Soru: Kasten oruç bozanlar için 60 gün keffaret orucu var mıdır? Böylesi önemli bir hüküm neden Kur’an’da yok? (Oruç keffareti konusunda) alimler arasında çok büyük ihtilaflar var. Hanefî ve Malikî mezhebinde cinsel temas ve yeme-içme keffareti gerektirirken Şafiî, Hanbelî ve Şiiler’de yalnız cinsel temas keffareti gerektiriyor. Malum, bir insanın 60 gün oruç tutmasıyla tutmaması arasında dağlar kadar fark var. Bazılarına göre de keffaret yok. (Said b. Cübeyr, Katade, İbrahim en-Nehaî bu görüşteymiş. Ayrıca Mustafa İslamoğlu, Musa Carullah da bu görüşte.) İlgili rivayetleri bildiğinizi düşündüğüm için nakletmiyorum. Rivayetlerdeki çelişki de ayrıca düşündürücü. Zira bir rivayette “bozulan oruç için 1 gün tut” anlamında bir metin var. (Kütüb-i Sitte, Ebu Hureyre’den.) Mustafa İslamoğlu diyor ki: Alimler aynı hadisin Ahmed b. Hanbel’deki varyantına baksalardı böyle bir fetva vermezlerdi. Zira Kütüb-i Sitte’deki rivayetlerin baş ve son kısmı yok; sadece bir kısmı varmış. Yani rivayet yarım nakledilmiş. Bu sebeple de yanlış fetva verilmiş.
Cevap: Çoğunluğu teşkil eden ulema, Ramazan ayında başlanmış bir orucu bir şey yiyip içmek suretiyle bozan kimseye keffaret gerektiği görüşünü benimserken, Sa’îd b. el-Müseyyeb, Sa’îd b. Cübeyr, İbn Sîrîn, Câbir b. Sa’d, eş-Şa’bî, İbrahim en-Neha’î, Katâde ve Hammâd b. Ebî Süleyman bu kimseye sadece kaza gerektiğini söylemiştir.. el-Buhârî’nin bu zatlardan “muallak” (senetsiz) olarak zikrettiği görüşlerin kaynaklarını İbn Abdilberr el-İstizkâr‘da (X, 100 vd.) ve el-Aynî Umdetu’l-Karî‘de (XI, 24) zikretmiştir.
Ulema arasında öteden beri ihtilaf konusu olan bu meselenin aslı, Hadis kaynaklarının pek çoğunda zikredilmiş olan bir rivayettir. Sahabe’den birisi Ramazan günü eşiyle ilişki kurmuş, sonra da durumu Hz. Peygamber (s.a.v)’e bildirmiştir. Efendimiz (s.a.v) de kendisine bir köle azad etmesini, adamın bunu yapacak gücü olmadığını söylemesi üzerine 60 gün oruç tutmasını, bunu da yapacak gücü olmadığını söyleyince 60 fakiri doyurmasını söylemiştir. Adam bunu da yapamayacağını belirtince o esnada getirilen bir zenbil hurmayı kendisine vererek tasadduk etmesini istemiş; ancak adam, Medine’de kendisinden daha fakir kimse olmadığı şeklinde mukabele etmiş, bunun üzerine Efendimiz gülümseyerek zenbili götürüp ailesine yedirmesini söylemiştir.
Gerek bu hadisin anlaşılma tarzındaki ihtilaflar, gerekse değişik kaynaklardaki birtakım rivayet şekillerinde bulunan kimi farklılıklar oruç keffareti konusundaki ihtilaflara kaynaklık etmiştir.
(Devam edecek)
Not: 1. Ölümü hepimizi derin bir teessüre sevk eden Aliya İzzetbegoviç’e Yüce Allah’tan rahmet ve yeni Aliyalar yetiştirmek gibi devasa bir sorumluluğu bulunan Ümmet’e başsağlığı dilerim.
- Kudümüyle şereflenme heyecanını bütün benliğimizde yaşadığımız mübarek Ramazan ayının ülkemize ve bütün İslam alemine hayır ve bereketler getirmesini niyaz ederim.
Milli Gazete – 25 Ekim 2003