- Hz. Adem zamanında ölen ile Hz. Muhammed zamanında ölen aynı azaba mı çekilecek? Daha sonra ölen daha avantajlı mı oluyor?
Her şeyden önce “Allah’ın adaleti” meselesinin basit ölçülerle ele alınamayacağını belirtelim. Bu dünyada 50, 60, bilemediniz 100 senelik bir ömür süresince küfür içinde yaşayanların, bunun karşılığında sonsuz bir azaba çarptırılması hangi maddî/beşerî adalet ölçüsüyle izah edilebilir? Cehennem hayatının kâfirler için de ebedî olmadığını söyleyenlerin bu mülahazayla hareket ettiğini biliyoruz. Ancak burada hesabın yanlış yapıldığını görmek durumundayız.
Konumuza gelirsek, kabirdeki azabın mahiyeti konusunda kaynaklarda farklı görüşler benimsendiğini görüyoruz. Kabir azabını inkâr eden Mu’tezile ve bir kısım Rafızîler’i paranteze alarak söylersek, bir kısım alimler kabir azabını sadece ruhun, bir kısmı da ruh ve cesedin birlikte göreceğini söylemiştir. İkinci görüşün Ehl-i Sünnet kaynaklarının geneli tarafından benimsendiğini belirtelim.
Ancak “ceset toprağa konulduktan bir süre sonra çürüdüğüne göre nasıl azap görmeye devam edecektir? sorusu önemlidir. İşte burada kabirdeki azabın mahiyeti meselesi gündeme gelmektedir. Kelam alimleri genellikle bu soruya, “mahiyetini ancak Allah Teala bilir” diye cevap vermiştir. Buna göre Allah Teala kabirdeki insana bir nevi hayat verecektir. Bu hayat, bizim bu dünyada yaşadığımız hayat boyutundan farklı olacaktır. Dolayısıyla oradaki farklı hayatta tadılan farklı bir azap söz konusu olacaktır.
Bu soruya, kabirde cesedin bir kısmına hayat verilecektir. Dolayısıyla azabı da, hayat verilen kısım tadacaktır şeklinde de cevap verilmiştir.
Kabir azabının, kabirde kalış süresiyle bağlantılı düşünülmesi bu bakımdan ayrıca izaha muhtaçtır. Mesele böyle ele alındığında, daha önce ölenin azabının biraz daha hafif, sonra ölenin daha ağır tutulup, aradaki zaman farkının azabın şiddetiyle dengelenmesi şeklinde cevaplar verildiğini biliyoruz.
Keza kişinin kabirde gördüğü azabın şiddetine bağlı olarak cehennemdeki azabının şiddetinin değişiklik göstereceği söylenmiştir. Yani kabirdeki azabı şiddetli olan, kabirde daha kısa süre azap görene oranla cehennemde biraz daha hafif azaba çarptırılacaktır. Ancak bunların aklî izahlar olup kesinlik arz etmediğini unutmamak gerekir.
Konuyla ilgili olarak İbnu’l-Kayyım’ın Kitâbu’r-Rûh’u ile es-Süyûtî’nin Şerhu’s-Sudûr isimli eserleri kâfi miktarda malumat ihtiva ihtiva eden müstakil eserlerdir. Ayrıca Hadis şerhlerinin ilgili bölümleri ile Tefsir kaynaklarında 40/el-Mü’min, 46 ve 32/es-Secde, 21. Ayetlerinin tefsirlerine bakılabilir.
Her hal-u kârda kişinin bu dünyada hayatını ma’siyet içinde geçirmesi durumunda kabirde azap görmesi söz konusu olacaktır. Kabirdeki azabın –ilgili rivayetlerde belirtildiğine göre– bazı zaman dilimlerinde –mesela Cuma günü ve gecesi– hafifletileceğini biliyoruz. Bunun dışında azabın süresi, mahiyeti vb. ile ilgili hususlara verilecek cevaplar kesin değildir.
Allâhu a’lem.
Milli Gazete – 10 Şubat 2008