Soru:
“Okul ders kitaplarını orijinalinden değil de kopyasını -ki bu kopyalama ve çoğaltma işlemi genelde izinsiz ve yayınevinin rızası olmadan yapılıyor- satın almak caiz olur mu? Birçok kişi orijinal değil de izinsiz çoğaltılmış ucuz nüshaları tercih ediyor; ama bunu tercih etmeyip pahalı da olsa orijinalinden alanların ve telif hakkı sahiplerinin hakkına girilmiş olmuyor mu?
Elektronik aletler, giyim ve kitap-kaset gibi sektörler başta olmak üzere birçok alanda korsan piyasası var. Bunlar orijinal marka sahiplerinin genellikle rızası olmadan çoğaltılıp satılıyor. Bu ürünleri satmak ve satın almak caiz olur mu? Bu konudaki hüküm üründen ürüne değişir mi?”
Cevap:
Öncelikle belirtelim ki, herhangi bir ticarî faaliyette bulunurken piyasada tekel oluşturmak ve bunun sağladığı avantajla tüketiciyi kendisine “mahkûm etmek” doğru değildir. Doğrusu, hangi konuda olursa olsun ticaretle uğraşanların, fiyatların aşırı yükselmesine ya da aşırı düşmesine sebebiyet verecek, yani gerek meslekdaşlarının gerekse tüketicinin mağduriyetine yol açacak davranışlarda bulunmaktan kaçınmasıdır.
Eğer böyle bir “tekelci” anlayışa geçit verilmesi söz konusu olmaksızın farklı seçenekler ve/veya makul fiyatlar söz konusu ise, bu durumda hangi meta olursa olsun orijinalini tercih edip almak ve satıcının zarara uğramasına meydan vermemek gerekir.
Ancak bazı örneklerde görüldüğü gibi okul, ısrarla belli bir kitap üzerinde duruyor ve o kitabın satıcısı/yayınevi de aşırı fiyat uyguluyorsa, bu durumda tüketicinin mağduriyeti söz konusu olmakta, dayatılan fiyatı veremeyecek ya da verirken zorlanacak durumdaki ailelerin, kopya nüshaya yönelmekten başka bir seçeneği kalmamaktadır.
Elektronik aletler ve giyim konusundaki problem, belli bir markanın sahibinin izni olmaksızın o marka kullanılarak –bir anlamda “fason”– üretim yapılmasıyla ortaya çıkıyor. Burada ilk adımda, izni ve bilgisi olmadan markası kullanılan marka sahibi ile bu işi yapan arasında, ikinci adımda da markaya güvenerek malı alan tüketici ile fason malı üreten/satan arasında bir “hak geçmesi” söz konusudur. Eğer bu malı üreten/satan kişi/firma, tüketiciyi, gerçek durum hakkında uyarmıyorsa, sorumluluk ona aittir.
Kitap, kaset, CD vb. gibi telif hakkı kapsamına giren ürünlerin de, hak sahiplerinin izni ve bilgisi dışında “korsan” tabir edilen yasa dışı yollardan üretilmesinin caiz olmadığı açıktır.
Ancak burada bir hususu parantez içine almamız yerinde olacak: Nasıl ki benim yazdığım bir kitabın bir kısmının veya tamamının fotokopisi çekilip, satın alacak durumu olmayan birisine verilmesi, ya da Millî Gazete‘de yazdığım yazıların, fotokopi yoluyla çoğaltılıp dağıtılması durumunda, yapılan işi “korsan faaliyet” olarak telakki etmek doğru olmaz ise –zikrettiğim örnekler aynıyla vakidir–, malî durumu yerinde olmayanların, İslamî hizmet çerçevesinde ve ticarî amaç taşımaksızın kaset ve CD kopyalamasını da bu kapsamda değerlendirmemek yerinde olur. Allahu a’lem…
Esasen özellikle ilmî ve fikrî eserleri, istifade etmek isteyen, ancak maddî durumu müsait olmadığı için mahrum kalan kesimlere ulaştırmak, bizatihi ilmî faaliyetin kendisi gibi bir yükümlülüktür ve bu hayatî fonksiyonu yerine getirecek yapılanmalara şiddetle ihtiyaç vardır.
Milli Gazete – 20 Kasım 2005