Soru
Sünnet olmanın erkekler için hükmü nedir? Bununla ilgili hadisler var mı? Sünnet olmayan kişinin sorumluluğu nedir? (dinen kınanır mı?) Beldemiz de zihinsel özürlü 11 yaşında bir çocuğumuz var. Sünnet olduğunda birkaç gün bakmak meşakkatli olacağından ailesine ne diyebilirim?
Cevap
Efendimiz (s.a.v)’in, “Beş şey fıtrattandır: Sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, tırnakları kısaltmak, koltuk altlarını tıraş etmek ve bıyıkları kısaltmak”[1]el-Buhârî, “Libâs”, 61; Müslim, “Tahâre”, 49… Hadis kitaplarının ilgili bölümlerinde hıtan hakkındaki rivayetleri topluca görmek mümkündür. buyurduğu malumdur. Sünnet olmak (hıtân), Hz. İbrahim (a.s) ile başlamış peygamberî bir ameldir. Rivayetler, Hz. İbrahim (a.s)’ın 80 yaşını geçkin iken, hatta 120 yaşında sünnet olduğunu bildirmektedir.[2]İbn Hacer, rivayetlerin çoğunluğunun, Hz. İbrahim (a.s)’ın sünnet olma yaşını 80 olarak verdiğini söyler. Bkz. Fethu’l-Bârî, XI, 89.
İbn Abdilberr, sünnet olmanın ve tırnakları kesmenin Hz. İbrahim (a.s)’ın “milleti”[3]Buradaki “millet” kelimesi, “gidilen yol” anlamındadır. (et-Tânevî, Keşşâfu Istılâhâti’l-Funûn, II, 1346.) Dolayısıyla bu kelime aslı itibariyle sünnet, … Continue reading olduğu konusunda ulema arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığını ve ulemanın ekseriyetinin de, sünnet olmanın peygamberlerin müekked sünneti ve fıtrattan olduğu görüşünü benimsediğini söyler.[4]İbn Abdilberr, et-Temhîd, XXI, 58.
Sünnet olmanın hükmü ulema arasında ihtilaflıdır. Sahabe’den İbn Abbâs (r.a) ve daha sonraki kuşaklardan İkrime ile Câbir b. Zeyd, sünnet olmayan kimsenin kestiğinin yenmeyeceği ve şahitliğinin kabul edilmeyeceği görüşünü benimsemiştir. ez-Zührî, İslam’a yeni girmiş kimse yaşı ilerlemiş olsa bile, sünnet olmasının emredildiğini söylemiş, Atâ ise şöyle demiştir: “İslam’a yeni giren bir kimse sünnet olmadıkça Müslümanlığı tamam olmaz. İsterse bu kimse 80 yaşında olsun.”
Ulemanın büyük çoğunluğu da sünnetsiz kimsenin kestiğinin yenebileceğini, şahitliğinin makbul olacağını, haccının ve diğer ibadetlerinin de sahih olacağını söylemiştir.[5]Bütün bu görüşler için bkz. Abdürrezzâk, el-Musannaf, XI, 175; İbn Abdilberr, a.g.e., XXI, 62.
Dört mezhebin içtihadına gelince, Şafiiler’e ve Hanbelîler’e göre hıtan vacibdir. [6]en-Nevevî, el-Mecmû’, I, 338; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 100. Malikî mezhebine mensup bir kısım alimler, hıtanın farz olduğu görüşünü benimsemiş ise de[7]İbn Abdilberr, a.g.e., XXI, 58. İmam Mâlik ve mezhebin diğer ulemasına göre sünnettir.[8]el-Karâfî, ez-Zehîre, XIII, 279.
Hanefî mezhebinde de hıtan sünnettir. Ancak meşru bir mazerete binaen terk edilebilir. Sünnet olmaya dayanamayacak kadar yaşlı olmak böyledir. Ancak bir kimse meşru bir mazereti yokken hıtan sünnetini terk ederse, tıpkı fasık gibi şahitliği kabul edilmez.[9]el-Kâsânî, Bedâi’u’s-Sanai’, V, 401. Tenvîru’l-Ebsâr sahibi şöyle der: “Sünnet olmak İslam’ın şiarlarındandır. Bir memleket ahalisinin tamamı sünnet olmayı terk edecek olursa, devlet onlarla savaşır.”[10]İbn Âbidîn tercümesi, XVII, 302.
Zihinsel özürlü kimse “mükellef” olmadığı için onu sünnet etmek gerekli değildir. Dolayısıyla doğru olan, hem kendisine, hem de yakınlarına sıkıntı verecek olan bu tarz bir muameleye hiç girişmemektir.
Milli Gazete – 18 Eylül 2007
Kaynakça/Dipnot
↑1 | el-Buhârî, “Libâs”, 61; Müslim, “Tahâre”, 49… Hadis kitaplarının ilgili bölümlerinde hıtan hakkındaki rivayetleri topluca görmek mümkündür. |
---|---|
↑2 | İbn Hacer, rivayetlerin çoğunluğunun, Hz. İbrahim (a.s)’ın sünnet olma yaşını 80 olarak verdiğini söyler. Bkz. Fethu’l-Bârî, XI, 89. |
↑3 | Buradaki “millet” kelimesi, “gidilen yol” anlamındadır. (et-Tânevî, Keşşâfu Istılâhâti’l-Funûn, II, 1346.) Dolayısıyla bu kelime aslı itibariyle sünnet, tarikat, din kelimeleriyle eş veya yakın anlamlıdır. Nitekim Kur’an’da “Millete ebîkum İbrâhîm” buyurulur ki (22/el-Hâcc, 78), aynı anlamdadır. Millet kelimesi bilahare kısmen anlam kaymasına uğramıştır. Dilimizdeki kullanımının hayli farklı olduğu buradan kolayca anlaşılmaktadır. |
↑4 | İbn Abdilberr, et-Temhîd, XXI, 58. |
↑5 | Bütün bu görüşler için bkz. Abdürrezzâk, el-Musannaf, XI, 175; İbn Abdilberr, a.g.e., XXI, 62. |
↑6 | en-Nevevî, el-Mecmû’, I, 338; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 100. |
↑7 | İbn Abdilberr, a.g.e., XXI, 58. |
↑8 | el-Karâfî, ez-Zehîre, XIII, 279. |
↑9 | el-Kâsânî, Bedâi’u’s-Sanai’, V, 401. |
↑10 | İbn Âbidîn tercümesi, XVII, 302. |