Soru
(…) Abdullah b. Sebe hakkındaki ihtilafın durumu nedir? Yani böyle biri var mı yok mu? Ayrıca Hz Ali’nin ilah olduğunu söyleyenleri yakması olayı da sahih mi? Hocam aydınlatırsanız çok teşekkür ederim.
Cevap
Abdullah b. Sebe’ isimli bir şahsın aslında hiç var olmadığı, onun ismi etrafında nakledile gelen olayların tamamının kurgudan ibaret olduğu, bir kısım araştırmacılarla İmamiye Şiası’na mensup bazı kimseler tarafından son zamanlarda ortaya atılmış bir iddiadır.
Bu iddianın ortaya atılış sebebi, Şia dediğimiz yapı içindeki birtakım aşırı grupların inançlarının Abdullah b. Sebe’ tarafından ileri sürülen görüşlere dayanıyor oluşudur.
Önemine binaen bu konu etrafında müstakil çalışmalar yapılmış, kitaplar ve karşılıklı reddiyeler kaleme alınmıştır. Halen Şia içinde –azınlık olduklarını söyleyebileceğimiz– bir kesim, böyle bir şahsın hiç var olmadığı iddiasını devam ettirirken[1]Murtadâ el-Askerî’nin Abdullah b. Sebe isimli iki ciltlik eseri ile Tâhâ Hüseyin’in Ali Ve Benûh isimli kitabı İbn Sebe’ diye birinin aslında hiç var olmadığı … Continue reading, bir kesim bu noktada daha makul davranmakta ve İbn Sebe’in tarihsel varlığını kabul etmektedir.
İbn Sebe’in varlığını kabul etmeyenlerin, ilmî delillere dayanmaktan ziyade, meseleyi “söylem” ve “demagoji” seviyesinde ele almayı tercih ettiği dikkat çekiyor. Doğrusu böyle davranmaktan başka yolları da yok. Çünkü bizzat şii kaynaklar İbn Sebe’in varlığını açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Birkaç örnek zikredecek olursak:
- İmam Muhammed el-Bâkır (rh.a)’den: “Abdullah b. Sebe’ kendisinin peygamber, Emîru’l-Mü’minîn (-Hz. Ali- a.s)’ın da ilah olduğunu iddia ederdi. Bu durumdan haberdar olan Emîru’l-Mü’minîn (a.s) onu çağırttı ve durumu sordu. İbn Sebe’, iddiasını ikrar etti ve “Evet, Sen O’sun. Kalbime öyle ilham olundu ki sen Allah’sın, ben de peygamberim” dedi. Emîru’l-Mü’minîn (a.s), “Yazıklar olsun sana! Şeytan seni boyunduruğuna almış. Anan seni kaybetsin, bu söylediklerinden dön ve tevbe et” dedi. Ancak o buna yanaşmadı. Bunun üzerine onu hapsetti ve üç gün kendisini tevbeye çağırdı. Tevbe etmeyince, onu ateşe atıp yaktı.”[2]Bu ve daha başka rivayetler için bkz. el-Keşşî, Ma’rifetu Ahbâri’r-Ricâl, 70 vd.
- “(…) Sebeiyye: Abdullah b. Sebe’ taraftarları. İbn Sebe’; Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Sahabe’ye açıktan ta’n ve onlardan teberri eder, bunu da kendisine Ali (a.s)’ın emrettiğini söylerdi. Ali kendisini yakaladı ve bu durumu sordu. O da ikrar etti. Bunun üzerine öldürülmesini emretti. Ancak halk ayaklanıp Ali’ye gelerek, “Ey Mü’minlerin Emiri! İnsanları sizin, Ehl-i Beyt’in muhabbetine, senin velayetine ve senin düşmanlarından uzaklaşmaya çağıran bir kimseyi öldürecek misin?” dediler. Bunun üzerine Ali onu Medain’e sürdü. Ali (a.s)’ın arkadaşlarından ilim ehli bir grup, Abdullah b. Sebe’in yahudi iken Müslüman olup Ali (a.s)’a arka çıktığını, Yahudiliği döneminde bu iddiayı Musa (a.s)’dan sonra Yuşa b. Nûn hakkında dile getirdiğini nakletmiştir. Müslümanlığı döneminde de Hz. Peygamber (s.a)’in vefatından sonra Ali (a.s) hakkında buna benzer bir iddia ortaya attı.. Ali (a.s)’ın imametinin farz olduğunu dile getiren ilk kişi odur…”[3]en-Nevbahtî, Fıraku’ş-Şî’a, 32 vd.
Bir diğer şii kaynağın nakline göre Hz. Ali (r.a), “Biriniz namazı bitirdiği zaman ellerini semaya kaldırsın…” demiş, orada bulunan İbn Sebe’, “Allah her yerde değil midir ey Mü’minlerin Emiri?” diye sormuş, Hz. Ali (r.a) “Evet” diye karşılık vermiş, İbn Sebe’, “O zaman niçin ellerimizi semaya kaldırıyoruz?” diye sorunca da, 51/ez-Zâriyât, 22. ayetini okuyarak rızkın da semadan istendiğine dikkat çekmiştir.[4]Muhammed b. Ali el-Kummî, Men Lâ Yahduruhu’l-Fakîh, I, 508-9; el-Hasen b. Ali el-Harrânî, Tuhfetu’l-Ukûl, 83-4. Ayrıca bkz. el-Meclisî, Bihâru’l-Envâr, II, 217.
İbn Sebe’in tarihsel bir kişilik olduğunu dile getiren şii kaynaklardan daha fazla nakil yapmak mümkündür. Ancak zikredilenlerin yeterli olduğu düşüncesiyle daha fazla nakli zait görüyorum.
Devam edecek.
Milli Gazete – 2 Ekim 2011
Kaynakça/Dipnot
↑1 | Murtadâ el-Askerî’nin Abdullah b. Sebe isimli iki ciltlik eseri ile Tâhâ Hüseyin’in Ali Ve Benûh isimli kitabı İbn Sebe’ diye birinin aslında hiç var olmadığı iddiasını savunan çalışmalardandır. |
---|---|
↑2 | Bu ve daha başka rivayetler için bkz. el-Keşşî, Ma’rifetu Ahbâri’r-Ricâl, 70 vd. |
↑3 | en-Nevbahtî, Fıraku’ş-Şî’a, 32 vd. |
↑4 | Muhammed b. Ali el-Kummî, Men Lâ Yahduruhu’l-Fakîh, I, 508-9; el-Hasen b. Ali el-Harrânî, Tuhfetu’l-Ukûl, 83-4. Ayrıca bkz. el-Meclisî, Bihâru’l-Envâr, II, 217. |