 44-52 arasının tefsirini yapabilirseniz müteşekkir kalacağım.

Cevap

Okuyucuya bu son derece önemli meseleyi gündeme getirdiği için teşekkür ederek başlayalım ve önce ilgili ayetlerin mealini görelim:

  1. “Gerçekten biz, içinde bir hidayet ve nur bulunan Tevrat’ı indirdik. Kendilerini Allah’a teslim etmiş peygamberler, Yahudiler’e onunla hükmederlerdi. Rabbanîler ve ahbar da, Allah’ın Kitabı’nı muhafaza ile görevli olmaları ve üzerine nazır ve murakıp bulunmaları hasebiyle onunla hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın; benden korkun ve benim ayetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.
  2. Tevrat’ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak (karşılık ve cezadır). Yarala(mala)r da kısas(a bağlanmış)tır. Kim bunu (kısası) bağışlarsa, o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.
  3. Onların izleri üzerine arkalarından Meryem oğlu İsa’yı, kendisinden önce gelmiş bulunan Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderdik ve ona, içinde bir hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı tasdik eden, takva sahipleri için bir hidayet ve öğüt olan İncil’i verdik.
  4. İncil ehli de Allah’ın onda indirdiğiyle hükmetsin. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.
  5. Sana da, önünde bulunan kitapları tasdik edici ve onlara bir şahit olmak üzere bu Hak Kitab’ı indirdik. Onun için sen de aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak sana gelen Hak’tan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat sizi, her birinize verdiği şeylerde imtihan edecek. O halde durmayın, hayırlı işlerde yarışın. Nihayet dönüşünüz hep Allah’adır. O zaman O, hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyleri(n hakikatini) size haber verecektir.
  6. Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin birinden seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah’ın hükmünden yüz çevirirlerse bil ki, Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkmışlardır.
  7. Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Allah’tan daha güzel hüküm verecek kimdir? Fakat bunu, kesin inananlar anlar.
  8. Ey iman edenler! Yahudiler’i ve Hristiyanlar’ı dost edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin yaranıdırlar. İçinizden her kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimlere hidayet vermez.
  9. Kalplerinde hastalık olanları görürsün ki, onların içine koşar dururlar, “Ne yapalım, tersine bir devrin başımıza dönmesinden korkuyoruz” derler. Umulur ki Allah yakında o fethi ihsan eder yahut katından bir emir buyurur da, içlerinde gizlediklerinden pişman olurlar.”

Mü’minler’le Ehl-i Kitap arasındaki ilişkileri düzenleyen, Ehl-i Kitab’ın durumunu açıklığa kavuşturan, dolayısıyla tarih boyunca yaşananlara olduğu gibi günümüze de ışık tutan Kur’an pasajlarının bir bölümünü oluşturan bu ayetler üzerinde hayli spekülasyon yapıldığı hepimizin malumu.

Eğer Kur’an ayetlerinin bir kısmının “tarihsel”, yani dönemini kapatmış, miadını doldurmuş olduğu görüşünü benimseyenlerden değilsek, bu ayetlerin ve muhtevaları bunlarla ilişkili olan diğerlerinin bugün bize ne söylediğini titizlikle tahlil etmek durumundayız.

Anlaşılan o ki, önümüzdeki birkaç yazıyı bu konuya tahsis edeceğiz.

Milli Gazete – 18 Haziran 2006